Bankası A.Ş. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ancak meskeniyet şikayetinden önce, Balıkesir 2.Aile Mahkemesi'nin 2015/791 E. –2016/343 K. sayılı kararı ile 12.04.2016 tarihinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Söz konusu ipotek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve eşin rızası alınmaması nedeniyle geçersiz olduğundan anılan mahkemece kaldırılmış olması nedeniyle meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunmaya engel teşkil etmez. Açıklanan nedenlerle mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6....
arasındaki ticari faaliyetlerden dolayı doğmuş ve doğacak borçlarının karşılığını temin etmek üzere 1. derecede faizsiz ve 10 ay vadeli 100.000,00 TL bedelle ipotek konulduğunu, 10 aylık süre geçtiği halde ipoteğin kaldırılması yönünden yapılan uyarıların dikkate alınmadığını ve ipoteğin kaldırılması gerektiğini beyanla, taşınmaz üzerinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, davayı kabul etmediklerini, ticari ilişki karşılığı ipotek konulduğundan öncelikle Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, kabul anlamına gelmemek koşulu ile sürenin geçmesi ile ipoteğin kaldırılamayacağını, Yargıtay içtihatları gereğince 10 aylık süre boyunca icra takibi yapılamayacağını, bu nedenle kendiliğinden ipoteğin hükümsüz hale gelmeyeceğini, teminat altına alınan ve kesinleşmiş alacakları bulunduğunu, ipoteğin kaldırılmasının koşullarının gerçekleşmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....
Ne var ki, anılan madde hükmüne göre manevi tazminat isteğinin kabul edilebilmesi için, diğer koşulların yanında kişilik haklarına hukuka aykırı, haksız bir saldırının varlığı da şarttır. Davacı taraf, davalı tarafından tesislere alınmadığı ve davalının muaraza çıkardığı iddiası ile manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece de manevi tazminata kısmen hükmedilmiş ise de; davacı, tatil yapmak üzere tesislere gittiğini ve kapıdan çevrilip tesislere alınmadığını ispat etmelidir. Öyle olunca, mahkemece, davacıdan tanık listesinin ibrazı için süre verilmesi ve yine taraflardan bu husustaki delilleri sorularak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 4-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda 1-nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2. ve 3....
Ancak; 1) İrtifak hakkının TEDAŞ adına tesisi ile tesciline ve pilon yerinin de tapu kaydının iptali ile TEDAŞ adına tesciline karar verilmesi gerekirken davalı lehine tesis ve tescile karar verilmesi, 2) Tapu kaydındaki ipoteğin bedele yansıtılmasına karar verilmemiş olması, 3) Başvurma harcının davacı üzerinde bırakılması gerektiği halde davalı tarafa yüklenmesi, Doğru olmadığı gibi; 4) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harcın maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden; Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; a) 2 nolu bendindeki (davalı) kelimeleri yerine ayrı ayrı (TEDAŞ) kelimesinin yazılmasına...
parsel sayılı taşınmazın 5874.59 m2’lik kısmında kulanım hakkı davalı idareye ait olmak üzere TEDAŞ Genel Müdürlüğü adına irtifak hakkı tesisi ile bu hakkın tapuya tesciline,) cümlesinin yazılmasına, b) Hüküm fıkrasının 1. bendinin sonuna (Tapu kaydında bulunan ipoteğin hükmedilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin yazılmasına, c) Hüküm fıkrasının harçla ilgili bentlerinin hüküm fıkrasından tamamıyla çıkartılarak yerlerine (Alınması gereken 24,30-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken yatırın peşin harçtan mahsubu ile bakiye harçların istek halinde davacıya iadesine, 24,30-TL maktu harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,) cümlesinin yazılmasına, Mahkeme kararının açıklanan nedenle taraf vekillerinin temyiz itirazları doğrultusunda DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve irtifak hakkı karşılığının tesbiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; 1) Bedeline hükmedildiği halde davalı idare lehine irtifak hakkına hükmedilmemiş olması, 2) Tapu kaydında bulunan ipoteğin hükmedilen bedele yansıtılmamış olması, Doğru görülmediği gibi, 3) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden; Gerekçeli kararın; a) Hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (01.03.2013 tarihli bilirkişi rapor ve...
Merkez Şubesi'nin ... çek numaralı tarih ve meblağı yazmayan açık çek verildiğini, Rekabet Kurulu kararına dayanılarak müvekkilince bayilik sözleşmesine 31.08.2010 tarihli ihtarname ile son verildiğini, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için müvekkilinin defalarca talepte bulunmasına rağmen bir sonuç alamadığını, müvekkilinin davalı için müvekkilinin yüksek faizle kredi kullanmak zorunda kaldığını ileri sürerek 260.000 TL'lik ipoteğin fekkine, müvekkilince verilen boş çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine, şimdilik 8.000 TL maddi tazminatın 21.09.2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin alacağı bulunduğu için tazminat çekinin iadesi ve ipoteğin fekki taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki-alacak-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ipoteğin fekki ve alacak yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tazminat yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Bu durumda, TMK'nın 605. maddesi gereğince mirasın hükmen reddine dair açılan davanın sonucu beklenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı..... ...,.... vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün anılan davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacı ....'den alınarak asıl davada davalılardan ... ... mirasçıları ... ile ...'ya verilmesine, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalı..... ile asıl davada davalılardan ...'den alınarak asıl ve birleşen davada davacı ....'...
Alacaklı banka tarafından borçlulara yukarıda belirtildiği gibi noter aracılığıyla ihtarname gönderildiği ve bu ihtarnamenin borçlulara 06.03.2007 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından ipoteğin teminat ipoteği niteliğinde olması borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyeceğinden Mahkemece yazılı gerekçe ile icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....