Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 794'ncü maddesi hükmüne göre; intifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Ve aksine bir düzenleme olmadıkça, bu hak, sahibine konusu üzerinde tam bir yararlanma yetkisi sağlar. Aynı Yasanın 795'nci maddesi gereğince de, intifa hakkı taşınırlarda zilyetleğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda ise tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine bir düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Kanuni intifa hakları hariç, intifa hakkı tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Başka bir ifade ile, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasında (TMK. m. 705) olduğu gibi, intifa hakkının kazanılması için tapuya tescil zorunludur....

bu nedenle yasal dayanağının kalmadığını, Rekabet Kurumunun 2002/2 - 2003/3 sayılı Tebliğleri gereğince de 5 yılı aşan intifa hakkının terkini gerektiğini ileri sürerek taşınmazlar üzerindeki davalı lehine olan intifa hakkının terkinini istemiştir....

    başkaca bir durum bulunmadığı; intifa hakkının tesis edildiği 2011 yılından , davanın açıldığı 2017 yılına kadar da intifa hakkının nizasız olarak devam ettiği, TMK'nın 796 vd. maddelerinde intifa hakkının terkini koşullarının tahdidi olarak sayıldığı ve dava konusu intifa hakkının terkinini gerektirir her hangi bir koşulun bulunmadığı"gerekçesiyle; 1- Davanın REDDİNE karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.06.2011 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 16 parsel sayılı taşınmaz kaydında 01.01.1900 tarihli "..." lehine intifa hakkı bulunduğunu, hak sahibinin tanınmadığı gibi taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarrufunun da bulunmadığını, intifa hakkının tesis tarihi itibariyle de ölmüş olabileceğini ileri sürerek intifa hakkının terkinini talep etmiştir....

      Davacılar 09.12.2011 tarihinde açmış olduğu bu dava ile dava konusu taşınmazın paydaşlığının satış yolu ile giderilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davalı Medeni Yasanın 700. maddesine göre intifa hakkının bedel üzerinde devamına karar verilmesini istemiştir. Olaya uygulanması gereken 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 700.maddesi " bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa, satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı buna düşecek bedel üzerinde devam eder" hükmünü taşımaktadır. Bu düzenleme ile bir pay üzerinde intifa hakkı kurulması halinde diğer paydaşlardan biri üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa, satış yoluyla yapılacak paylaşmada pay üzerinde intifa hakkı bulunmaksızın satışın yapılması ve intifa hakkının söz konusu paya düşen bedel üzerinden devam etmesi esası getirilmiştir. Somut olayda, davacı ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,ECRİMİSİL,İNTİFA HAKKININ İPTALİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı 1143 ada 2 sayılı parselde davalı Vakıf lehine 25.11.1986 tarihinde intifa hakkı tesis edildiğini, intifa hakkının tesisinden önce müvekkili tarafından yaptırılan huzur evinin Vakıf tarafından işletildiğini, ancak intifa hakkı tesisinden sonra Vakıf tarafından başka binalar yaptırılıp kiraya verildiğini ileri sürerek, muvazaalı olarak kurulan ve kapsamına aykırı kullanılan intifa hakkı tesisi işleminin iptaline, huzur evi binası ile diğer binaların mülkiyetlerinin müvekkiline aidiyetinin tespitine, bunlara vaki müdahalenin önlenmesine ve intifa hakkı tesisinden sonra yaptırılan binalar nedeniyle geriye dönük 5 yıllık ecrimisile karar verilmesini istemiştir....

          Bu kapsamda davacı taraf 14.6.2004 günlü protokole davalı- karşı davacı ise 22.1.2004 tarihli protokole üstünlük tanınması gerektiğini savunmaktadır. 22.1.2004 günlü protokolde intifa hakkının davalıya ait olması kararlaştırılmış ve davacı tarafından ihtirazı kayıt ile imzalanmış 14.6.2004 günlü protokolde ise 34.5KV tesislerin kullanımının davalıya intifa hakkının davacıya ait olması kararlaştırılmış bu protokolü de davalı itiraz kaydı ile imzalamıştır. Davacının sonraki tarihli bu protokol gereği intifa hakkının tapuya tescili sağlamış ve 2013 yılında davacı yararına şarh tapuya işlenmiştir. Davalı davacının taşınmazlarının T8'ne devrine ilişkin karar ve kendileri ile T8 arasındaki devir protokolü gereği intifa hakkının kendi adlarına tescili istemli karşı dava açmıştır. İhbar olunan T8 ta intifa hakkının kararname gereği kendi adlarına tescilini istemiş ancak usulüne uygun harcı yatırılmış bir müdahale talebinde bulunmamıştır....

          Davalı .... vekili, lehine intifa hakkı tesis edilenin dava dışı ... olduğunu, müvekkiline husumet düşmediğini, davacının iddiasında haklı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı şirket vekili, müvekkili şirkete ait taşınmaz üzerinde davalı şirket lehine tesis edilen intifa hakkının Rekabet Kurulu Kararında belirtilen 5 yıllık süreyi aştığından tapudan terkini gerektiğini ileri sürerek intifa hakkının tapudan terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18.09.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile tapuda 18.800,00- TL harç bedeli yatırılarak tapudan intifa hakkının terkin edildiğini, ödemiş oldukları harç bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir. Birleşen davada davalı ... vekili, müvekkilinin intifa hakkının fekki için vekaletname verdiğini, terkin harç ve masraflarından davacının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

            Türk Medeni Kanununun 794.maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınır, taşınmaz mallar ve haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi olanaklı hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. İntifa hakkı bir süre ile sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vaz geçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü yada tüzel kişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünü ile harap olması sebebiyle artık ondan yararlanmanın mümkün bulunmaması durumlarında sona erer. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan asıl sözleşme edimleri yerine getirilmemiş, intifa hakkın devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlardan intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır....

              İntifa hakkının imar uygulamasından önce tesis edilmesi karşısında az yukarıda değindiğimiz hakkın kötüye kullanılması olgusunun varlığı olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca, 52 ve 53 parsel malikleri imar uygulamasının iptali için idari yargıda dava açmışlar, davacı tarafta ortaklığın giderilmesi davası açmıştır. Bu davalar derdest iken, intifa hakkının terkini istemi ile 09.04.2003 tarihinde de eldeki dava açılmıştır. Dava görülmekte iken de, idari yargı imar uygulamasını iptal etmiş ve karar kesinleşmiştir. İntifa hakkının terkini davasının açıldığı tarihte idari yargıdaki davalardan davacının haberdar olmadığından söz etmek mümkün değildir. Ortaklığın giderilmesi davasında da idari yargıdaki dava dikkate alınmıştır. Davacının intifa hakkının terkinini idari yargıdaki davanın sonucunu beklemeden eldeki davayı açması davanın konusuz kalabileceği riskini baştan kabul etmesi anlamına da gelmektedir....

                UYAP Entegrasyonu