Davalı T5vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK'nın 33. maddesi uyarınca itirazın süresinde yapılmadığını, borçlunun dosyaya teminat mektubu sunarak borcu itfa ettiğini, dolayısıyla davanın konusuz kaldığını, davacının alacaklı olduğu ilam kesinleşmediğinden takasın şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, bu nedenle de yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı T3 vekili davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi; davacı İstanbul 5....
Maddesi gereğince borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Borçluların başvurusu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede İİK'nun 71. maddesine göre itfa itirazı olup süreye tabi değildir. O halde mahkemece anılan maddeye göre inceleme yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu 11.08.2011 tarihli ibranameye dayalı itfa itirazı olup, mahkemece takibin ilamsız takip olması nedeniyle her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerektiği gerekçesiyle reddedilmiştir. Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde İİK'nun 71/1. maddesine dayalı itfa itirazı süresiz olarak icra mahkemesinde ileri sürülebileceğinden, mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. SONUÇ :Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 16.05.2012 tarih ve 2012/1149-17272 sayılı onama ilamının kaldırılmasına, ... 2.İcra Mahkemesi'nin 24.11.2011 tarih ve 2011/977-976 sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...
nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, sunulan ödeme belgesinin, takip konusu borca ilişkin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.Somut olayda borçlunun itfa itirazına dayanak yaptığı 01.05.2013 ve 26.07.2013 tarihli "Tutanaktır" başlıklı belgelerde, senedin vade tarihi dışında, takibe konu senede açıkça atıfta bulunulmadığı belirlenmiştir. Alacaklı taraf, bu ödemelerin takip konusu bonoya ilişkin olmadığını ve sunulan ödeme belgelerinde takibe konu bonoya atıfta bulunulmadığını savunmuştur. Bu durumda, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesine göre usulünce ispatlandığı sonucuna varılamaz. O halde mahkemece borca itirazın tümden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takibin kesinleşmesinden sonraki devrede takibe konu borcun itfa edilmesi sebebiyle takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, davanın reddine karar verildiği görülmektedir....
İİK'nın 33. maddesinin 1. fıkrasında; “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, icra emri, borçluya 12.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği halde, borçlu yasada gösterilen yasal yedi günlük süreyi geçirerek 29.08.2014 tarihinde itirazda bulunmuştur. O halde, mahkemece, takip öncesi itfa itirazının süre aşımından reddi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re'sen (BOZULMASINA), bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi gereğince itfa itirazının kabulünü istediği, delil olarak takip alacaklısı vekilinin hesabına yatırılan paralar ile ilgili dekont örneklerini ibraz ettiği, ibraz edilen dekont içerikleri , bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre takipten sonra takip alacaklısı vekilinin hesabına takip dosyası borcuna mahsuben yapılan ödemelerin ödeme tarihi itibarı ile alacaklı vekili olan avukat tarafından icra dosyasında bildirilmediği, ödeme tarihi itibarı ile Av. Gözde Çaçan'ın vekalet görevinin devam ettiği, bu nedenle İİK 71. Maddesi kapsamında itfa itirazının kabul edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İİK'nun 169- a/1. maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Burada ispat külfeti borçlu davacıya aittir. Davacı bonoyu imzaladığını kabul etmiştir. Borçlunun borcun bulunmadığına ilişkin iddiası yargılamayı gerektirmektedir. Bu iddiaları ancak genel mahkemede açılacak bir menfi tespit davasında incelenebilir. Dar yetkili icra mahkemesinde ise bu konunun incelenmesi ve değerlendirilmesi mümkün değildir. Borçlu süresinde kısmi borca itirazda bulunmuş ise de yasada yazılı koşulları sağlayan belge ile itirazını kanıtlayamadığından borca itirazın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır....
Davacılar tarafından takip konusu bonoların sonradan düzenleme yeri ve düzenleme tarihinin doldurulduğu belirtilmiş ise de, bonoların anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu veya sonradan doldurulduğu iddiası İİK 169. Maddesi kapsamında ispatlanması zorunlu hususlar olup İİK 169/a-1 maddesi gereğince "hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzasını ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder." hükmü gereğince dosya kapsamında düzenleme tarihinin ve düzenleme yerinin sonradan doldurulduğu iddiası ispatlanamamıştır. İİK 169/a-6 fıkrası gereğince "... Takip muvakatten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir." hükmü dikkate alınarak takip tek bono yönünden tedbiren durdurulduğundan davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmesine" dair karar verildiği görülmüştür....
Tüm dosya kapsamından ; borçlu , alacaklı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine karşı alacaklının ve vekilinin imzalayıp kendilerine verdiğini iddia ettiği ibraname başlıklı iki adet ayrı belgeye dayanarak İİK.nun 71/1. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ödendiğine yönelik itfa nedeniyle takibin iptali isteminde bulunmuştur. İİK.nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Borçlu tarafından sunulan adi nitelikteki belge altındaki imzanın alacaklı tarafından inkarı halinde, icra mahkemesince imza incelemesi yapılması mümkün değildir....