Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının imzaya itirazını kabul ettiklerini, ancak müvekkilinin iyi niyetli son hamil olduğunu, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından davanın açılmasına sebebiyet veren kişi olmadığını, icra takibinin iyiniyetle yapılan yasal bir hakkın kullanılması olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkeme; davalının imzaya itirazı kabul beyanı dikkate alınarak imzaya itirazın kabulüne, davalının kötüniyeti veya ağır kusuru ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine karar vermiştir....

Dava İİK'nun 169. ve 170. maddeleri uyarınca açılmış imzaya ve borca itiraz davasıdır....

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/366 E. sayılı dosyasından alınan, 03.01.2011 tanzim ve 04.03.2011 ödeme günlü, alacaklısı ... ve borçlusu ... olan 50.000,00 TL bedelli imza itirazına konu bono üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen Adli Tıp Kurumu’nun 18.06.2015 tarihli ve 27695533-101.02-2015/46921/4938 sayılı raporuna dayanılarak imzaya itirazın reddine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın imzaya itirazın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, borçlu aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....

    Davalı, takibe konu senet altındaki imzaya herhangi bir itirazı olmadığını, davacıdan borç alıp, senet verdiğini, daha sonra senet bedelini ödeyip, iade edilen senedi yırtıp attığını ancak bu senedin davacıya verdiği senet olup olmadığını bilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının takibe dayanak yapılan senet altındaki imzaya herhangi bir itirazının bulunmadığı, ödeme iddiasında bulunan davalının, ödemeyi yasal delillerle ispatlayamadığı, senedin, kambiyo senedi vasfını yitirdiği, davacı tarafça davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir kayıt ve belge sunulmadığı, öte yandan takibe konu alacağın varlığı ve miktarının yargılama yapılmasını zorunlu kıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      KARŞI OY Davalı Banka tarafından kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla takipte bulunulmuş, davacının İİK 170. maddesi uyarınca imzaya itirazı ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebi üzerine, mahkemece imzaya itirazın kabulüne, kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiş, itiraz eden borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece borçlu lehine kötü niyet tazminatına da karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. Uyuşmazlık, temlik cirosu suretiyle hamil olduğu çeki kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe koyan bankanın aleyhine, borçlunun imzaya itirazının kabulü hâlinde kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Takibe konu çeke davalı banka, imzaya itiraz eden borçlu Çakıcı Kap Kalıp ve Plastik A.Ş’nin temlik cirosuyla hamil olmuş ve çeke karşılıksız şerhi verilmesi üzerine icra takibinde bulunmuştur....

        Somut olayda; İlk derece mahkemesince 15.04.2021 tarihli 1. duruşmada Yapıkredi Bankası Yıldız Şubesine müzekkere yazılarak belge asıllarının istendiği ancak 2 nolu 01.07.2021 tarihli duruşmada bu hususta yazılan müzekkere sonucunun tespit edilmediği, davalının 06.05.2021 tarihinde delil avansını yatırdığı, celse talikine neden olmadığı, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda imza itirazı ile ilgili henüz deliller toplanmadan, borçluya ait incelemeye esas olacak imza örnekleri getirilmeden, gerekirse borçlunun imza örnekleri alınmadan, bu aşamada takip alacaklısı tarafından bilirkişi ücretinin verilen süreden sonra yatırıldığından bahisle imza itirazının kabulüne karar verilmesi yasaya uygun olmadığı, borçlu tarafından açıkça imza itirazından feragat edilmediği sürece borcun ödenmesi imzaya itirazı konusuz kılmayacağı anlaşıldığından, davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, deliller toplanılarak karar verilmek üzere HMK 353/1a-6 maddesi gereğince...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yetki itirazı K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipten kaynaklanan yetki ve imzaya itiraza ilişkin olup, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve niteliği bakımından Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi’nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....

          Somut olayda, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı hakkında bir bilirkişi incelemesi yapılmamış ve sadece ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4569 Soruşturma sayılı dosyasından dava konusu senetle ilgili aldırılan rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Bu durumda, alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de; anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından Dairemizce kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......

            İİK'nun 170/4. maddesine göre; imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, takip dayanağı çekte, muteriz borçlunun lehtar, alacaklının ise çeki lehtardan alan ciranta olduğu görülmektedir. Bu durumda alacaklı, borçlu ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Çekteki imzanın lehtar borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan senedi alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte en azından ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu yöndeki talebin reddi isabetsizdir....

              Bu durumda, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı gözetilerek, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, alacaklı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yolundaki talebi göz ardı edilerek, kesin kanaat içermeyen mevcut rapor hükme esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan kabule göre; İİK'nun 170/3. maddesine göre; icra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. O halde, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu