WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Terekeye veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı dava açan yasal veya atanmış mirasçının mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmuyorsa açılan dava adi istihkak davası olarak adlandırılmaktadır. Adi istihkak davasında miras sebebiyle istihkak davasından farklı olarak mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmadığı gibi mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlık da mevcut değildir. Mirasçıların istihkak davası açması her zaman imkan dahilindedir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Miras Nedeniyle İstihkak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Karar Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş olup, mirasçılık pay ve sıfatlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık ve hüküm adi istihkak istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 18.06.2009 (Prş.)...

      Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu forkliftin 18.08.2011’de haczedildiği, üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli deliller sunamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nnu 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak“ davası niteliğindedir. İİK’nun 96/1. maddesi gereğince üçüncü kişi, mülkiyet, rehin vb. haklardan birisine dayanarak istihkak iddiasında bulunabilir. Somut olayda davacı mahcuzun kiracısı olduğunu iddia etmektedir. Oysaki adi kira sözleşmesinden doğan şahsi haklar sözleşmenin tarafı olmayan iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Davacının taraf sıfatı bulunmadığından reddi yerine işin esasına girilerek davanın reddine yönelik yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki verilen karar sonucu itibarı ile doğru olduğundan bu husus tek başına bozma nedeni yapılmamıştır....

        Tirebolu İcra Müdürlüğünün 2014/429 esas sayılı dosyasında dosyasında 11/07/2018 tarihli menkul mallarının haczi sırasında istihkak iddiasında bulunulduğu, icra müdürlüğünce davacı tarafa istihkak iddiasına karşı iş bu davayı açmak üzere süre verildiği, istihkak iddiasında bulunan T7'ın dosya borçlusu T6 ve oğlu olduğu, dosya borçlusu T6 ile davacı bankanın imzalamış olduğu kredi sözleşme tarihi 27/09/2013 olup borçlunun taksitleri ödememesi üzerine aleyhine icra takibine başlandığı, haciz mahallinde ticari faliyet gösteren adi ortaklığın borcun doğumundan sonra kurulduğu, adi ortaklığın borçlu ile aynı iş kolunda faliyet gösterdiği, ödeme emrinin borçlu adına adi ortaklığın ortaklarından oğlu T7 tarafından borçlu adına 14.12.2016 tarihinde aynı konutta teslim aldığı, yine yapılan zabıta araştırmasına göre borçlunun tebliğ adresinde daha evvel ticari faliyet gösterdiği belirlenmiştir....

        Dava, alacaklı tarafından İİK’nun 99. maddesi uyarınca “istihkak iddiasının reddi” davası olarak açılmıştır. Dava konusu hacizde hazır bulunan ..., üçüncü kişi adına istihkak iddiasında bulunabilecek kişilerden değildir. Hacizde yer almayan üçüncü kişi, daha sonraki süreçte de istihkak iddiasında bulunmamış, duruşmaları takip etmediği için de gerçekte istihkak iddiasının bulunup bulunmadığı belirlenememiştir. Ortada geçerli bir istihkak iddiası olmadığından davacı alacaklının istihkak iddiasının reddi istemi ile dava açmakta hukuki yararı da yoktur. Ne var ki verilen karar sonucu itibarı ile doğru olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarı ile doğru olan hükmün İİK'nun 366 ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....

