Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak bu kısa sürenin geçirilmesi durumunda ayrı bir menfi tespit davası açılıp açılamayacağı 6183 sayılı Kanun'da açıklanmamıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesinde koşut bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, kanunda öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açamayacağını kabul etmek ve sorumlu olmadığı bir borcu ödemeye zorlamak, genel hukuk ilkeleriyle çelişmektedir....

    Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.   Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).   Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....

      Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (Menfi Tespit) DAVA TARİHİ: 28/03/2022 KARAR TARİHİ: 31/10/2022 ---- adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ---- Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; ------ çek iptali kararına konu çeki edilen çeki de kapsayacak şekilde ------ davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli bir şekilde huzurdaki menfi tespit davasının açmaya zorlayan davalı yan hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: ----- ilamıyla, davacının açtığı menfi tespit davasında mahkememizin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir....

        konusuz kaldığı gerekçesiyle davacının açtığı menfi tespit davasının konusuz kalması nedeni ile hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

          Davacı yan, iş bu menfi tespit davasında harca esas değer olarak 100.000 TL.göstermiş ve harcı da bu miktar üzerinden yatırmış, ne var ki netice-i talep kısmında ipoteklerin fekki ve takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Yapılan bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava kısmi dava şeklinde açılmış olup, menfi tespit davasının kısmi olarak açılması mümkün değildir. Mahkemece, öncelikle davacı yana talebi açıklattırıldıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, bu yönün gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, açılan davada harca esas değer dikkate alınıp, bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden talep aşılacak şekilde “davanın kabulü ile Gaziantep 2.İcra Müdürlüğü’nün 2011/3694 Esas Sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, (dava konusu 100.000 TL.için), ipoteğin kaldırılmasına...” karar verilmiş olması HUMK.nun 74.maddesi(HMK.nun 26.maddesi)ne aykırıdır....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye HukukMahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, takibe konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili cevabında, davacı hakkında yapılan takibin, davacının açtığı dava sonucu İcra Hukuk Mahkemesince iptal edildiğini, davacının söz konusu karardan üç gün sonra iş bu davayı açtığını, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir....

              İcra Müdürlüğü´nün 2017/20875 Esas sayılı icra dosyasında bir adet senet için davacı müvekkilleri aleyhine icra takipleri başlatıldığını, bunun üzerine menfi tespit davasında davalının Mustafa Ercan değil, T4 olduğu, takibin T4 tarafından başlatıldığının menfi tespit davasına bildirildiğini, böylece davalı T4'nin menfi tespit davasının tarafı haline geldiğini, menfi tespit davasında devam eden 13 senet için zayii davası açıldığını kendisine dava dilekçesinin tebliği ile ve yargılama aşamalarında öğrenmesine rağmen davalı T4'nin zayii nedeniyle iptali talep edilen senetlerin kendi elinde olduğunu hiçbir zaman zayii davasına bildirmediğini ve ilanlara da cevap vermediğini, menfi tespit davası ile zayii davası devam ederken davalı tarafın yeni takipler de yaptığını, davalının iptali istenilen senetleri sırasıyla icra takibine konu ettiğini, zayii davası olduğunu bile bile davalı tarafın sırayla icraya koyduğu senetlerin elinde olduğunu zayii davasına bildirmediğinden, mahkemenin yaptığı ilanlara...

              Sonuç itibariyle yasa metni ve gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ''alacak'', ''tazminat'' davalarının tür olarak arabuluculuğa başvurma şartına bağlandığı, menfi tespit davasının ise anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılması pek mümkün görülmemiştir. Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde, ayrıca menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılması ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde de yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....

                Davacının ---- alınan çekin iptaline ilişkin işbu davayı keşideci (hesap sahibi) sıfatı ile açtığı anlaşılmıştır (hamil sıfatı ile açmadığı anlaşılmıştır) Kıymetli evrakta hakkın çeke bağlı olması nedeniyle, çekin zayi edildiği durumlarda, çeke bağlı hakkın çeksiz de ileri sürülebilmesi için TTK'nın 651. ve 652. maddelerinde hamile iptal davası açma hakkı getirilmiştir. Çek keşidecisinin ve bu bağlamda çek hesabı sahibinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır. Zayi olmuş çek hakkında keşideci, ibraz süresi geçtikten sonra çekten cayabilir veya çekte imzası yoksa her zaman muhatap banka şubesini çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde uyarabilir veyahut hamile karşı menfi tespit davası veyahut da lehtara karşı menfi tespit ve/veya istirdat davası açabilir....

                  Davalı vekili, müvekkili şirket nezdinde, davacı aracına ait geçerli bir trafik sigorta poliçesi bulunmadığını, ödeme yapılmadığından poliçenin iptal edildiğini ve geçerlilik kazanmadığını, kusur oranına ve tazminat miktarına itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacı aracının trafik sigorta poliçesi primlerinin ödendiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, trafik sigorta poliçesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davaya konu trafik sigorta poliçesi 24.01.2009 - 24.01.2010 vadeli olarak düzenlenmiş, 339.71 TL primin peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Kaza ise, 13.06.2009 tarihinde meydana gelmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu