WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından taraflar arasında yapılan sözleşme hukuki kalıp itibariyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesidir. Her ne kadar zilyet taşınmazın aynı ile ilgili böyle bir sözleşme yapamaz ise de sözleşmenin arsa sahipleri ile yapılmış olması ve yüklenicinin edimlerini yerine getirmiş olması nedeniyle resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçersizliği savunulamaz. Bu sözleşmede davacının yer alması BK 129 uyarınca yüklenici tarafından .... kişi yararına sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmeye istinaden .... kişi davacı yükleniciden edimin ifasını talep edebilir. Ancak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini talep etmesi mümkün değildir. Yüklenici .... kişiye inşaatı yapma borcunu yerine getirmiş ise ve tapu kaydı yüklenicide değilse .... kişi davacı yükleniciden tapu kaydı veya kira tazminatı talebinde bulunamaz....

    Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri arsa payı devrini de içerdiğinden, noterde düzenleme şeklinde veya tapuda yapılmaları zorunlu olduğu gibi, fesihlerinin de mahkeme kararıyla yapılması zorunludur. Sözleşmenin feshinin mahkeme kararıyla yapılmasının istisnası tarafların sözleşmenin feshi konusunda iradelerinin birleşmesidir. Somut olayda, davacı arsa sahibi tarafından sözleşmenin feshi konusunda bir dava açılmamıştır. Davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi konusunda iradeleri uyuşmamıştır. Bu durumda 26.05.1995 tarihli sözleşme halen geçerliliğini korumaktadır. Davalı yüklenici şirket dışındaki davalılar taşınmazı kullanan kişilerdir. Bu kişiler yüklenici şirketten satın alan kişilerdir. Davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici şirket arasındaki sözleşme feshedilmediği sürece yapılan inşaatı davalı yüklenici şirketin ve dolayısıyla yükleniciden satın alanların elinde bulundurma hakları mevcuttur....

      Arsa sahipleri Lütfü ve İsmet tarafından, yüklenici şirketin yüklendiği edimin ifasında temerrüdü sebebiyle yüklenici şirket ve üçüncü kişiler hakkında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili sonuç doğurur şekilde feshine ve sözleşme gereğince yükleniciye kayden intikal ettiren tapulu taşınmaz payları ile yüklenici tarafından üçüncü kişilere yapılan pay kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi dava edilmiş, Bursa Altıncı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 15.04.2008 tarih ve 2008/104 Esas, 2008/138 Karar sayılı hüküm ile 10.05.1999 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshiyle davalı Mehmet adına kayıtlı (3) nolu bağımsız bölüm ile davalı Melahat adına kayıtlı zemin kat (4) nolu bağımsız bölüm tapularının iptali ile tapudaki hisseleri oranında davacılar adına tesciline; davalı Faruk hakkında açılan davanın ise, "husumet" yönünden reddine karar verilmiş ve verilen karar Dairemizin 19.01.2009 tarih, 2008/ 7505...

        İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir." hükmü yer almış, kira sözleşmesinin bitiminden itibaren, tahliyeler bu hüküm çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Sözleşme tarafları arasındaki uyuşmazlık, kira sözleşmesinin süresinin bitimi nedeniyle değil, kiracı - kiralayan ilişkisi nedeniyle, kira sözleşmesinin uygulanmasından doğduğundan, bu davada; kira sözleşmesinin feshinin hukuka uygun olup, olmadığının adli yargıda incelenebileceği ve devamında, işyerinin tahliyesi için adli yargıda dava açılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlem hukuka uygun olduğundan; işlemin iptali yönünde verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum....

