Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Talep; takibe konu senede ilişkin borcu olmadığı, senedin tahrif edildiği ve senet teminat için verildiğinden takibin iptali talebine ilişkindir. İİK'nın 169/a maddesi 1. fıkrası "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tatbiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." hükmünü içermektedir. Takibin şekli itibariyle uygulanması gereken İİK'nın 169/a maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edilmesi gerekir (Yargıtay 12. HD 2018/12436 E, 2019/15883 K). Yapılan incelemede; davalı alacaklı T5 Şti. vekili tarafından davacı borçlular Yalova T3 Ltd....

İlk derece mahkemesi; genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte, her türlü itirazın İİK'nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin borca itiraz nedenleri olduğu, davacı tarafından yasal süresi içerisinde borca itiraz niteliğindeki bu itirazların icra dairesine yapılması gerektiği, bunun yanında takibin iptalini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı, mahkemeye yapılacak itirazın ilamsız takipte sonuç doğurmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir....

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar ile arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle ilamsız icra takibi yapıldığını, borçluların yetkiye ve borca itirazı nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, HMK 14/1. maddesi gereğince müvekkili banka şubesinin bulunduğu yer icra dairesi olan Ankara İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2015/9616 Esas sayılı dosyası ile yapılan rehnin paraya çevrilmesine ilişkin takipte borçlu T3 tarafından yetkiye ve borca itiraz edilmesi üzerine Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 24/05/2016 tarih ve 2015/633 Esas 2016/485 Karar sayılı ilamı ile itirazın kaldırılmasına karar verildiğini, bu takibe konu traktörün fiziken ortada olmadığının beyan edilmesi nedeni ile Ankara 3....

İİK'nun 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçluya aittir. HGK'nun 14.3.2001 tarih-2001/12- 233 ve 20.6.2001 tarih- 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, İ.İ.K.'nun 169/a-1. maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir ( Yargıtay 12. HD'nin 02.12.2021 tarihli, 2021/5608 E, 2021/10946 K. sayılı içtihadı)....

İlk derece Mahkemesi; İİK'nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfetinin borçluya ait olduğu, HGK'nun 14.3.2001 tarih, 2001/12- 233 ve 20.6.2001 tarih ve 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gerektiği, borçlunun sunduğu anlaşma metninde ve feragat beyanında açıkça senetlerin vade tarihlerinin belirlenmediği bu hali ile açık atıf yapılmadığı ve anlaşma metnindeki imzanın da alacaklı tarafından açıkça ikrar edilmediği, faize itiraz konusunda rapor alındığı, rapora göre takibin doğru yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir....

Feragat beyanı, etkisini, onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile gösterir. Dava derdest kaldığı sürece yargılamanın her aşama ve derecesinde davadan feragat edilebilir. Bu nedenle dosya da henüz istinaf incelemesi yapılmadan davacının davadan feragatı mümkündür. Tüm bu nedenlerle davacı Hakan yönünden davadan feragat etmesi nedeni ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, feragat nedeni ile davanın reddine, diğer davacı yönünden istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "....Davacı borçlu vekili mahkememize açmış olduğu işbu dava ile müvekkilinin davalıdan nakden bir para almadığını, takip konusu bonoların bedelsiz kaldığım, bonolardaki bedellerin hava parası olarak kararlaştırıldığını, hava parasının genel ahlaka aykırı eksik borç olduğunu ve eksik borçların talep edilemeyeceğini belirterek takibin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İİK'nun 169/a-l. maddesi gereğince; borcun olmadığı veya itfa veya imhal edildiği resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. İİK'nun 169/a-l. maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. İİK'nun 169/a maddesi uyarınca, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir....

Sonuç olarak mahkemece davalı vekilinin ödemeden haberdar olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir, ancak, İİK'nnı 33/1. maddesi uyarınca itfa nedeni ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, itfa nedeni ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Bu itibarla HMK 353/1- b-2 maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesince ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi. (M) Somut olayda borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilamsız icra takibinin başlatıldığı, takibin 06/11/2013 tarihinde kesinleşmesinden sonraki dönemde alacaklının Cumhuriyet Savcılığında şüpheli sıfatı ile verdiği ifadede takibe konu senetle ilgili bir alacağının bulunmadığını ikrar ettiği, borçlunun İİK 71. maddesi uyarınca bu ifadenin İİK 71 anlamında itfa/ibra içerikli belge olduğu iddiası ile takibin iptalini istediği, mahkemece takibin iptaline ve borçlu lehine %20 oranında tazminata karar verildiği görülmektedir....

    İcra Müdürlüğü' nün 2004/387 sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, ancak borçlu vefat ettiğinden icra dosyasındaki borcun ödenmesi konusunda davalılara ödeme emri gönderildiği, davalıların borçları olmadığını ve murisin mirasını reddettiklerine dair dava açtıklarını belirterek takibe itiraz ettikleri, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 02.09.2010 tarih ve 2010/356-416 sayılı mirasın reddi kararıyla davalıların mirası reddettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle davalıları, muris ...' nın borcundan sorumlu tutmanın mümkün olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davasının koşulları, yetkili icra dairesinde ilamsız icra takibine girişilmesi, ödeme emrine borçlu tarafından 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemede dava açılması şeklinde sıralanabilir....

      UYAP Entegrasyonu