Davalı vekili, dava dışı Mehmet ... ile banka arasında konut kredisi sözleşmesi yapıldığından taşınmazın teminatı olarak ipotek verildiğini, borç halen ödenmediğinden ipoteğin sona erme sebebininde gerçekleşmediğini, icra mahkemesinin kararının takip hukukuna ilişkin olduğunu, ipoteğin kredi için verildiğini ve mala doğrudan bağlı olduğundan ipoteğin bankanın ayni hakkı olduğunu, takibin iptal edilmesinin ipoteğin kaldırılmasını doğurmayacağını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili, dava konusu ipoteğin dava dışı kredi borçlusunun müvekkili bankaya olan tüm kredi borcunun teminatı olarak kurulduğunu ve kredi borçlusunun halen müvekkili bankaya kredi kartı ve Bankomat kredisi borcunun olduğunu bu nedenle ipoteğin kaldırılmadığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava konusu ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu ve dava dışı ...'ün davalı banka aracılığı ile kullandığı 26.8.2004 tarihli Tüketici Kredisinin teminatı olarak tesis edildiği, ipoteğin dayanağı olan bu kredinin tümüyle kapatılmadığı, bu nedenle ipoteğin kaldırılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine, davalı banka lehine 50.000 USD meblağlı ipotek konulduğunu, bu bedelin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılacağının bildirildiğini, bankaya ödeme yapıldığını, ipoteğin kaldırılması hususunda yazı da alındığını, davacı ...’ında buna güvenerek ipotekli taşınmazı satın aldığını, çekilen ihtarnameye rağmen ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürmüş, davalı vekili de ipoteğin dava dışı şirket ... Gıda A.Ş’nin bankaya olan kefaletinden dolayı devam ettiğini beyan etmiştir. Bu durumda, ipotek resmi senedi, bankanın ipoteğin fekkine ilişkin yazısı ... Gıda A.Ş'nin kefil olduğu ......
Davacı alacaklı dava dilekçesinde ekli davalı borçlunun murisi ile yapılan sözleşmeyi ibraz ettiği, davacı alacaklının dayandığı sözleşmede bedelin 2 yıl içerisinde ödenmesine müteakip ipoteğin fekk edileceğinin kararlaştırıldığı, faizin talep edileceğine ilişkin bir ibare de bulunmamaktadır. Sözleşmenin takip borçlularına gönderilmediği, takip borçlularına takipten önce muacceliyet ihtarnamesinin gönderilmediği, davalı borçlu tarafından da bu belgenin kabul edilmediği dolayısıyla İİK'nın 68 maddesinde yazılı belge niteliğinde olmadığından takip tarihinden öncesine ilişkin işlemiş faizi talep etmesi mümkün değildir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye HukukMahkemesi Tarih : 22.1.2009 Nosu : 6-3 Taraflar arasındaki menfi tespit- ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, davacılar ... ve ... tarafından diğer davacı ...’un bankaya karşı doğmuş doğacak tüm borçlarını karşılamak üzere verilen ipoteğin banka müdürünün davacıları yanıltması sonucu tesis edildiğini, ipoteğin tesisinden sonra kredi kullandırılmadığını, buna rağmen bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığından bankaya borçlu olunmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ve tavzih talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığını, ipotek bedelinin ödenmiş olmasına rağmen, ipoteğin kaldırılmadığını iddia ederek, borçlu olmadıklarının tespiti ve ipoteğin fekkini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, ipoteğin tüm borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddini istemiştir. Mahkemece ipotek bedelinin icra dosyasına yatırıldığını ve ipoteğin fekki hakkında karar verme yetkisinin İTM olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili; ipoteğin üst sınır ipoteği olduğunu, kefalet teminatı olan borçtan davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir Mahkemece taşınmaz üzerindeki ipoteğin 38.500.TL limitli üst sınır ipoteği olduğu, davalı banka yazı cevabından davacı ve ipoteğin tesis eden dava dışı 3 kişinin davalı bankaya herhangi bir borçlarının bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı 07.05.2007 tarihli dava dilekçesinde davalı banka lehine tesis edilen 20.04.2004 tarihli 38.500 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece asıl borçlu olan ipotek verenin ve davacının davalı bankaya borcu bulunmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, ipoteğin kaldırılması davasının kısmen reddi yönünden; davalı banka tarafından ise ipoteğin kaldırılması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı bankanın tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 776 ada, 20 parsel sayılı taşınmazın münhasıran 2. Katında (zemin üstü 1. kat) bulunan ve taraflarca aile konutu olarak kullanılan daire üzerinde tesis olunan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir....
Dava ipoteğin kaldırılması talebine ilişkin olup, davacı dava dışı şahıstan ipotekli olarak taşınmazı satın aldığını, kredi borcu ödendiği halde ipoteğin kaldırılmadığını iddia etmiş, davalı banka ise ipoteğin davadışı satıcının davalı bankaya olan tüm borçlarını kapsadığından ve şahsın oğlu ile imzalanan kredi sözleşmesine kefil olduğundan devam eden icra takibi nedeniyle ipoteğin kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmuştur. Ipoteğe konu temel ilişkinin ticari krediye ilişkin olduğu ve dava tarihi itibariyle ipotek resmi senedine konu ve kefaletten kaynaklı borcun devam ettiği, davacının ipoteğin kaldırılmasına yönelik talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 248,35 TL harcın istek halinde iadesine, 12/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda tarafların birbirinden alacaklı olmadığı, bu durumda ipoteğin fek edilmesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle davacıların ipoteğin fekki talebinin kabulüne, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine, alacağa yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava ipoteğin fekki ve alacak istemine ilişkindir. İpotek taşınmaz üzerinde bir hak doğurduğundan bu hakkın ortadan kaldırılmasını amaçlayan ipoteğin fekki davasının HUMK.nun 13.maddesinde düzenlenmiş bulunan kesin yetki kuralına göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir.Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmelidir. Bu durumda ipoteğin fekki talebi yönünden dava tefrik edilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken bu yönün gözetilmemiş olması isabetsizdir....