          Noterliği'nin 25.08.2009 günlü 18502 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle davalıya bildirildiğini, taraflar arasında yapılan 18.09.2008 tarihli sözleşmenin 5. maddesi gereği müvekkiline tanınan 45 günlük inşaat ruhsatı almak için belediyeye müracaat süresi içinde belediyeye inşaat ruhsatı için müracaat edildiğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin kendiliğinden münfesih olmadığını, inşaat planında yapılan değişiklikler nedeniyle inşaat ruhsatı alınamadığını, inşaat planında yapılan değişikliklerin taraflar arasında düzenlenen 17.03.2009 tarihli ek sözleşmede de yer aldığını, iş sahibi davalının, hem sürekli mimari projede değişiklik yapılmasını istediğini veya buna sözlü olarak onay verdiğini, hem de süresinde inşaat ruhsatı alınmadığı için akdi tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, iş sahibi için asıl olanın işin kararlaştırılan süre sonunda bitirilmesi olduğundan, işin sözleşme süresi içinde bitirilmesi imkânı bulunduğu müddetçe fesih hakkı kullanamayacağını ileri sürerek...

            Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir. Mahkemece, fesih gerekçesinin somut olarak bildirilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Öncelikle çözümlenmesi gereken husus, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğudur. Hukukumuzda yargı yolu için de, görev tabiri kullanılmaktadır....

              Sözleşmesinde elli promile kadar alkollü araç kullandığı tespit edilen şoförlerin ... sözleşmesinin feshedilemeyeceği, öncelikle daha hafif yaptırımlar uygulanması gerektiğini ileri sürüp fesih kararının iptali ile davacının işe dönmesinin kabulüne, kanundan kaynaklanan sekiz aylık ücret karşılığı tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacın davalı şirket işçisi olup ... Büyükşehir Belediyesi ... Genel Müdürlüğü toplu taşım hatlarında şoför olarak çalıştığını, alkollü araç kullanmaması gerekirken 07/12/2009 tarihinde alkollü araç kullandığının trafik tarafından tespit olunması üzerine ehliyetine altı ay süre ile el konulduğu ve işe girerken bu durumu işvereninden gizlediğinin tespit edildiğinden, bu durumun öğrenilmesi üzerine ... sözleşmesinin tazminatsız feshedildiğini feshe yetkili makamın durumu öğrenmesinden itibaren kanuni süresi içinde sözleşmenin feshedildiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, feshin haklılığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Öncelikle çözümlenmesi gereken husus, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğudur. Hukukumuzda yargı yolu için de, görev tabiri kullanılmaktadır....

                  -K A R A R- Davacı vekili, taraflar arasında yemek hizmeti verilmesine dair sözleşmeler yapıldığını, davalının davacıdan teminat olarak boş senet aldığını, 15.08.2012 tarihinde yapılan sözleşmenin süresinin 3 yıl olduğunu, bir yıl da opsiyon tanındığını, davalının, sözleşmeyi sonlandırmak istediğini fakat sözleşmenin tek taraflı feshinin mümkün olmadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshinin iptali ile 44.174,75 TL hizmet bedelinin avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin adresinin ... ilinde olduğunu, sözleşmede ... Mahkemeleri'nin yetkili kılındığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; 6102 sayılı TTK'nın 12. maddesinde gerçek kişi tacirlerin tanımının yapıldığı, 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesinde yetki sözleşmesinin düzenlendiği, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede açılabileceği, davalı şirketin adresinin ...'...

                    ın diğer davalı ... ile aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğunu göstermek suretiyle müvekkilini "... " ismi ile tanıtılan bir inşaat projesinden daire satışına ikna ettiklerini, davalılardan ...'in arsa sahibi olduğunu, bahse konu arsa ile ilgili olarak İzmir 21. Noterliğinin 12/10/2011 tarih ve 25169 numaralı düzenleme şeklinde teknik şartnameli satış vaadi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olduğunu, davalılar arasında yapılan bu sözleşmenin Ek9 maddesine göre arsa sahibi ile müteahhit arasındaki paylaşım oranı %50-%50 olarak belirlendiğini, müvekkilinin 20/09/2013 tarihinde "... Residence Teknik Şartnameli-Satış Vaadli İnşaat Yapım Sözleşmesi" başlıklı sözleşmeyi imzaladığını, yapılan sözleşmeye göre belirlenmiş olan daire bedelinin davalı ... İnşaat Ltd. Şti. hesabına havale yoluyla peşin olarak ödendiğini, davalı ... İnşaat Ltd. Şti.'...

                      UYAP Entegrasyonu