İİK’nın 170/3, c.1 maddesi gereğince itirazın kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "İmzaya itirazın kabulüne, İstanbul 27....
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçluya yapılan ödeme emri tebligatı usulsüz ise borçlu, usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde borca veya imzaya itiraz ederken ayrıca ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmelidir (Tebligat Kanunu m. 32). Bunun üzerine, icra mahkemesi, ilk önce usulsüz tebliğ şikâyetini inceler, tebligatın usulsüz olduğu kanısına varırsa, ödeme emrinin tebliğ tarihini öğrenme tarihine göre düzeltir, bu tarihe göre borca veya imzaya itiraz beş günlük sürede ise borca veya imzaya itirazı incelemeye başlar. Borçlunun tebligatın usulsüzlüğü hakkında şikâyeti bulunmadıkça icra mahkemesi, tebligatın usulsüz olduğunu re'sen dikkate alamaz. 17....
İmzaya ve borca itirazın birlikte ileri sürülmesi halinde borçlunun öncelikle imzaya itirazı incelenmelidir. İşbu davada davacının imzaya ve borca itirazı hakkında bir inceleme yapılmamış, tarafların haklılık durumu tespit edilmemiştir. Diğer taraftan bekletici mesele yapılan davanın konusu usulsüz tebliğ şikayeti olmasına rağmen, ilk derece mahkemesi bu talebi değerlendirmeden talep dışında takibin iptaline karar vermiş olup, işbu imzaya ve borca itirazın süresinde açılıp açılmadığı dahi tespit edilememiştir. Ne var ki bu karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu durumda, takip iptal edildiğinden sırf yargılama giderleri bakımından imzaya ve borca itirazda haklılık durumunun tespiti için önce tebliğin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması, ardından ıslak imzalı belgeler toplanıp yöntemine göre bilirkişi incelemesi yapılması ayrı bir masrafa baliğ olacağından usul ekonomisi hükümlerine uygun değildir....
Somut olayda, borçluların imzaya itirazı üzerine, mahkemece, bu hususta bilirkişiden rapor alınması amacıyla 21/09/2021 tarihli davalı vekilinin hazır olduğu oturumun 2 nolu ara kararı ile davalı alacaklıya 1.000,00 TL bilirkişi ücretini iki haftalık kesin sürede yatırması için süre verilmesine, kesin süre içerisinde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına hususunun tefhim ile ihtar edildiği, belirlenen kesin sürede avansın yatırılmadığı, bunun üzerine mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği görülmüştür....
İlk derece mahkemesi tarafından ; davacının senedin vade tarihinin değiştirilmesi nedeniyle kambiyo senedi vasfını yitirdiğine dair iddiası incelendiğinde; 30/03/2022 ödeme günü tarihinin 30/03/2021 olarak düzeltildiğinin kabul edildiği düşünülse dahi değiştirilen tarih düzenleme tarihinden öncesine isabet eden bir tarihe rastlamadığından senedin vasfını etkilemeyeceği, davacının imzaya itirazı incelendiğinde; takibe konu senet üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile takibe konu senetteki imzanın davacı olan davacıya ait olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporu hükme dayanak yapmaya elverişli görüldüğünden, imzaya itirazın reddi ile takip durdurulmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği şeklindeki gerekçe ile "Davanın REDDİNE, Takip durdurulmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir....
Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının yetkiye itirazının kabulü ile İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine, davacı aleyhine başlatılan takibin icra dosyasından tefriki ile talep halinde takibin yetkili Bursa İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine, davacının yetkiye itirazı kabul edildiğinden imzaya itirazının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; I-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 3....
İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde; senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10’u oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takibe konu senetteki imzanın “itiraz eden borçluya” ait olmadığı bilirkişi raporu ile tesbit edildiğine göre, icra takibinin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, keşideci imzasının, adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir....
İcra Müdürlüğünün 2019/616 Esas sayılı dosyası ile hakkında icra takibinde bulunulduğunu davalıya böyle bir borcunun olmadığını, takibe dayanak senetteki imzanın kendisinin eli mahsulü olmadığını, ileri sürerek imzaya ve borca itirazda bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....
Öte yandan; borçluların 25.12.2018 tarihli icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, borca ve imzaya itirazın yanısıra yetki itirazı ve bir kısım şikayet nedenlerinin de bulunduğu görülmektedir. İİK'nın şikayet üzerine yapılacak yargılama usulünü belirleyen 18/son maddesinde, icra mahkemesinin aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma yapılmasının uygun görülmesi halinde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceği düzenlenmektedir. İİK'nın 169/a-1. maddesinin son cümlesine göre ise; icra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir. Bu nedenle borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez....
Diğer taraftan mahkemece, kabule göre borçlunun imzaya ilişkin itirazı bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın Cumhuriyet Savcılığının aldığı bilirkişi raporuna dayalı olarak imzaya itirazın kabulüne karar verildiğine göre anılan maddeye göre alacaklının aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi de isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile......