Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı 23.11.2011 havale tarihli dilekçesinde, dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki intifa hakkının kaldırılması için ... yaptığı başvuru sırasında, intifa hakkı sahibi ...'ın anne adı ... olduğu halde tapuda ... olarak kayıtlı bulunduğu hususunun gerekçe gösterilerek talebinin yerine getirilmediğini belirtmektedir. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın tapu kaydına tesis edilen 06.08.1973 başlama tarihli ...'a ait olduğu belirtilen intifa hakkının dayanağı olan kayıtların getirtilmediği anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak KARAR Dava, ihtifa hakkının terkini ve alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, TMK'nun 168. maddesi ve HMK'nun 114 maddesi gereğince yetkisizlik kararı verilmiştir. Hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya öncelikle Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne gönderilmiş, 2 Hukuk Dairesi, Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, davanın intifa hakkının terkini ve alacak istemine ilişkin olduğundan dosyayı 14. Hukuk Dairesi'ne göndermiştir. 14. Hukuk Dairesi ise davanın eşler arasında mal rejiminden kaynaklanan intifa şerhinin kaldırılması ve alacak isteğine ilişkin olduğundan bahisle dosyayı Dairemize göndermiştir. Dava dilekçesi içeriğine ve dava dosyası kapsamına göre talep intifa hakkının terkini ve alacak istemine ilişkin olup, mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmayan tapuda yazılı şerhin ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlara bakma görevi Yargıtay 14....

      Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse veya yarar ortadan kalkmış ise malik bu hususları ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının süresinden önce sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona erme sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796 vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin (TMK.m.785) bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir....

        Oysa ki dava ile mülkiyet hakkının aktarımı değil de, Hazine payları üzerine kurulu intifanın kaldırılması istenmektedir. Bilirkişiye davaya konu Hazine payları üzerindeki intifa yıkımının değeri hesap ettirilerek görev hususunun bu değerler nazara alınarak çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 20.6.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 22.10.2015 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının kaldırılması ve irtifak bedelinin tahsili talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 2467 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerine tesis edilen intifa hakkının kaldırılması ve irtifak bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılama aşamasında intifa hakkının terkin edilmesi için davalı tarafından davacıya vekalet verilmesi ve davacının talep ettiği irtifak bedelinin ödenmesi nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur....

            Asliye Hukuk ve 9.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, gaiplik kararı verilmesi ve intifa hakkının kaldırılması istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince;talebin çekişmesiz yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce açılan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinin görevleri açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda ,davacı satın aldığı taşınmazda intifa hakkı sahibinin öldüğünün bildirildiği gerekçesiyle intifa hakkı sahibinin gaipliğine karar verilmesini ve intifa hakkının kaldırılmasını talep etmiştir....

              Mahkemece ecrimisil bedeli dava tarihinden geriye doğru 5 yıl üzerinden takdir edilmiş, intifa hakkının tesis edildiği tarih gözetilmemiştir. Resmi senet ve tapu kaydı incelendiğinde intifa hakkının başlangıcının 07.04.2004 tarihi olduğu görülmektedir. Ecrimisili de intifa hakkının tesis edildiği 07.04.2004 tarihinden itibaren hesaplanmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden intifa hakkı tesis edilmeden önceki dönem içinde ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2) numaralı bent uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 17.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                Yine belirtilmelidir ki, kanuni intifa (Türk Medeni Kanunu m.495) hakkı hariç intifa hakkının kuruluşu daima bir sözleşmeyle olur. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile intifa hakkına konu taşınmaz maliki hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse, malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Her ne kadar intifa hakkının sona erme sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796.maddesinde eşyaya bağlı intifa haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin (Türk Medeni Kanunu m.785) bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785.maddesinin kıyasen uygulanması gerekir....

                  Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R- Dava, eşlerden biri adına kayıtlı taşınmaz üzerinde diğer eş lehine tesis edilen intifa hakkının kaldırılması talebine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasında evlilik birliğinin halen devam etmekte olup uyuşmazlığın, eşlerin birbirine yönelik görevlerini yerine getirip getirmedikleri hususları ile birlikte mal rejimine dayalı hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, tarafların halen evli oldukları ve uyuşmazlığın mal paylaşımına ya da malların yönetimine ilişkin olmadığından bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı, adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı eşi lehine tesis ettiği intifa hakkının kaldırılmasını talep etmektedir....

                    Türk Medeni Kanununun 796. maddesine göre intifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzel kişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. Yine Türk Medeni Kanununun 700. maddesinde, bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder hükmü getirilmiştir. Somut olayda; davacı Türk Medeni Kanununun 796. maddesinde yazılı sebeplerin varlığı iddiasına dayanmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu