WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dayalı iddialarının da hiçbir yasal dayanağının bulunmadığı, öte yandan davacının taşınmazın rayiç bedeline ilişkin alacak talebi ile sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak talebinin aynı mahiyette olduğu, davacı yan lehine ise sebepsiz zenginleşme şartlarının gerçekleşmemiş bulunduğu ve bu taleplerin de zamanaşımına uğramış bulunduğu anılan tüm bu nedenlerle yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, ipoteğin terkini istemi ile açılmış, 28.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat istemine dönüştürülmüş ve mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Terkini talep edilen ipotek ise 12.04.2006 tarihinde tesis edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 1020.maddesi uyarınca; tapu sicili herkese açıktır. Kayıt, kredi borçlusu davalı ... adına iken, ipotek tesis edildiğine göre davalı S.S.Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinin iyiniyetli olduğu kural olarak kabul edilmelidir. Kooperatifin kötü niyetle ipotek tesis ettiğini ispat yükü ise davacıya düşer. Zira, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi uyarınca, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü 2010/8246 - 9298 kişinin bu kazanımı korunur. Davalı kooperatif lehine tesis edilen ipoteğin terkini ancak kooperatifin diğer davalılarla el ve işbirliği içinde ve davacı zararına hareket ettiğinin kanıtlanması halinde olanaklıdır. Davacı bu hususta bir delil getirmediğinden, ipoteğin terkini isteminin reddi yerine yazılı bazı gerekçelerle bu isteğin de hüküm altına alınması doğru değildir....

        SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          ’ya satıldığının görüleceğini, bu sebeple davanın reddini talep ettiklerini, Mahkeme tarafından ipotek tesis edilen taşınmaz ile Abdullah Zorlu'ya satılan taşınmaz arasında herhangi bir sebeple ilişki kurulması halinde dahi davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davalı Sabri'nin kusuru ve kötü niyetinden bahsedildiğini, ipotek şerhinin tapu senedine yansımamasında fiilen işlemi yapmayan, tapu memuru huzurunda imza atmayan davalı Sabri'nin kusurundan, ipoteği gizleme kastından söz edilemeyeceğini, ayrıca; davalı Sabri ile taşınmazı satın alan Abdullah Zorlu'nun amca oğlu olduğunu, alıcı ile satıcının amcaoğlu, satıcının vekilinin de alıcının kardeşi olduğu bir işlemde ipoteğin varlığının satıcı tarafından gizlenmesi, bu kadar yakın bir akrabalık ilişkisinde satın alınan taşınmazdaki ipoteğin varlığının bilinmemesinin mümkün olmadığını, satıcı, satıcı adına vekalet eden kişi ve alıcının arasındaki akrabalık ilişkisi sebebi ile ipoteğin varlığının alacı tarafından bilindiğinin...

          Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder. Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar....

            YHGK'nın 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E., 2011/75 K., Dairemizin 12.03.2014 tarih ve 2013/8037 E., 2014/1827 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir....

              HUMK.nun 427. maddesinin 2. fıkrası uyarına taşınır mal ve alacak davalarından miktar veya değeri 1.000.000.000 TL geçmeyen nihai kararlar kesindir (Temyiz edilemez). Ancak miktar ve değerine bakılmaksızın taşınmaz mala ilişkin davaların temyizi olanaklıdır. Taşınmaz mala ilişkin davadan amaç dava nedeni ne olursa olsun taşınmazın aynına veya taşınmaz üzerinde bir hakka onun zilyedliğini veyahut hapis hakkını dair davalardır. Somut olayda; dava konusu «ipeğin terkini» istemine ilişkin olduğundan, dava taşınmaz üzerinde bir hakka mütedairdir....

                ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davacının satın aldığı taşınmaz üzerinde dava dışı şirketin kredi borcunu teminat altına almak için davalı banka lehine ipotek bulunduğunu, davacının ipoteğin terkini için davalı bankanın şubesine başvurduğunu, banka personeli tarafından ipoteğin kaldırılması için gerekli miktarın davacıya söylendiğini bu miktarın davalı banka şubesine yatırıldığını ancak ipoteğin terkin edilmediğini, davalıya ipoteğin terkini istemine ilişkin ihtarname tebliğine rağmen ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek, taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini talep ve dava etmiştir....

                  Tıpkı yükleniciye peşinen yapılan ödemelerin sözleşmenin geriye etkili feshi halinde iadesi gerektiği gibi yüklenicinin temlik işlemi ile üçüncü kişilere yaptığı devirler sebebi ile üçüncü kişilerin kazandıklarının da arsa sahibine iadesi gerekir. Ancak davacı bu konuda bir istekte bulunmamıştır. Ne var ki, davalı yararına olan ihtiyati tedbir ve İcra ve İflas Kanununun 28.maddesine göre yapılan uygulamanın sözleşmenin geriye etkili fesih nedeni ile hukuki bir nedeni kalmamıştır. Hukuki nedenden yoksun işlem sebepsiz zenginleşme meydana getireceğinden artık davacıyı tedbir ve kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğuna dair şerh ile kayıtlı tutmak mümkün değildir. Mahkemece istemin bütün bu açıklamalara göre hüküm altına alınması yerine yazılı olduğu şekilde reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu