Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hal böyle olunca mahkemece; davacı abonenin iş bu menfi tespit davasına konu ettiği bedelin tamamının kaçak su kullanımına ilişkin olmadığı ve aboneliği iptal ettirilmedikçe, fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak su bedelinden, davacı abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak; uzman bilirkişi heyetinden, davacının sorumlu olacağı su bedeline ilişkin denetime elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, davacının menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    in de bu çeki temlik yoluyla müvekkiline verdiğini, müvekkili tarafından çeke istinaden takip başlatıldığını, ancak çekin iptal edildiğini öğrendiklerini, sonradan çekte cirosu olmayan ... tarafından çekin çalındığı gerekçesiyle iptal davası açıldığını, açılan davadan haberdar olmadıklarını, bu nedenle çeki ibraz edemediklerini, çeklerinin iptaline karar verildiğini, daha sonra keşidecinin menfi tespit davası açtığını ve davasının reddedildiğini, aynı anda iki hamil olamayacağını ileri sürerek, çek iptali kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Asıl dava, toplam üç adet çekin davacının elinden rızası dışında çıktığı ve zayi-iptal davasının da açıldığı bildirilerek davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. Birleşen davalar ise çek hamiline karşı çeklerin rızası dışında elinden çıktığı iddiasına dayalı olarak açılmış menfi tespit davalarıdır. Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur....

        Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, menfi tespit davasının kabulüne ve inkar tazminatının reddine dair verilen karar Dairece"... O halde, tapu iptal ve tescil davası bakımından;tescilin yolsuz olduğu tartışmasız olduğu sabit olduğundan son kayıt maliki davalı ...'ın Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı, yani iyiniyetli olup olmadığı,diğer davalı ile el ve işbirliği içerisinde olup olmadığı konusunda araştırma ve soruşturmanın eksiksiz tamamlanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğinde de kuşku yoktur... Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle kayıt maliki davalı ...'ın iyiniyetli olup olmadığı yönünde tarafların gösterdikleri ve gösterecekleri tüm delillerin eksiksiz toplanması;menfi tespit davasında ise, davalı...'...

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusu kalmayan dava hakkında hüküm tesisine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı, davaya konu haciz ihbarnamelerinin İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile iptal edildiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur....

            borçlu oldukları gerekçesiyle tapu iptal ve tescil taleplerinin ayrı ayrı reddine, tescile ilişkin hüküm dışındaki tüm hususların kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle de menfi tespit, ihraç kararlarının iptali ile kira kaybı talepleri yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir....

              Maddesinde düzenlenen tespit davası ve İİK. 72. Maddesinde düzenlenen menfi tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasının, mahkememizde açılan menfi tespit davasından daha önce açılmış olması, itirazın iptali davası kapsamında yapılacak yargılama neticesinde alacaklı ve borçlunun icra takibi yönünden haklılık durumlarının ortaya konulacağı, her iki davanın da borçlunun alacaklıya borçlu olup olmadığı hususuna ilişkin olduğu, itirazın iptali davasında davalı olarak borçlu olmadığını savunma imkanına sahip olduğu anlaşılmakla, sayılan nedenlerle itirazın iptali davasından sonra açılan eldeki menfi tespit davasında davacının hukuki yararının bulunduğundan bahsedilemez. HMK m.114/1-h bendi gereğince davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunması bir dava şartıdır. Dava şartlarının mevcut olup olmadığı yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından resen incelenir....

                (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K., 15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 ve 2015/7-917 E-2017/265 K. sayılı İlâmları) Somut olaya gelince, davacı vekilinin 08.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; tapu iptal ve tescil talebinin yanında dava dilekçesinde dile getirilmeyen menfi tespit ve takibin iptali isteklerinin de hükme bağlanmasını istediği, mahkemece davacının menfi tespit ve takibin iptali istemleri de kabul edilmek suretiyle tapu iptal ve tescil hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacı, takibe konulan 60.000-TL bedelli senedin davalı tarafından sonradan doldurulduğunu, davalıya olan borcunu ödemesine rağmen senedin takibe koyularak maliki olduğu taşınmazların cebri satış suretiyle usulsüz olarak edinildiği iddiasını ileri sürmüş, davalı taraf ise davacının borcunu ödemediği savunmasına bulunmuştur....

                  Davalı vekili, davacının davaya konu çekteki imzayı kabul ettikten sonra menfi tespit davası açmasının hukuka aykırı olduğunu, çek iptal kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu çekte ciranta olan davalı ile çekin keşidecisi konumunda olan davacı arasında ticari bir ilişki bulunmasının gerekmediği, hukuken çekin bir ödeme aracı olduğu, dava konusu çekin ciranta konumunda olan dava dışı ... ' ın elinde iken kaybolduğu, cirantaların kendinden önceki ciro edenlerden alacağı tahsil imkanının bulunduğu, çek hakkında zayi nedeniyle iptal kararı verilmiş olmasının keşideci konumunda olan davacının borçlu olmadığı anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    İcra Hukuk Mahkemesi' nde açtığı davanın çek iptali davasına taraf olmayan müvekkili bakımından çekle ilgili olarak takip yapılmasına engel olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davacının bu kez de işbu menfi tespit davasını açtığını, ancak her ne kadar dava dilekçesinde menfi tespit olarak nitelendirilmişse de, dava dilekçesinde talep edilenin takibin iptali olduğunu, bu talebin icra mahkemelerinde görülebileceğini ve zaten davacının bu yönde açtığı ve reddedilmiş bir davanın olduğunu, davacının dilekçesinde borcu olmadığına ya da ödediğine dair hiçbir beyanının da olmadığını, ciro silsilesine göre davacının borçlu olduğunu, davacının müvekkili davalının kötü niyetini ya da çeki iktisabında ağır kusurlu olduğu ispatlamadıkça müvekkilinin yetkili hamil olduğunu belirterek, davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu