Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, her iki dosyanın birleştirilmesini belirterek, davaya konu 30/06/2023 keşide tarihli 2185859 seri nolu 350.000,00-TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, İİK'nın 72. Maddesi hükümlerine göre açılmış menfi tespit istemlidir. Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; ....seri, 30/06/2023 vade tarihli, 350.000,00-TL bedelli çek bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. .... E. Sayılı dosyası incelendiğinde, davanın...... Olan 2020975 seri, 30/04/2023 vade tarihli, 150.000,00-TL bedelli,... seri, 30/05/2023 vade tarihli, 350.000,00-TL bedelli,.. seri, 30/06/2023 vade tarihli, 350.000,00-TL bedelli 3 adet çek bakımından İİK'nın 72. Maddesine göre açılmış menfi tespit istemli olduğu, her iki dosyanın davacının aynı olduğu, dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nın 166....

    Tescil talebi, somut uyuşmazlıkta ödenmeyen bir aidat miktarı yoksa kabul edilecektir; bu itibarla doğrudan menfi tespit istemine bağlıdır. Taraflar arasındaki ihtilâf, davacının borcunun olup olmadığı hususundadır. Yani borcu yoksa davacının tescil talebinde hakkı olduğunda tartışma yoktur. Şu halde, menfi tespit talebine esas miktar için yatırılan harç tutarı dışında, davacıdan ayrıca ilave harç yatırmasının istenmesi doğru değildir. Aksi halde mükerrer harç alınması durumu söz konusu olacaktır. Bu itibarla, tescil talebi yönünden, gerekli harcın yatırılmadığından bahisle verilen açılmamış sayılma kararı hatalı bulunduğundan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/144 Esas ve 2005/402 Karar sayılı kararın yapılan incelemesinde; takip dayanağı bonodan kaynaklı borcu olmadığı iddiası ile 10.03.2005 tarihinde borçlu-keşideci (muris) ... tarafından alacaklı-lehdar ... hakkında menfi tespit davası açıldığı, davada ... vekili, davaya karşı itirazlarını savunma yolu ile ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istediği; mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verildiği ve kararın 26.12.2011 günü kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda, menfi tespit davasının reddine yönelik anılan bu mahkeme kararının davaya karşı itiraz ve def'ilerini vekil tayin ederek ileri süren alacaklı ... yönünden de bağlayıcı olduğu ve adı geçen alacaklı hakkında zamanaşımını keserek, kararın kesinleşme tarihi olan 26.12.2011 tarihine kadar zamanaşımının işlemeyeceği tartışmasızdır....

        a ise 27/11/2008 tarihinde tebliğ edildiği, takibin borçlu ... yönünden kesinleştiği, alacaklının 24.11.2015'te takibi yenilediği ve yenileme emri ile birlikte ödeme emrinin borçlu şirkete 01.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 20.03.2009 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde alacaklı aleyhine menfi tespit davası açtığı, bu davada alacaklının alacağını def'i yoluyla ileri sürdüğü, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/465 E.-2013/186 K.sayılı kararı ile menfi tespit davasının reddine karar verildiği, kararın 03.12.2013 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda, menfi tespit davasının reddine yönelik anılan bu mahkeme kararının davaya karşı itiraz ve def'ilerini sunan alacaklı yönünden bağlayıcı olduğu ve alacaklı hakkında zamanaşımını keseceği kuşkusuzdur....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/91 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmıştır. Yargısal uygulamalarda tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmemekle birlikte, her davanın somut özelliğine göre değerlendirme yapılmak gerektiği, bu cümleden olarak, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/91 Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davasında, davalı T4'in katılan, davacı T7 ise sanık sıfatıyla yer aldığı resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından İstanbul Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/581 Esas sayılı dosyasında yapılan kovuşturmasının sonucunun beklenmesine karar verildiği ve bu itibarla eldeki iptal davası bakımından menfi tespit davasının ciddi olduğunun kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir....

          Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı...... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı ... vek....

            maddesi uyarınca 6183 sayılı kanun gereği hesaplanan gecikme faizi ve ayrıca KDV’ nin iptal edilmesi gerektiği, ödenmeyen 11 adet fatura bedellerinin gecikme faizleri de eklenerek toplam borcun 30.7.2003 tarihi itibariyle 62.041.958.243.-TL olduğu gerekçesiyle davacının kaçak elektrik kullanımına ilişkin menfi tespit davasının kabulüne, davacı şirketin fatura bedellerine yönelik menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 09.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Davalı vekili cevabında, çeklerle ilgili takip dosyasının yasal sürelerde işlem yapılması nedeniyle işlemden kaldırıldığını, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, icra mahkemesince takibin davacı yönünden iptal edildiğini, davacının imzasının aval olarak atıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının icra mahkemesine yaptığı itirazın süre yönünden reddedilmesi nedeniyle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu, çek asılları üzerinde davacıyı borç altına sokacak bir imzanın yer almadığı, bu nedenle davacının çeklerdeki borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, iptali istenen bonoların hamili olan davacının, her iki bonoyu kaybettiğinin anlaşıldığı, kambiyo senetlerinin zayinden dolayı açılacak davanın hasımsız olarak açılması gerektiğinden, müdahale talebinde bulunanın menfi tespit isteminin eldeki davada değerlendirilemeyeceği, müdahale talebinde bulunanın öncelikle iptal davasından sonra yetkili hamile karşı yeni bir dava ile menfi tespit isteminde bulunması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu bonoların zayi nedeniyle iptallerine, borçlunun müdahale talebinin HMK'nın 65 ve devamı maddeleri gereğince reddi ile menfi tespit davası açmakta muhtariyetine karar verilmiştir. Kararı, fer'i müdahale talebinde bulunan vekili temyiz etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu