Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., kadastro çalışması ile mer’a olarak sınırlandırılan, intifa hakkı sahibi ... Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 28.05.2004 günlü kararı ile intifa hakkı davalı ... Belediyesi’ne devredilen eski 970 yeni 499 ada 215 parsel sayılı taşınmazın 13.779,21metrekarelik bölümünde iyiniyetle zeytin ağaçları yetiştirdiğini ileri sürerek, davacı adına intifa hakkı kurulmasına veya 320 adet zeytin ağacı bedelinin davalı ... Belediyesinden alınmasını istemiş, 24.12.2007 günlü dahili dava dilekçesi ile de Hazine ve ... Büyükşehir Belediyesine karşı husumet yöneltmiştir. Birleştirme kararı verilen ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/104-70 sayılı dosyası ile de, davacılar ...,..., ... ve ..., davalılar Hazine ve ......
Aynı Kanunun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin maddede sayılan davalar hakkında verdikleri kararların, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği belirtilmiş; aynı fıkranın (b) bendinde ise, konusu yüz bin Türk Lirasını (anılan Kanunun Ek 1. maddesine göre 2019 yılı için 144.000 TL) aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan davalar hakkında bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla yapılan başvurular üzerine verdikleri kararlar, temyiz edilebilecek olan kararlar arasında sayılmıştır. İstinaf başvurusunun idari yargılama hukukunda yeni bir kanun yolu olarak getirildiği 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un gerekçesinde; tahdidi olarak sayılan konular dışındaki davaların Bölge İdare Mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşeceği belirtilmiştir....
Lehine tesis edilen intifanın kaldırılması sırasında intifa bedeli olan 56.670,00 USD 'nin tamamının intifa hakkı sahibine nakden ve defaten ödendiğini, davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki intifadan kaynaklanan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacı tarafça 14.09.2010 tarihli fesih protokolü başlıklı belgede intifa bedelinin kira borcuna mahsup edildiğine ilişkin hüküm ihtiva ettiğini beyan edilmiş ise de taraflar arasında akdedilen Fesih Protokolü başlıklı sözleşmede böyle bir hüküm bulunmadığını, tam aksine fesih protokolü başlıklı sözleşmenin hak ve yükümlülükler başlıklı maddesinde intifa bedelinin ivaz mukabilinde tapudan terkini hususunda anlaşma yapıldığını, davacı tarafın intifadan dolayı alacaklı olduğu ve kira borcuna mahsup edildiği yönündeki beyanlarının soyut nitelikte olduğunu, eski malik Ramazan Tunç'a ait banka hesabına 23.11.2010 tarihli banka dekontu ile yapılan 22.750,00TL tutarındaki ödemenin kira borcuna mahsuben yapıldığına dair herhangi bir açıklama...
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı şirketin lehine tesis edilen intifa hakkını terkin etmeyerek 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'ni ihlâl ettiği iddiasıyla yapılan başvuru üzerine alınan, dikey anlaşmanın beş yıl süreyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan muafiyetten yararlanma ve uygulanma olanağı bulunduğuna; söz konusu anlaşmaya 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında bireysel muafiyet tanınamayacağına ilişkin … tarih ve … sayılı Rekabet Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir....
Mahallesi adresinde bulunan ... ada ... parsel üzerinde müvekkil şirket lehine 13.02.2006 tarihinden 31.01.2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının peşin olarak ödendiğini, davalının 29.07.2011 tarihinde dava konusu taşınmazı üzerindeki intifa ve ipotek yüküyle satın aldığını, söz konusu satış işlemi ile birlikte davalının intifa sözleşmesinin tarafı olduğunu, müvekkili lehine tanınan intifa hakkının 02.05.2012 tarihinde terkin edildiğini, intifanın kalan süreye isabet eden bedelinin davalı şirket tarafından müvekkiline ödenmediğini, intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davalının kalan süreye isabet eden intifa bedelinin denkleştirici adalet ilkesi kapsamında belirlenecek güncel değerini ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, şimdilik 625.095,00 TL'nin 02.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ancak; 1-Dava konusu taşınmazda dava dışı... karısı... lehine intifa hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır....
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemin müktesep hakları ortadan kaldırdığı, plan değişikliği teklifinin verildiği tarihte üst ölçekli plana uygun olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir....
gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, yersiz tahsil edildiği anlaşılan ilave ağaçlandırma bedelinin davanın açılma tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmiştir....
Ancak; 1-Asıl davanın davacılarından ... hissesi üzerinde dava dışı ... kızı ... lehine intifa hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tapu kaydında lehine intifa hakkı bulunan ... davaya dahil etmesi için davacılar vekiline süre verilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, davacı ... hissesine düşen taşınmaz bedelinin intifa hakkı sona erinceye kadar bir milli bankaya çıplak mülkiyet sahibi bu davacı adına yatırılarak bu bedelin nemalarından intifa hakkı sahibinin yararlanmasına, intifa hakkı sona erdiğinde adı geçen paydaşa ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Birleştirilen davanın davacısı Atilla Öztüfekçi’nin karar başlığında gösterilmemesi, Doğru görülmemiştir....
-TL arsa bedelinin davalıdan tahsilini, olmazsa elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemiştir. Davalı, asıl davanın reddini savunarak, birleşen davasında; kayden paydaşı bulunduğu 575 parsel üzerine idareden aldığı ruhsatla 1991'de bina yaptığını ve halen ikamet ettiğini, 1993'de yapılan imar uygulama ve dağıtım sonucunda kendisinin hissesi ile ilgili işlem yapılmadığını, yeni yer verilmediğini, binasının bulunduğu yerin ise 6068 ada 3 parsel olarak davalı ... adına tescil edildiğini, idari işlemin iptali için idare mahkemesine açtığı davanın kabul edilerek işlemin iptaline karar verildiğini ileri sürüp, 6068 ada 3 nolu parselin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalı ... adına idarenin yanlış işlemi ile tescil edildiğinin idare mahkemesi kararı ile belirlendiği gerekçesiyle davacı ...'...