          ispata yetmediğini, mahalde adi nitelikte taşeron sözleşmesi bulunmuş olup, ilgili sözleşmenin imza tarihi (işbu taşeronluk sözleşmesi borcun doğum tarihinden sonraki 04/06/2018 tarihinde imza altına alınmıştır.) ve geçerliliğinin yerel mahkemece yapılan incelemede tartışılmadığını, istihkak iddia eden şirket her ne kadar UMT Adi Ortaklıkla bir sözleşme yaptığını ve bu sözleşme gereğince haciz mahalli adresinde bulunduklarını iddia etse de bu iddia ispata muhtaç olduğunu, istihkak iddia eden şirket iddiasını hukuki bir zeminde temellendirebilmek adına bir sözleşme akdi sunmuşsa da sunulan sözleşmenin tarafları arasında yer alan UMT Adi Ortaklığın Ticaret Sicilinde kaydı bulunmadığını, bu bağlamda istihkak iddia eden şirketin, borçlu şirketin paravan şirketi niteliğinde olup olamadığı hususunun Yerel Mahkeme tarafından yeteri kadar incelenmediğini, mahalde borçlu adına evrak bulunmuş olmasına rağmen bu husus yerel mahkeme tarafından göz önüne alınmadığını, eksik tahkikat sonucunda tesis...

          Mahkemece, toplanan delillere göre; Mersin Birinci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/260 Esas sayılı dosyasında davalı (borçlu) Bülent tarafından davalı 3. kişi Sultan aleyhine ikame edilmiş olan ve mahkemece bekletici mesele yapılarak sonucu beklenen "adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak" davasında "taraflar arasında 31.12.2006 tarihinde her türlü aktif ve pasif kıymetlerin paylaşıldığı ve davacı Bülent'in tasfiye edilen ortaklık nedeniyle alacağı olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğu, söz konusu kararın kesinleştiği, bu durumda; dava konusu mahcuzların davalı 3. kişiye ait olmadığı yönündeki davacı (alacaklı) iddiasının geçerli olmadığı, malların istihkak iddia eden davalı 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, İİK.nun 99. maddesine dayalı olarak, alacaklı tarafından 3. kişinin istihkak iddiasının reddi istemiyle açılan istihkak davasına ilişkindir....

            un istihkak iddiasında bulunduğunu, yapılan devrin mal kaçırmaya yönelik olduğunu, istihkak iddiasında bulunanın borçlunun oğlu olduğunu, bir an için ticari işletme devri geçerli olsa da devralan kişinin sorumluluğunun devam ettiğini iddia ederek, davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı 3. kişi vekili, mahcuzların 3. kişiye ait olduğunu, şirketin isim ve mallarının devrine dair sulh ve ibra sözleşmesine göre bu malların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin de borçludan 150.000,00 TL alacağı olduğunu, buna ilişkin ... 5. İcra Müdürlüğünün 2014/4566 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; getirtilen ticaret sicil belgesi ve vergi dairesi belgesine göre istihkak iddiasında bulunan ...'...

              İİK'nun 96/1. maddesinde, 3.kişinin haczedilen mal ve hak üzerinde mülkiyet veya rehin hakkına dayanarak istihkak davası açabileceği öngörülmüştür.Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında “mülkiyet ve rehin hakları” sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Ancak somut olayda, davacı yukarıda yazılı haklara değil, yalnızca kiracılık sıfatına dayanmıştır. Davacının sunduğu kira sözleşmeleri ise adi nitelikte olup, kural olarak kiracının istihkak davası açma hakkı yoktur. Adi kira sözleşmesinde borç sadece taraflar yönünden sonuç doğurur. Diğer bir deyişle borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi haklar sözleşmenin tarafı olmayan kişilere karşı ileri sürülemez....

                Sulh Hukuk Mahkemesince, davacıların isteminin, mirasçılıktaki üstün hak iddiasına dayanmadığından TMK'nın 637. maddesinde düzenlenen miras sebebiyle istihkak davası niteliğinde olmayıp yasal miras payının tahsiline yönelik olan adi istihkak niteliğinde olduğu, çözüme kavuşturulması gereken bir mülkiyet iddiasının bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise tarafların mirasçılık sıfatları üzerinde bir uyuşmazlığın bulunmadığı hallerde miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın TMK'nın 640. maddesi ve devamı maddelerinde belirtilen mirasın paylaşılmasına ilişkin olduğu, paylaşma davalarında da sulh mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 640/1-2'de “Birden çok mirasçı bulunması halinde mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir....

                  UYAP Entegrasyonu