İlk derece mahkemesince, Dairemizin kaldırma kararı sonrasında tebliğ mazbatasına yönelik imza incelemesi yapılarak sonuca gidilmiş, ancak, davacı tarafın takibe dayanak belgedeki imzaya itirazı yönünden herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Yani, davacı tarafça, dava dilekçesinde usulsüz tebliğ şikayeti, borca ve imzaya itiraz isteminde bulunulduğu halde mahkemece davacının kambiyo takibindeki dayanak belgeye ilişkin imzaya itiraz istemi hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
İlk derece mahkemesi tarafından; "...alacaklı T4 vekili tarafından borçlular T1 ve T2 aleyhine örnek 10 ödeme emri ile icra takibinde bulunulduğu, davanın takip dosyasında imzaya ve borca itiraza ilişkin olduğu, , takibin dayanağını senet alacaklarının oluşturduğu, takibin kesinleştiği, ödeme emrinin tebliği ile dava tarihinin incelenmesi sonunda davacının davasının süresinde olduğu, davacı vekilinin açmış olduğu imzaya itiraz davasından 09/12/2021 tarihli celse de feragat ettiği, feragatin tek taraflı davayı ona erdiren hukuki işlem olması ve usulüne uygun yapılmış olması nazara alınarak feragat edeniyle imzaya itiraz yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, davacı/borçlu taraf, davalı/alacaklı tarafa borçlu olunmadığını öne sürmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan imzaya itiraz davasına ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; dosya arasında bulunan İstanbul Jandarma Kriminal raporunda senette yer alan imzanın davacının elinin ürünü olmadığına dair kanaat bildirilerek davacı lehine tespitte bulunulduğu, davalının itirazı üzerine ATK' tarafından yapılan incelemede de; takibe konu senette yer alan imzanın kuvvetle muhtemel davacının elinin ürünü olabileceğine dair kanaatin bildirildiği , bu haliyle raporda kesin bir kanaatin bildirilmediği ve ATK raporunun da davacı takip borçlusu lehine olduğu; takibe konu senette yer alan imzanın davacıya ait olduğunu ispat yükünün davalı takip alacaklısında olduğu ancak davalı tarafça ATK raporuna itiraz edilmemesi karşısında; her iki raporunda davacı lehine olduğu görülmekle davacının imzaya itiraz talebinin kabulü ile takibin davacı yönünden durdurulmasına, imzaya itiraz tabi kabul edilmekle borca itiraz talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, takibe konu senette davacının keşideci davalının ise hamil olduğu görülmekle...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava bonoya dayalı kambiyo takibinde imzaya itiraza ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporuna dayalı olarak davacının imza itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına ve tazminata karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İmza itirazında, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK'nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12- 259 Esas, 2006/231 Karar sayılı kararı) Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK.nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir....
Bankası Buğday Pazarı Şubesine ait 12.0679128 seri numaralı 30.09.2014 vade tarihli 12.000 TL bedelli çekin tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalının 12/12/2014 tarihli dilekçesi ile " alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu olmadığını, aralarında bir hukuki ilişki olmadığını ve sözleşme yapılmadığını, bu nedenle borca, ödeme emrine, faiz ve ferilerine açıkça itiraz etmiş olup, yargılama sırasında ise çekteki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ederek, imzaya itirazda bulunduğu, davalının imzaya itirazı üzerine davalının mukayeseye elverişli imzaları ile takibin konusu olan çek üzerinde yapılan imza incelemesi neticesinde, çekteki imzanın davalının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı vekilinin 14/10/2009 gönünde kararı tebliğ aldığına ilişin imzasının bulunmasına; bu imzaya yönelik itirazı var ise de, dosya içerisinde ibraz edilen dilekçeler altında çok farklı imzaların bulunmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 23/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin çeke dayalı alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin, davalının borca ve imzaya itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çeklerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafın verilen kesin süreye rağmen Adli Tıp Kurumundan bilirkişi incelemesi yaptırılması hususundaki ara kararını yerine getirmediğinden, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 10.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Olayda, takibe konu bonolardaki imzaların “itiraz eden borçluya” ait olmadığı bilirkişi raporu ile tesbit edilmekle birlikte, icra takibinin dayanağı olan bonolarda, borçlunun keşideci olduğu, alacaklı bankanın lehtar konumunda olmayıp, yetkili hamil-ciranta konumunda olduğu, bu durumda, ciranta- yetkili hamil olan alacaklı ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olmadığı belirlendiğinden, alacaklının, borçlunun imzasının, adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığının kabulü gerekir. Aynı şekilde borçlu imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etme yükümlülüğü olmayan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu olduğunun kabulü mümkün olmadığından, para cezası ile sorumlu tutulmasının gerekmediği açıktır....
İİK.nun 168/1- 4. bendi uyarınca imzaya itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmalıdır. İmzaya itiraza ilişkin İİK.nun 168/4. maddesindeki süre belirli bir süre olup somut olayın imzaya ilişkin kısmının şikayet olarak nitelendirilmesi dolayısıyla süresiz şikayete tabi olduğunun ileri sürülmesi olanaksızdır. Eldeki yargılamada ödeme emri 02.01.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup imzaya itiraz ise 16.09.2020 tarihinde yapıldığından imzaya itirazın süreden reddi isabetlidir. Diğer taraftan, maaş haczi neticesi tahsil edilen paraların iadesi talepli şikayette bulunulmuş ise de; somut olayda takip itirazsız kesinleşmiştir....