nın 307. maddesinde, "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. “ denilmiş, Aynı sayılı yasanın 309. maddesinde ise, “(I)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (II)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (III)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (IV)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “ hükmü yer almaktadır. 310. maddede , “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” denilmiş olup, 311. madde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmektedir....
(II)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (III)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (IV)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “ hükmü yer almaktadır. 310. maddede , “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” denilmiş olup, 311. madde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmektedir....
ın, feragat tarihinde ...'nin ehliyetinin bulunmadığı ve iradesinin fesada uğratıldığı iddialarından, ehliyetsizlik kamu düzeni ile ilgili olduğundan öncelikle ehliyetsizlik iddiasının araştırılarak, tarafların hukuki ehliyetsizlik yönünde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, davacı ...'ye ait raporlar, hasta müşahade kağıtları, reçeteler ve benzeri belgelerin getirtilmesi, ondan sonra ...dosyanın ... Kurumuna gönderilerek davacının feragat tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa feragat beyanına bu sebeple değer verilemeyeceği, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise bu kez feragatta irade bozukluğu iddiasının araştırılarak, tarafların bu yöndeki tüm delillerinin toplanması, irade bozukluğunun saptanması halinde de, feragata itibar edilemeyeceği ve hukuki sonuç bağlanamayacağı sabittir...Hal böyle olunca; mahkemece,..öncelikle davacı ...'...
Aynı yasanın 311.maddesi hükmü uyarınca feragat ve kabul; kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur ve irade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir. Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve mülga HUMK.nun 83.maddesi ve HMK. nun 176 maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK. 311/1- 2. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, Cilt:IV, İstanbul 2001, sahife:3646 vd.) Bu gibi durumlarda yapılması gereken, feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır. Feragatin iptali davasının başka bir mahkemede açıldığı durumda ise, asıl davayla birleştirilerek görülmesi gerekmektedir." açıklaması ile feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersiz olduğu iddiasının mahkemece ön sorun olarak çözümlenmesi gerektiği ifade edilmiştir....
İş bu dava zayi nedeniyle çekin iptali davasıdır. 6100 S. HMK.'nın 307. maddesinde, "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. “ denilmiş, Aynı sayılı yasanın 309. maddesinde ise, “(I)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (II)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (III)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (IV)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “ hükmü yer almaktadır. 310. maddede , “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” denilmiş olup, 311. madde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmektedir....
Davacı mahkememize verdiği 14/11/2022 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. İş bu dava kıymetli evrakın iptali davasıdır. 6100 S. HMK.'nın 307. maddesinde, "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. “ denilmiş, Aynı sayılı yasanın 309. maddesinde ise, “(I)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (II)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (III)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (IV)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “ hükmü yer almaktadır. 310. maddede , “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” denilmiş olup, 311. madde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmektedir....
Bilindiği üzere, davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez ( rücu edemez); feragat ile bağlıdır. Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur. Bununla birlikte, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir. Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir....
Mahkemece "...davalıların murisinin emlak beyannamesini vermesi ve davacıların murisinin ölümünden itibaren evin kendi halinde bırakılması halinde oturulamayacak duruma geleceği, davacıların, davalılara yönelik olarak herhangi bir müdahalenin men'i, ecrimisil taleplerinin bulunmadığı, tapu iptali ve tescil istemelerinin de iyiniyetle bağdaşmayacağı, evin davalıların murisine ait olduğu..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği ve HMK'nun 309. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere; feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309/2), feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310), feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur, irade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK 311)"....
Davacılar vekili, 30.04.2020 tarihinde Uyap üzerinden e-imzalı olarak vekaletteki feragat yetkisine istinaden açılan davadan feragat ettiklerine ilişkin dilekçe vermiştir. Davacılar vekili tarafından bu feragat dilekçesi verildikten sonra davalılar ile dava konusu uyuşmazlığın çözümü nedeniyle taraflar arasında protokol yapılması sebebiyle davadan feragat ettikleri ve fakat davalılarca kendilerinin aldatıldığı, protokolde devri vaad edilen taşınmazın devrinin gerçekleşmediği ve protokol gereklerinin davalılarca yerine getirilmediği iddia olunarak feragat beyanının irade bozukluğu sebebiyle geçerli olmayacağını belirterek bu hususun ön sorun olarak görülmesi ve akabinde yargılamaya devam edilmesi talep edilmiştir. Davacılar vekili 26.06.2020 tarihli celse bayanında da karşı tarafın eylemleri nedeniyle protokol hükümlerinin yerine getirilmediği belirtilerek feragat beyanına itibar edilmeksizin yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini ifade etmiştir....
İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." düzenlemesine yer verilmiştir.Davacı vekilinin Mahkemeye süresinde sunulan temyiz dilekçesi ile 2015/451 Esas sayılı dosyadan verilen Mahkeme hükmünü temyiz ettiği, gerekçeli karar tebliğ edilmeden, bu kez 18.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile 2015/451 Esas sayılı dosyasında 22.01.2016 tarih 2016/39 Karar numarası ile karara bağlanan davada temyizden feragat ettiğini bildirdiği, 18.02.2016 tarihli ek kararla davacının temyiz talebinin feragat nedeniyle reddine karar verildiği, ek karar henüz tebliğ edilmeden 23.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile 2015/450 Esas sayılı dosya yerine yanlışlıkla 2015/451 Esas sayılı dosyada temyizden feragat edildiğini, temyiz talebinin devam ettiğini bildirdiği, Mahkemece, davacıya, ek karara karşı yasa yolunun açık olduğu,yapılacak başka bir işlem bulunmadığının açıklandığı, davacı tarafça bu kez 18.02.2016 tarihli ek kararın da temyiz edildiği anlaşılmaktadır....