"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İstirdat K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, vakıf taviz bedelinin istirdadı isteğine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi...
İdaresinin dava açmakta amacı ileride taviz bedelinden mahrum kalmamayı sağlamaktır. Bir vakıf taşınmazda taviz bedeline tabi olmanın koşullarından birisi de o taşınmazın icareteyn yada mukaatalı vakıftan gelmiş olması hususudur. "Sultan ... Vakfı" Yargıtay denetiminden geçen emsal dosyasına "aynı yer mahkemesinin 1999/281 esas sayılı dosyası" sunulan ve mahkemece de kabul edilen Prof.Dr. ... tarafından düzenlenmiş rapora göre gayrisahih vakıflardan olduğu kabul edilmiştir. Dayanılan "Mazbut ... Vakfı" gayrisahih vakıflardan olduğuna göre tavize tabi vakıflardan sayılamaz. Davacı idarenin tavize tabi olmayan bir taşınmazın tapu kaydına vakıftan geldiğine dair şerh yazılmasını istemede herhangi bir hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı görülmüş, hükmün mülkiyeti temyiz edenlere ait olan 117 ada 14 ve 115 ada 6 parsellere hasren bozulması gerekmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/02/2021 NUMARASI : 2018/551 E - 2021/42 K DAVA KONUSU : İstirdat KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Maden Mahallesi, 969 Ada, 4 Parsel sayılı taşınmazın hanesinde Sultan Beyazıt Vakfından mukataalı olarak 384/2040 hissesi, Mustafa T3 adına kayıtlı iken adı geçenin vefatı ile mirasının davacılara intikali ve bilahare satış işlemi için 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18.maddesi gereğince vakıf ilişiğinin kesilmesi için 24.681,00 TL'sinin vakıf taviz bedelinin T7 yatırıldıktan sonra intikal ve satış işleminin tamamlandığını, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre taşınmazdaki vakıf satış işleminin tamamlandığını, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay kararları ve öğretide de kabul edildiği üzere, taviz bedeline tabi olan vakıf şerhli taşınmazları; çıplak mülkiyeti vakfa ait '' Sahih vakıflar olduğu, Devlete ait miri arazi üzerine padişah veya onun izin verdiği kişiler tarafından kurulmuş olup taviz bedeline tabi olduğunu, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe girdiğini, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu' un 18. maddesinde aynen'' Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazların, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edildiğini, ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazların tavize tabi olmadığının düzenlendiğini, T3 yazıdan anlaşıldığı üzere taşınmazın sahih vakıf olduğunu, taviz bedeli alınması gerektiğinin açık olduğunu...
Bu Kanun hükümleri gereğince taviz bedelinin tamamı vakfı adına ödenmedikçe, taşınmaz üzerindeki temliki tasarruflar tapu dairelerince tescil olunmaz. Vakıf şerhleri ile ilgili olarak, diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümler uygulanmaz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 15/09/2020 tarih ve 2020/875- 908 sayılı görevsizlik kararı ile vakıf taşınmazına ilişkin taviz bedelinin tahsili isteğine ilişkin olduğundan bahisle dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır....
Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun ....maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın ....maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen «..........Vakfının» mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar verüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir....
Belirtilmelidir ki; Geçici 5. maddede yer alan “Vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalar” ifadesi, sadece vakıf şerhinin konulması veya silinmesi talebiyle açılan davaları değil; somut olayda olduğu gibi, taviz bedelinin alınmasına dayanak oluşturan vakıf şerhinin hukuka aykırı şekilde konulduğu iddiasına dayalı olarak açılmış olan ve ödenen taviz bedelinin istirdadı istemini içeren davaları da kapsamaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 04.05.2011 tarihli, 2011/14-187 E., 2011/284 K. sayılı kararında da aynı hususlara işaret edilmiştir. 22....
Sulh Hukuk Mahkemesi satış memurluğunca satışa çıkarıldığını, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde vakıf şerhi olmasına rağmen kendilerine haber verilmeden satılıp davalı ... adına şerh terkin edilerek tescili işlemi yapıldığını, vakıf şerhi nedeniyle taviz bedeli ödenmeden şerhin terkin edilmesinin usulsüz olduğunu, mahkeme satış memurluğunca satış bedeli üzerinden taviz bedelinin kendilerine ödenmemesi nedeniyle zarar doğduğunu; bu sebeple, memurun işleminden dolayı Adalet Bakanlığının sorumlu olduğunu, diğer davalının ise tapuda taşınmaza mükellefiyet kaldırılarak sahip olduğunu, taşınmaz taviz bedeli ödenmeden satıldığından yeni malikin bu kez taviz bedelini ödemek zorunda olduğunu, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 13.565 TL’nin 24.09.2012 tarihinden itibaren 6183 sayılı yasaya tabi alacaklara uygulanan faiz oranına göre hesaplanacak faiziyle birlikte müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir....
Aksi takdirde, gayri sahih vakıf olduğu anlaşılırsa, taviz bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi usulsüzdür." gerekçesi ile bozma kararı verilmiş, bozmaya karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuştur. 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesi ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedelinin istenebilmesi için, ilgili vakıf şerhinin sahih vakıf niteliğinde olması gerekir. Vakıf şerhi gayri sahih nitelikde ise davacıdan taviz bedeli talep edilemez....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İstirdat Taraflar arasındaki uyuşmazlık Vakıf kaynaklı taviz bedelinin davalı idareden tahsili isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (18.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 Sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....