Maddesinde İhtiyati tedbir kararlarının ikiye ayrıldığını, Yasa maddesine göre, icra takibi başlatıldıktan sonra açılmış olan menfi tespit davalarında borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere yatıracağı teminat ile ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini talep edebilir hükmünün bulunduğunu, çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereği; ihtiyati tedbir kapsamında yapmış oldukları başvurunun 'icra takibinin durdurulması' ve 'teminat karşılığı dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmemesi' şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemenin taleplerini sadece 'icra takibinin durdurulması' kapsamında değerlendirdiğini bu nedenle mahkemenin kararı hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, İstanbul 19....
Esas numarası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, süresinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, davacı borçlu müvekkili aleyhine huzurdaki davayı ikame ettiğini ve icra takibinin devamına ancak depo edilen miktarın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı kurulduğunu, huzurdaki davanın kötü niyetli olarak açıldığını, müvekkili ..., ... inşaat ve Hafriyat işletme adı ile faaliyet gösterdiğini, davacı borçlunun yargılamayı uzatma ve müvekkili alacağından mahrum bırakması gayesi ile sunduğu beyanlardan başkaca bir delil ve emare bulunmadığını, Antalya Genel İcra Dairesinin .......
Mahallinde keşif yapılmamış ve inşaatın dava tarihi itibariyle seviyesi saptanmadan dosya üzerinde yaptırılan inceleme ile alınan rapora dayanılmıştır. Davalı, davaya cevap vermemiş ve böylece davayı inkâr etmiş sayılacağından, fesih şartlarının oluşup oluşmadığını davacı kanıtlamalıdır. Nitekim, davalı temyiz dilekçesinde, Sincan Tüketici Mahkemesi’nin 2006/6 Değişik İş sayılı tespit dosyasında belirlenen inşaat seviyesinin, keza Sincan Tüketici Mahkemesi’nin 2007/6 Esas sayılı davasında alınan bilirkişi raporunda belirlenen inşaat seviyesinin %90’ın üzerinde bulunduğunu belirtmiştir. Davalı temyiz dilekçesinde kalan 2 dairenin tapusunun devredilmediğini belirtmekte ise de, tapu devri konusunda davacıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir delil ibraz edilmediğinden bu savunmasına itibar olunmamıştır....
Bu karara karşı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
İş dosyasıyla yapılan keşif ve tespit tam olarak olayın vuku bulduğu dönemde alındığını ve gerçeğe en yakın tespitler içerdiğini, dava konusu inşaatın yarım bırakıldığı zamanda yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu yerine, ardan geçen 3 yıl sonrasında hiçbir görgü ve bilgiye dayanmayan 05.07.2021 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak verilen hükmün hukuka uygun olduğunun düşünülemeyeceğini, -İlk derece mahkemesinin verdiği kararda taraflar arasında akdedilen sözleşmede belirtilmeyen vinç kurulumu ve beklemesi, müvekkili şirket tarafından ekstradan yapılan imalatlar gibi işlemlerin maliyetlerinin davalıdan istenemeyeceğinin belirtildiğini, inşaat işini içeren ticari ilişkilerde sözleşme ve proje dışında her zaman ekstradan maliyetler çıktığını, müvekkilinin şirket sözleşme ve proje gereği inşaata başladıktan sonra inşaatın yapıldığı yerin yapısı ve inşaat sahibi kooperatifin talepleri doğrultusunda fazladan imalat yapmak zorunda kaldığını ve bu durumun fatura, e-posta gibi çeşitli yöntemlerle...
Noterliği'nin 21.03.2007 tarih 88455 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Yapım sözleşmesi imzalandığını, yapılan bu sözleşme ile inşa edilecek dairelerin 29'nun arsa sahiplerine, 9671'nin ise yükleniciye-kooperatife ait olacağı şekilde paylaştırılmasına karar verildiğini, ancak sonradan tevhit, ifraz ve parselasyon sonucunda parsel değişikliği olduğunu ve ... Ada ... Parsel, .... Ada ... Parsel, ... Ada ... Parsel, ... Ada... Parsel olduğunu, Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesine konu ... Ada ... nolu Parselde kayıtlı 5.443,72 m2 miktarın davalı arsa sahiplerinin Hazineyle ihtilaflı olması nedeniyle ve halihazırda imar ve inşaat izni olmadığı için İzmir 16....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava eser sözleşmesi kapsamında verilen çeke ilişkin menfi tespit ve tedbir talebine ilişkidir. Talep, icra takibinden evvel açılan menfi tesbit davasında, icra takibinin durdurulması talebinin kabulüne dair kararın kaldırılması istemine ilişkindir. İİK’nun 72/2 maddesi, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmünü içermektedir. Bunun yanında menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK 72 maddesi yanında, HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir....
Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir." şeklinde düzenleme mevcuttur. Borçlu tarafından İİK’nun 72/2. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı istenebilir....
bu bilgiler ışığında somut olayda, davacı tarafça dava dilekçesinin "Netice-i Talep" kısmında "Yargılama sonuçlana kadar icra takibin durdurulmasına veya alacaklı davalı tarafından haciz ve muhafaza altına alınan malların satışının durdurulması için teminatsız veya Sayın Mahkemeniz uygun görmesi halinde teminat karşılığında davalının yapmış olduğu icra takibi ve satış işlemlerine karşı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZİN kabulüne," şeklinde talepte bulunulmak suretiyle yalnızca icra takibinin durudurulması veya muahza altına alınan malların satışının durdurulması yönünde talepte bulunulduğunu, davacı tarafça icra veznesine yatacak paranın ödenmemesi yönünde açık bir tedbir talebinde bulunulmadığını, Söz konusu talebin genel nitelikte bir talep olduğunu, mahkemece icra veznesine yatan paranın ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebilmesi için dava dilekçesinde somut olarak "icra takibinin veya hacizli malların satışının durdurulması" yönünde talepte bulunan davacının yine somut olarak "icra veznesindeki...
isimli kişinin davacı adına borcu kabul ettiği ve ... plakalı aracı rehin olarak gösterdiği kabul edilerek İİK m. 38’e göre ilam niteliğindeki belgeye ilişkin icra emrine itiraz veya şikayetin mümkün olmadığı ve temerrüt koşullarının da incelenmesi ile rehin sözleşmesinde vade bulunmadığından işlemiş faiz ve ihtar gideri dışında diğer itirazların reddedildiği ve bu kararın 08.10.2019 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir. Sonuç olarak İİK m. 147/1.f'ya göre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak ve yaklaşık ispat kurallarına göre değerlendirilerek davacının tedbiren takibin durdurulması talebi reddedilmiştir." gerekçesi ile; "Davacının İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5189 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin tedbiren İİK m. 72/3’e göre durdurulması talebinin reddine," şeklinde karar verilmiştir....