Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti'nin davalı şirketle olan bayilik sözleşmesi çerçevesinde 28/05/2003 tarihinde ipotek edildiğini, ipoteğin doğmuş herhangi bir borca karşılık olmadığını, bayilik sözleşmesi çerçevesinde yapılacak alışverişin teminatı olarak sözleşme eki niteliğinde olduğunu, daha önce uzun süreli olarak kurulan akaryakıt bayilik sözleşmelerinin 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki kanun ve rekabet kurulunca verilen kararlarla 5 yılla sınırlandırıldığını, müvekkillerinin şirketi ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi yenilenmediği için 18.09.2010 tarihi itibarıyla ticari ilişkilerinin bittiğini aralarında geçerli bir bayilik sözleşmesi kalmadığını, durumu bilen ve kabul eden davalının taşınmaz üzerindeki rehin intifa ve sair takyidatların terkini için vekalet göndereceklerini beyan ettiğini, vekil olacak kişinin kimlik bilgilerinin gönderildiğini ancak davalının ipoteğin terkini için yetki vermediği gibi vekaletteki şekli eksiklikler nedeni ile intifa hakkının da kaldırılamadığını belirterek taşınmaz...

Davacının talebi Belediyenin elde ettiği bu kira gelirinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı Belediyeden tahsili istemine ilişkindir. Davacı Hazine davasını sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandırmıştır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2012/14559 Esas 2012/19517 Karar) Somut olayımızın yapılan incelemesinde; davacının davalıya gönderdiği ecrimisil ihbarnamelerinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi İpoteğin terkini istemine ilişkin davada ...Asliye Hukuk ve... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, ipoteğin terkini istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi, uyuşmazlığın çekişmeli yargı işi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesi,talebin çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesiyle görevszilik kararı vermiştir....

    Mahkemece, önalım hakkının kullanılmasına ilişkin istem kabul edilirken satım bedelinin ödettirilmesine karar verilmiş, ayrıca intifa hakkının terkini istemide önalım hakkının kullanılmasına ilişkin yasal temele dayandırılarak önalım bedelinin de depo ettirilmesine karar verilmiştir. Davacı yan haklı olarak bu bedeli depo etmemiştir. İntifa hakkının önalım hakkını engellemeye yönelik tesis edildiğinin kabulü karşısında mahkemenin davacı yandan intifa bedelini istemesinin hiçbir yasal dayanağı yoktur. Bu bedel gerçekten ödenmiş ise, ancak akitleri arasında sebepsiz zenginleşme nedeniyle istenilebilecek bir bedeldir. Böyle oluncada mahkemenin intifa hakkının terkinini de karar vermesi gerekirken yazılı gerekçelerle davayı reddi doğru olmamıştır. Karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.04.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.9.2003 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı irtifak hakkının terkini, tapu iptali tescil, olmadığı takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 1.2.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mülkiyeti davacıya ait taşınmazlar üzerindeki davalılar lehine tesis edilmiş olan intifa haklarının terkini ile, davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller üzerine inşa edilen bağımsız bölümler tapularının iptali ile davacı adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazların tespit edilecek değerinin veya davalılar tarafından davacıya ait kullanılan paranın davacıya ödenmesi, istemlerine ilişkindir....

        Tüm dosya kapsamından; 17.07.1995 tarihli inşaat yapım sözleşmesinden hemen sonra 18.07.1995 tarihinde kurulan ipoteğin “inşaat ipoteği” olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten, bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici ve zanaatkarların alacakları için rehin kurulabilir. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 883.maddesi gereğince rehin kurulan taşınmazın maliki kimse koşulların yerine gelmesi halinde, kurulan rehnin terkini dava edilebilir. Somut olayda; ipotek, 17.07.1995 tarihli sözleşmenin güvencesini teşkil ettiğinden kaldırılması (terkini) için sözleşme koşullarının ifa ile bitirilip bitirilmediği yönü üzerinde durulması gerekmektedir....

          - K A R A R - Asıl davada davacılar vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkillerine 17 no'lu bağımsız bölümün tahsis edildiğini ve fiilen kullanımlarına sunulduğunu, kooperatife karşı tüm parasal yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalarına rağmen, dairenin müvekkilleri yerine ferdileşmeyle tapuda diğer davalı ... adına tescil edildiğini, bu kişinin kooperatif üyesi olmadığını, herhangi bir ödemesinin bulunmadığını, kooperatif yöneticileri ile muvazaalı işlemler yaparak dairenin tapusunu aldığını ileri sürerek, anılan bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde aynı nitelikte başka bir dairenin müvekkilleri adına tahsis ve tescilini, bunun da mümkün olmaması halinde, dairenin tespit edilecek rayiç değerinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir....

            Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, sözleşmenin feshi, ödenen peşinat ve taksitlerin iadesi talebine yönelik davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, bu esas üzerinden yargılamaya devam edilmesine, tefrik işlemlerinin davacı tarafça yapılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ipoteğin terkini talebi yönünden mahkememizin Yetkisizliğine, Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle bu talebin Reddine, İpoteğin terkini talebine ilişkin davanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yetkili ......

              Davalı vekili, davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının ipoteğin terkinini talep etme hak ve yetkisine sahip olduğunu, talebin icra müdürlüğünce kabul edilmemesi halinde de şikayet yolu ile sonuç alınma hakkına sahip olduğunu, davalının davacı tarafın ihtarnamesini tebellüğ etmesi üzerine tapu müdürlüğüne başvurarak ipoteğin fekkini talep ettiğini yine dava dilekçesini tebellüğ ettikten sonra yeniden tapu müdürlüğüne başvurduğunu verilen cevapta dava konusu taşınmazlara ait tapu kaydında yer alan İcra İflas Kanunun 150/c maddesi şerhi nedeni ile ipotek terkini yapılamayacağının bildirildiğini, cevap süresi içerisinde davaya konu ipoteklerin fekkedilmesi üzerine davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilerek davalı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir....

                a ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını, ön inceleme duruşmasına kadar ipoteğin kaldırılmaması halinde ise her bir davacı için ayrı ayrı 150.000,00 TL manevi tazminat ile bilirkişi marifetiyle tespit edilecek maddi zararların tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu ipoteğin davalı ...’ın ve diğer davacının davalıya olan borçlarına teminat teşkil etmek üzere tesis edildiğini, bu hususun ipotek akit tablosunda açıkça belirtildiğini, davacı şirket tarafından davalıya ciro edilmiş olan çekin ödenmemesi sebebiyle davalı tarafından davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, icra takibinine konu borcun dava açıldıktan sonra ödendiğini, borcun ödenmesi üzerine ipoteğin terkin edildiğini, davanın konusuz kaldığını, davalı tarafından davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini belirterek, ipoteğin terkini konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve tazminat istemlerinin reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu