DAVA Şikayet eden alacaklı vekili dilekçesinde; 180520 ada 4 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 1966 yılında bir yıl süreli ipotek tesis edildiğini, taşınmaz üzerinde süreli ipotek bulunması halinde otuz gün içerisinde 150/c şerhi konulmazsa ipoteğin malikin talebi ile Tapu Müdürlüğünce terkin edileceğini yine alacağın sona ermesi halinin de ipoteğin terkin edilmesi sebeplerinden biri olduğunu, icra dosyasında 1966 yılında bir yıl olarak tesis edilen süreli ipotek bakımından alacaklı ve taşınmaz maliki tarafından terkin talebinde bulunulmadığını, 01.01.2020 tarihinden itibaren otuz gün içinde 150/c şerhi tapuya işlenmediğini ileri sürerek ipoteğin fekki talebinin reddine dair 17.03.2021 tarihli müdürlük işleminin iptalini ve İcra Müdürlüğünce tarafına ipoteğin terkini için Tapu Müdürlüğüne taşınmaz maliki adına başvurma yetkisi verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Cevap dilekçesi verilmemiştir. III....
Tescilin yapıldığının sözleşme üzerine yazılıp onaylanması, ipotek belgesi yerine geçer. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 883 üncü maddesi: Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir. (Ek fıkra:4/7/2019-7181/19 md.) İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması hâlinde ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir. 3....
Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece ipotek kaydında bankanın alacaklı olduğu, ayni hakka ilişkin terkin isteminin hak sahibine yöneltilmesi gerektiği, hak sahibinin bilinmemesi halinde de buna yönelik yapılacak usul işlemlerininde belli olduğu, hak sahibi olmayan tapu sicil müdürlüğüne husumetin yöneltilemeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir. Dava tapu kaydındaki ipoteğin dayanağının kalmadığı gerekçesiyle terkin istemine ilişkindir. Dava konusu ipotek 328 tarihli olup, ipotek lehtarı olarak "banka" gösterilmiştir. Tapu kütüğünde ve dayanak belgelerinde alacaklının hangi banka olduğu saptanamamış, ipotek akit tablosuna da rastlanmamıştır. Tapu sicil müdürlükleri Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulmasında ve bu sicillerin yasalara uygun oluşmasında görevli ve sorumludurlar. Dava konusu ipteğin alacaklısı ve nedeni belli değildir. Hak sahibinin belirlenmesi olanağı da bulunmamaktadır....
İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında bir anlaşma (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki rehnin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olaya gelince; 10.10.1969 tarihli ipotek akit tablosundan ipoteğin 42.000 TL için 19.07.1972 tarihine kadar faizsiz aktedildiği görülmektedir. Aynı tarihli “Taahhüt ve Bayanname” başlıklı noterde düzenlenen senette ise, ipotek alacaklısının ipotek miktarı olan 42.000 TL’den 1.500 TL’sini aldığı, kalan 40.500 TL için kendisine muhtelif tarihli bonolar verildiği, verilen senet bedellerinin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılacağı taahhüdünde bulunduğu anlaşılmaktadır....
haksız olarak terkin edilen ipoteğin tekrar tesisini talep etmiştir....
Teknik Klima Sanayi ve Ticaret A.Ş. lehine ipotek tesis edildiğini, ipotek bedelinin müvekkili tarafından ipotek alacaklısına ödendiğini ve ipotek alacaklısı tarafından ipotek fek yazısı düzenlenerek fek işlemlerini gerçekleştirmek üzere davacıya teslim edildiğini, yapılan başvuruda imza sirkülerinin aslının bulunmaması nedeni ile ipotek fek işlemi yapılamadığını, sonrasında ipotek alacaklısı ......A.Ş.'nin sicilden terkin edildiğinin öğrenildiğini, şirketin ihyası gerçekleşmeden tapuda fek işlemin yapılmasının mümkün olmadığının bildirildiğini ileri sürerek anılan Şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. II....
getirmediği anlamı taşımakta olduğunu, ipotek süreye bağlı olarak tesis edilmişse, sürenin geçmesi ile birlikte ipotek hakkı da kendiliğinden sona ermekte olduğunu, ipotek süresine ilişkin 7181 sayılı Kanun ile Türk Medeni Kanunu’nun 883. maddesine eklenen 2. fıkra da bu görüşün bir yansıması olduğu, yapılan değişiklikle birlikte ipotek süresinin geçmesi ile ipoteğin de sona ereceği kabul edilerek taşınmaz malikine birtakım şartlarla ipoteği doğrudan terkin ettirme hakkının sağlandığını, kanun koyucunun TMK'nun 883/2 maddesi düzenlemesinde öngörülmüş olan sürenin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilmesi için düzenlenmiş hak düşürücü sürede olduğu ve burada açıkça süreli ipoteğin süresinin dolmasından itibaren azami bir ay daha takip yapılabilmesi adına alacaklıya ekstra bir hak ve yetki verdiğini, bu durumun sürenin özel takip yoluyla takip yapılabilmesi yoluyla takip yapılabilmesi için hak düşürücü süre olduğu sonucuna doğrudan varılmakta olduğunu, borçluya (ipotek verene...
Kabule göre ise mahkeme kararının gerekçesinde; hem ipotek bedelinin ödendiği ve süresinin dolduğu, hem de terkin ya da tahsil ile ilgili eda davası açılması gerekirken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı ifade edilerek çelişkiye düşüldüğü görülmüştür. Çünkü, ipotek bedelinin ödenmesi veya süresinin dolması halinin hukuki sonucu esastan red kararını gerektirdiği halde, tahsil veya terkin yönünde eda davası açılmaması hukuki yarar yokluğu olarak belirtilmiştir. Bu çelişki çerçevesindeki tahsil veya terkin davasının ise ödeme ve süre dolması hallerinde dinlenmeyeceği de dikkate alınmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın "ipotek bedelinin güncellenmesi" isteğinde hukuki yarar olduğu kabul edilmelidir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince "hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine" yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olmamıştır....
Her ne kadar, ilk derece mahkemesince, tapuda dava konusu ipoteğin terkin edilmediği, ipoteğin geçerliliğini koruduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; İzmir 1. İdare Mahkemesinin 2014/185 esas, 2014/1202 karar sayılı kararı ile ipotek alacağının dayanağı olan idari işlemin iptaline karar verildiği, mahkeme kararının davanın tarafları bakımından bağlayıcı olduğu dikkate alındığında, ipotek tesis borçlusu olan davalı T5 yönünden işlem iptal edilmiştir. İpoteğin artırılmasından sadece ilk borçlu sorumlu olduğundan, artık tapuda geçerliliğini sürdüren ipotek alacağı tapuda yazılı olan miktarla sınırlı olup, ipotek borçlusunun da tapu kaydındaki malik İbrahim Fidan olduğu, davacının İbrahim Fidan'dan tapuda kayıtlı miktarı talep edebileceği kabul edilmelidir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2017/502 E-2017/371 K DAVA KONUSU : İpotek (Terkin İstemli) KARAR : Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/09/2017 gün ve 2017/502 esas 2017/371 karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi....