Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda taşınmaz üzerindeki ipoteğin dava dışı ...’ın davalı bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak verildiği, dava dışı ...’in Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden doğan borçlarının bulunması nedeniyle davalı bankanın ipoteğin fekki için onay vermekten vazgeçtiği, dava dışı ...’ın davalı bankaya olan borçlarının ödenmemesinden dolayı ipoteğin kaldırılmamasında hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı, davalı bankanın ipoteğin fekkine onay vermekten vazgeçmesi nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğramadığı gerekçesiyle davacının ipoteğin fekki ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Dairemizin bozma ilamı sonrası dosya kendisine gönderilen İlk Derece mahkemesi, bozma ilamına uyulması ile ipotek tesis tarihinde davaya konu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, ancak ipoteğin tesisi işlemi için davacı kadının açık rızasının alınmadığı, bu haliyle yapılan işlemin geçersiz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile taşınmazın üzerine aile konutu şerhi konulmasına ve konulmuş ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir....
Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından dosyaya ibraz edilen şikayet konusu ipoteğin ve eklerinin incelenmesinde; ipoteğin 3194 sayılı Yasa'nın 18. maddesi gereğince imar uygulaması sonucu oluştuğu, tarafların özgür iradesiyle düzenlenmiş ipotek akit tablosunun bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda İİK'nun 148. ve sonraki maddelerinde öngörülen nitelikte bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği için olayda İİK'nun 153/2. maddesinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece ihtilafın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Davalı ...'...
İİK'nun 148.maddesi uyarınca; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilmesi için, takip tarihi itibariyle mevcut bir ipoteğin varlığı ve ipotek akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğinin icra dairesine ibrazı zorunludur. Geçerli bir ipoteğin bulunmadığı ve anılan madde kapsamına aykırı takip başlatıldığı iddiası şikayet niteliğinde olup, takibin şekline göre icra dairesine itiraz edilmesi sonucu takibin durmuş olması, icra mahkemesince şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. O halde mahkemece, anılan konudaki şikayetin esasının incelenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/207 Esas sayılı dosyası üzerinden, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığına göre, borçlunun, takibin iptali ve ipoteğin fekki istemine ilişkin başvurusunu inceleme yetkisi İcra Mahkemesi'ne aittir. O halde, mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İcra Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re'sen (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkini isteğine ilişkin bir davadır. Dava konusu ipoteğin eski malik dava dışı yüklenici Metin Demirtürkün borcu nedeni ile tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davacının taşınmazın maliki iken dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılacağı inancı ile iradesi fesata uğratılarak bila bedel tapuyu bu kişiye temlik ettiği iddiası ile açılan tapu iptal davasının kabul ile sonuçlandığı taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kural olarak eser sözleşmesi sözleşmedeki hak ve borçların karşılıklı olarak ve bütünüyle yerine getirilmesi sonucu sona erer. "Ahde Vefa" ilkesi bunu gerektirir. Ancak, sözleşme ve tapu devri işlemi iradenin sakatlanmış olması nedeniyle hükmen fesh edilmiştir. İrade sakatlığı ile verilen iptal kararı butlan hükümleri gereği geriye etkilidir....
Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 25.05.1998 tarihli ve 4357 nolu 1. dereceden ve 10.000 TL. bedelli ipoteğin aynen tesisi ile feshine karar verilen 19.02.2001 tarihli cebri satıştan önceki haliyle tapu sicil kaydına şerhine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı borcunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Mirasın Hükmen Reddi istemine ilişkindir. Davacılar vekili, murisin terekesinin borca batık olduğunun ve bu nedenle mirasçı müvekkillerinin mirası hükmen reddetmiş sayıldıklarının tespit ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
GEREKÇE: Davacı yan,davalı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine dayanak ipotek aktinde muvafakatinin bulunmadığını, ipoteğin geçersiz olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise ipotekli taşınmazın aile konutu olmadığını, ipotek tesisi için eş rızasının aranmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda aile konutu olmayan taşınmaz üzerinde ipotek tesisi sırasında eş rızasının aranmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ... adına kayıtlı İst.Üsküdar İlçesi ... Mah. ... Ada ... parsel sayılı taşınmazda yer alan ... ve ... nolu daireler üzerinde 31/12/2015 tarihinde davalı banka lehine davalı ...Ltd Şti şirketinin borçlarının teminatını oluşturmak üzere 500.000-TL limit ile ipotek tesis edildiği, ipotek akit tablosunda eş rızasının bulunmadığı dosya içeriğiyle sabittir. İstanbul ......
Dava; davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı adına kayıt ve tescil edilen taşınmaz üzerine davalı kefil lehine konulan ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Davacı, ipoteğin fekki için gerekli koşulların sağlanmasına rağmen davalının şahsi nedenlerle ipoteği fek ettirmediğini iddia etmektedir. Davalı, kefaletin davacı lehine değil asıl borçlu olan kooperatif lehine kurulduğunu, ipotek işleminin ferdileştirme öncesinde kurulduğunu, kooperatif borcunu ödeyip kapatmadıkça riskin devam ettiğini, bu edenle ipoteğin kaldırılamayacağını ileri sürmektedir. Uyuşmazlık; davacının kendi hissesine düşen bedeli ödemekle ipoteğin kaldırılmasını talep edip edemeyeceği ile dava dışı kooperatifin tüm kredi borcu bitene kadar ipoteğin devamının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır....