VEKİLİ : DAVANIN KONUSU : Tapu İptali ve Tescil veya Bedel Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2021 tarih, 2018/625 Esas, 2021/287 Karar sayılı kararına karşı davacılar ve davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi. KARAR Davacılar, mirasbırakan ...'nun .... Şti.nin ... Bankasından kullandığı krediye teminat olarak ......
Tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verildiği taktirde geç teslim nedeniyle kira alacağına hükmedilemez. Tapu iptali ve tescil şartları oluşmadığından davacının terditli davada ikincil talebi ödenen bedelin iadesi ve senet iptali istemi hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmaması ve karar verilmemesi de yerinde değildir. Davacının eksik ifadan dolayı bedel indirimi, olmadığı taktirde ödenen bedelin tahsili ve senet iptali istemleri hakkında olumlu/olumsuz bir karar verilmemesi de HMK'nun 297/2.maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil eden bu hususun yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması zorunlu ve gerekir. Ayrıca davacının ilk istemi taşınmazın aynına yönelik tapu iptali ve tescil olup taşınmazın aynına ilişkin davalarda dava değeri taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeridir....
İstinaf Sebepleri Talep eden ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırmaya konu dava konusu taşınmazların bedel tespit ve tescili istemiyle açılan davanın ... dayanağını teşkil eden idari işlemin mahkeme kararıyla iptal edildiğini ve kararın kesinleştiğini, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi uyarınca; " Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması " halinde yargılamanın iadesi gerekeceğini, kamulaştırma işleminin iptali ile birlikte bedel tespit ve tescil davasının da yok hükmünde olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/447 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, eldeki davanın ise iptal-tescil davasından tefrikle gelen davacı tarafından ödenen bedelin faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı tarafından ödenen 147,04.-TL’nin aynen iadesine karar verilmiş olmakla, faize ilişkin hüküm kurulmadığı gözetildiğinde davalının faize ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Davacının temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda, taşınmazı iade alanın herhangi bir mağduriyeti bulunmazken, alıcının akit tarihinde ödediği ve değer kaybına uğradığı paranın aynen iadesine karar verilmesi adalet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Devir tarihinde malın değeri ile karşılığında verilen paranın itibari değeri eşittir....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 1997 yılında akdedilen Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi uyarınca davalıya 111.082.-USD ödendiğini, davalının tapuya tescil işlemi sırasında taşınmaz kaydında bulunan takyidatları kaldıracağını belirtmesiyle üzerinde ipotek kaydı olduğu halde davacı adına tescil edildiğini, ancak sonrasında ipoteğin davalı yanca fekkedilmediğini ve davalının ipotek alacaklısı tarafından icra yoluyla satıldığını, davalıya yapılan ödemenin iadesi ihtarından sonuç alınamadığını, ödeme tutarında davalının sebepsiz zenginleştiğini bildirerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.500.00.-YTL.nin ihtar tarihinden işleyecek ticari reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03.05.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile davalıya ödenen 149.049.00.-(111.082.-USD. karşılığı) YTL.nin 04.05.2005 tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Dairenin İlk Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemizin 05.10.2017 tarih 2016/22990 Esas, 2017/10592 Karar sayılı kararı ile tapu iptal ve tescil talebinin reddine yönelik temyiz itirazları yersiz olduğu, dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilmemesi halinde taşınmazın ekonomik karşılığının ödenmesini talep edildiği, taşınmazın cebri icra ile davadan önce ... olması sebebiyle tapu iptali ve tescili isteminin reddine karar verildiği, davacı kadının davalı banka ve davalı ...'...
İdare Mahkemesinin 2002/424 sayılı kararı ile iptal edildiği şerhinin işlendiği anlaşılmış olup, öncelikle ipotek işlemini iptal edilip edilmediği araştırılıp, iptal edilmişse davanın reddine kara verilmesi, iptal edelimemiş ise davacı lehine tesis edilen ipoteğin 44m2 karşılığı olduğu ve davalının bu bedelin 1/2 hissesinden sorumlu olduğu dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, 2) 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir....
bedeli olarak net 85.000 YTL yatırmasına, anılan tarihe kadar bahsi geçen bedelin yatırılmaması ve ipoteğin kaldırılmaması durumunda devir işleminin gerçekleştirilmeyeceği ve 16.08.2008 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 9/A maddesinin aynen geçerli olmasına…” oybirliği ile karar verildiği görülmüştür....
İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....
İpotek akdinin çerçevesini resmi senette yazılanlar çizeceğinden, ipoteğin onbeşbin lira borç karşılığı 15.07.1973 tarihine kadar faizsiz kurulduğunun kabulü gerekir. İpotek alacağı, bu tarihe kadar ödenmemişse alacağı rehinle temin edilen kişi asıl alacağını ve bu tarihten sonrası için de sözleşmede kararlaştırılan oranda faizi, faiz oranı kararlaştırılmamışsa 15.07.1973 tarihinden dava tarihine kadar yasal oranda faiz alacağını isteyebilir. 01.11.2008 tarihli bilirkişi raporunda asıl alacak ve gecikme faiz tutarı 142.810,00 TL olarak saptandığından ipoteğin terkini için davacının ödemesi ve ipotek alacaklısına ödenmek üzere depo ettirilmesi gereken miktar budur. Mahkemece, bu miktarın depo ettirilerek ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekirken resmi senette yazılanların dışına çıkılarak ipotek tutarının güncelleştirilmiş bedeli için davacının zorlanması ve bu bedel depo edilmediğinden bahisle de davanın reddolunması usul ve yasaya uygun düşmemiştir....