İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına yetkisiz kişiler tarafından keşide edilen çekin İstanbul 25.İcra Müdürlüğü 2018/35915 Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmesi üzerine İstanbul 26.İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya itiraz ve takibin iptali talepli davayı açtığını, imzaya itirazlarının bu davada kabul edildiğini, ancak kararın dava tarihinden bir sene sonra verildiğini, bu süre içinde alacaklı tarafından davacı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazlar üzerine haciz tesis edildiğini, davacıya ait tüm taşınır ve taşınmazlar üzerindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde takip dosyasından konulan davacı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmaz malların değerlerinin tespitiyle alacak tutarını aşan taşkın haciz niteliğindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, "......
YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin 23/02/2022 tarihli tebligat sonucu kesinleştiğini ve hacizler uygulandığını, ödeme emrinin davacı şirketin icirate sicilde kayıtlı adresinde usule uygun tebliğ edildiğini, tebligat yapılan kişinin sigortalı olarak çalışmıyor olabileceğini, takibin borçlulardan Ozan Kara'nın adresi olan Muğla'da başlatıldığını, bu borçlunun yetkiyi itirazının bulunmadığını, davacının mal ve haklarına 25/03/2022 tarihinde haciz konulduğunu, davacının bu tarih itibarıyla takipten haberdar olduğunu, bu nedenle davanın süresinde olmadığını, davacının senet üzerindeki imzaya itiraz etmediğini, borca itirazların haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, "davanın usulsüz tebligat şikayeti yönünden kabulü ile, Muğla 2....
Buna göre somut olayda; Fatsa İcra Müdürlüğü'nün 2018/5327 Esas sayılı dosyasında örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçlu davacıya 21/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından mahkemenin 2019/5 Esas sayılı dosyasında 09/01/2019 tarihinde Fatsa İcra Müdürlüğü'nün 2018/5327 Esas sayılı takip dosyasında imzaya itiraz edildiği, ancak dosyanın takipsiz bırakılması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu imzaya itiraz davasının da 26/11/2020 tarihinde açıldığı, davacının en geç mahkemenin 2019/5 Esas sayılı dosyasının dava tarihi olan 09/01/2019 tarihinde takipten haberdar olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, borçlunun ödeme emrinden ve takipten en geç 09/01/2019 tarihinde haberdar olduğu, davacı borçlunun 26/11/2020 tarihinde imzaya itiraz ettiği ancak davacının 5 günlük yasal süresi içerisinde itiraz etmediği anlaşılmakla; davacının davasının süre yönünden reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/05/2021 NUMARASI : 2016/678 ESAS - 2021/278 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet, imzaya ve borca itiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı/borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında başlatılan takipte, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, tebligat mazbatasındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin takipten 22/07/2016 tarihinde 103. davet kağıdı tebliği ile haberdar olduğunu, takibe konu senetteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, imzalarının taklit edildiğini, borca ve fer'ilerine de itiraz ettiğini belirterek itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
GEREKÇE: Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliği iddiasına ilişkin şikayet ve kambiyo takibinde imzaya ve borca itiraz olup; yerel mahkemece şikayetin esastan, itirazın ise süre aşımından reddine karar verilmesi üzerine davacı yanca yapılan istinaf başvurusu dikkate alındığında, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı hususudur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalının, borçlusu davacı olan bonoya dayalı icra takibi yaptığını, müvekkilinin imzaya itiraz ederek davalı aleyhine menfi tespit davası açtığını, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, davalının da müvekkili hakkındaki şikayeti üzerine iftira atıldığı suçlamasıyla kamu davası açıldığını, davalının bu dosya ile ilgili yargılama sırasında müşteki sıfatıyla verdiği ifadede tarafların ortak oldukları ... Makine isimli şirketin kapatılması sırasında hissesine 950.000 TL. düştüğünü, öz dayısı olan ...’nın minibüsünün 4/1 hissesine 220.000 TL.’ye ortak olup parasını verdiğini, dolmuşun hasılatının dayısı tarafından verilmeyince senedin düzenlendiğini belirterek şikayetçi olduğunu, davalı beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davalıdan para almadığı gibi ticari minibüsüne de davalıyı ortak etmediğini, ... Mak. San....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, çeke dayalı kambiyo takibinde usulsuz tebliğ şikayetinin yanında imzaya ve borca itiraza ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takip üzerine borçlu vekili tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, tahrifata ilişkin şikayet ile birlikte imzaya ve borca itiraz edilmiştir. Mahkemece yalnızca imzaya ve asıl alacak olan borca ilişkin itiraz ile ilgili inceleme yapıldıktan sonra, takibe konu bonolarda tahrifat da olmadığı gerekçesi ile davanın tümden reddine karar verilmiştir....
Kendisine ödeme emri usulsüz tebliğ edilen borçlu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini şikayet yoluyla tek başına icra mahkemesine getirebileceği gibi imzaya itiraz ile birlikte ileri sürebileceği, bu kapsamda hem imzaya itiraz ile birlikte hem de ayrı bir dava ile ileri sürülmesinin derdestlik durumu oluşturacağı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince 2019/470 Esasına kayden öne sürülen usulsüz tebliğe yönelik iddia ve taleplerin işbu dava ile derdestlik oluşturduğu gerekçesiyle davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verildiği görülmektedir. Diğer bir deyişle davacının istinafa konu dava dosyasında usulsüz tebliğe yönelik şikayetinin var olduğu açıktır....
Davalı tarafından başlatılan takipte ödeme emrinin davacıya 10.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun 17.01.2020 tarihinde borca, imzaya ve yetkiye itiraz ederek eldeki davayı açtığı, mahkemece beş günlük sürenin geçmesi sebebiyle şikayetin süre aşımından reddine karar verildiği, karara karşı davacının istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda borca, imzaya ve yetkiyi itirazlar İİK'nın 169. ve 170. maddelerindeki atıf ve 168/1- 4,5 bentleri gereğince beş gün içinde yapılmak zorundadır. Bu süre ödeme emrinin tebliği ile başlar. Eldeki dosyada ödeme emrinin tebliğ tarihinin 10.01.2020 olduğu, beş günlük sürenin ise 15.01.2020 gününün sonunda dolduğu, eldeki davanın bu süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen kararda hukuka aykırılık görülmemiştir. Dava dilekçesinde usulsüz tebligat iddiası olmadığı halde, davacı istinaf dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüştür....