Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK 89. maddesi özel bir düzenleme olup, buna dayandırılan menfi tespit davası açılabilmesinin koşulları belirtilmiştir. Davacı eldeki davada, dava dışı alacaklı tarafından takip borçlusu olan davalılar aleyhine başlatılan icra takibi sırasında kendisine 2004 Sayılı İİK'nın 89/1-2-3 maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnamelerine itiraz ettiği ancak cebri icra tehdidi ile davalıların borcunu ödemek zorunda kaldığını, kendisinin davalılara herhangi bir borcu bulunmadığını, bu suretle davalıların kendisine karşı sebepsiz zenginleştiğini beyan ederek takip alacaklısına ödenen bedelin istirdadını talep etmiş, olup, takibe konu borç sebebiyle davacının da sorumluluğu olduğu yönündeki davalının savunması üzerinde durularak bu yönde karar gerekçesinde 6100 Sayılı HMK'nın 297. maddesine uygun şekilde olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmalıdır. Hal böyle iken, yerel mahkemece işin esasına girilip varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir....

    İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK'nun 89/5. maddesine dayalı istirdat istemine ilişkindir. Dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesinde; asıl ve birleşen dosyalar yönünden incelendiğinde; davalı alacaklı T3 vekili tarafından dava dışı borçlu Ömer YOLCU aleyhine, Şanlıurfa 1. İcra Müdürlüğü 2019/5296, 2019/5298 ve 2019/5421 Esas sayılı takip dosyaları ile ilamsız takiplerde ödeme emri yolu ile icra takibi yapıldığı, takiplerin kesinleşmesi üzerine dava dışı takip borçlusunun davacı Ilgın İnşaat İç ve Dış Tic. A.Ş.'nde olan alacaklarının İİK'un 89. maddesi uyarınca haczine karar verildiği ve İİK.'nun 89. maddesi uyarınca çıkartılan haciz ihbarnamelerinin her üç icra dosyasında davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır....

    Mahkemenin, 2014/953 Esas ve 2015/398 Karar sayılı, 07/05/2015 günlü ilamı ile verilen tahliye kararı onanarak kesinleşmiş olup mahkemece bozmadan sonra yeniden tahliyeye karar verilmiş olması yeni hüküm anlamına gelmeyeceğinden İİKnun 4949 sayılı Kanun'la Değiştirilen 363/1. maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı Kanunun Ek 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.01.2016 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında temyize konu değerin 6.310,00 TL'yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur. SONUÇ: Temyiz isteminin miktar itibarıyla REDDİNE, taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Hukuk Dairesinin 2016/16419 Esas 2017/759 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere İİK'nın 89/5. Maddesi uyarınca açılan istirdat davası için kanunda herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiş ise de, İİK'nın 89/5. Maddesi uyarınca alacaklının kötüniyetli olduğunu ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda da dosyada yeterli delil ibraz edilmemiştir. Tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

        HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Muterizin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK'nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi....

          Kişiler için konulmuş olan İİK 89 ve İİK 72. madde düzenlemelerindeki sürelerin bir anlamının kalmayacağı, yasanın şahıs ifadesinden anlaşılması gerekenin takip borçlusu olduğu, şu halde İİK 89. madde kapsamında, süresi içinde menfi tespit davası açma hakkını kullanmayan ve bu sebeple takip borçlusuna herhangi bir borcu olmadığı halde, yasanın emredici kuralları gereğince alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalan 3. kişinin, genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşme davası açması mümkündür. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 21/10/2021 tarihli 2021/1213 E. 2021/1230 K. Sayılı ilamı)Öte yandan, davalı ... Sanayi ve Tic Ltd Şti takip alacaklısı olup, takip hukuku sınırları içerisinde alacağı için başlatmış olduğu icra takibi neticesinde alacağına karşılık yaptığı haciz işlemlerinden dolayı sebepsiz zenginleşmesi söz konusu değildir....

            Mahkemece, İİK'nın 89/3. maddesi uyarınca ikinci haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz edilmemesi, üçüncü haciz ihbarnamesinden sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açılmamış olması, ihalenin feshinin de dava edilmemiş olması karşısında davanın süreden reddine karar verilmiştir. Davacı, istirdat ve tazminat isteminde bulunmuştur. İİK'nın 89/3. maddesinde menfi tespit davası açılması için üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre tanınmış ise de aynı maddenin beşinci fıkrasına göre “…Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Eldeki dava İİK'nın 89/3. fıkraya göre değil 5. fıkraya göre açıldığından ve bu fıkrada davacının ödediği bedelin istirdadı için hak düşürücü bir süre düzenlenmemiş olduğundan mahkemece istemin hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın İİK 89. maddesi kapsamında açılmış istirdat davasından kaynaklanmasına ve davacının tacir olmamasına göre dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 21.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/417 Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, davacı tarafından dosyaya 08.08.2018 tarihinde 14.829,79 TL ödeme yapıldığı ve davanın eldeki istirdat davasını açtığı anlaşılmıştır. İİK 89/5. maddesi gereğince borcun tamamı ödendikten sonra alacaklıya karşı açılan istirdat davasında, davacının alacaklının kötü niyetli olduğunu ispat etmesi gerekecektir. İİK'nun 89/5. maddesinde belirlenen kötü niyetli alacaklı kavramı subjektif bir durumu ifade etmektedir. Alacaklının kötü niyetli olması haksız fiil hükümleri çerçevesinde inceleme ve ispat gerekmektedir. Davacı cevaba cevap dilekçesinde, davalı alacaklının Geneyik köyü sulama kooperatifinin eski başkanı olmasından dolayı kooperatife ait kuyuların sulama amaçlı kendilerine ait kuyuların ise içme suyu amaçlı kullanıldığını bilebilecek durumda olmasının kötü niyet olduğu iddiasındadır....

                HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, İİK 89. maddesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Dosya incelendiğinde,gerek işbu davanın gerekse davalılar arasındaki icra takip dosyası yönünden takip dosyasının taraflarının her ikisinin de tacir olmadıkları ve işin de ticari işletmeyle ilgili olmadığı, davalı T6 2010 yılında ticareti terk ettiğinin Uyap'tan alınan GİB kaydından anlaşıldığı, bu nedenlerle işbu uyuşmazlığın tarafların tacir ve işin her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili bulunmadığı, İİK 89. maddesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu