Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmüne uyulan bozma ilâmında binanın yasaya uygun duruma getirilebilmesi için gereken iş ve işlemlerin bilirkişice belirlenmesi ve buna göre de infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gereğine işaret edilmiştir. Mahkemece bozmaya uygun bilirkişi incelemesi yaptırılmadan dava reddedilmiştir. Oysa yapılması gereken iş, bilirkişiden ek rapor alınarak inşaatın İmar Yasasına uygun duruma getirilmesi için gereken tüm iş ve işlemlerin ayrıntılı saptanması, buna göre de infazda tereddüt yaratmayacak biçimde hüküm kurulmasından ibarettir (HUMK.388 ve 389. md.). Diğer yandan, davanın açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davacının vekâlet ücreti ve masrafla sorumlu tutulamayacağı bozma ilâmında belirtildiği halde davalı yararına vekâlet ücreti takdiriyle davacıdan tahsil kararı verilmesi de doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır....

    Belediyesi tarafından İmar Kanunununun 18. maddesi uyarınca 37 no’lu 1. etap ve 2. etap imar düzenlemesi yapıldığını, ancak anılan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiğini ileri sürerek; imar uygulaması sonucu oluşan 5617 ada 3 nolu imar parselinin, 1187 kadastro parseline isabet eden 29 m2'lik kısmının tapusunun iptali ile, düzenleme öncesi kadastral ve kök parsele dönüşünün sağlanarak ve ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, dava konusu taşınmazda hisseli satışın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya içinde bulunan tapu kaydının incelenmesinden dava konusu 180 parsel sayılı taşınmazda vaad borçlusu davalının 9/14 payının bulunduğu, payına 450 metrekare isabet ettiği, 29.08.1990 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile bunun 60 metrekarelik kesiminin satışını vaad ettiği anlaşılmıştır. 3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesinin son fıkrasında, “veraset yolu ile intikal eden, bu kanun hükümlerine göre şuyulandırılan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık turizm sanayi ve depolama amacı ile yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacı ile arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz.” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm imar planı geçmeyen yerlerde çarpık yapılaşmayı önlemeye yöneliktir....

        Dosya içeriğine göre, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan imar uygulamasının iptali için dava açıldığı anlaşılmakta olup, bu davanın akıbeti bilinmemektedir. Öncelikle söz konusu davanın geldiği aşama belirlenmelidir. Bundan ayrı, yerel ve uzman bilirkişiler aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılmak suretiyle davaya konu muhdesatın yapıldığı tarih belirlenmeli, işgal durumunun 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinden kaynaklanan imar uygulaması nedeniyle oluşup oluşmadığı duraksamaya yer vermeksizin belirlenmeli, bu doğrultuda imar uygulamasından önceki ve sonraki tüm tapu kayıtlarının kapsadığı alan teknik bilirkişi aracılığıyla tespit edilmelidir. Mahkemece yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....

          Belirtilen ilkeler, yeminli tanık anlatımları ve tapu kayıtları birlikte değerlendirildiğinde; imar sonucu oluşan 3311 ada, 1 parsel ve dava konusu 3311 ada, 2 parsel sayılı taşınmazların paylı olarak 09.05.2014 tarihinde tapuya tescil edildiği, davacının her iki taşınmazda paydaş olduğu, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan davalı ...’un davacının evine giderek "yol nedeniyle 100 m2 kalan taşınmazda ki payını" almak istediği, 14.10.2014 tarihinde davacının 2 parsel sayılı taşınmazda ki 11494/67477 payının davalıya satıldığı, davacının 2 parselde ki 11494/67477 payının 100 m2 değil, 344.82 m2 olduğu, 344,82m2 pay değerinin keşfen 189.651,00TL olarak saptandığı, davalı 20.10.2015 tarihli oturumda davacı payını 50.000,00TL bedelle aldığını, 2.000,00TL belediye borcunu ödendikten sonra davacıya 48.000,00TL ödediğini kabul ettiği, resmi senette pay değerinin ise 108.000,00 TL olarak gösterildiği, gerçekte davacının, komşu 1 parseldeki payının küçüldüğü ve bu payını...

            Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli arsa nitelikli 1663 ada 9 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın kadastral parsel olup davalı şirket tarafından kurulan vana teşkilatı ve boru hattının dava konusu taşınmazın içerisinde kaldığı ancak bilirkişi raporlarında imar planına göre uygulama yapıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; kesinleşmemiş imar planının hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığı açıktır. Ne var ki; belediye başkanlığı imar ve bayındırlık komisyonunun 13.11.2014 tarihli cevabından çekişmeli taşınmazda imar plan tadilatı yapılacağı anlaşılmaktadır....

              maddesi uyarınca inşaatın yıktırılmasına karar verildiği, inşaata devam edilmesi nedeniyle alınan 23.2.1998 ve 26.3.1998 günlü yıkım kararlarından sonra da inşaata devam edildiğinin 3.4.1998 günlü tutanakla saptanması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, davalı belediye tarafından davacıya yazılan 2.2.1998 günlü, 250 sayılı yazı ile, taşınmaz için 4.12.1997 gününde düzenlenen … sayılı imar durumunun 26.3.1986 tarihli 1/25.000 ölçekli plan ve 21.12.1993 tarihli 1/1000 ölçekli imar planına göre düzenlenmiş olduğu, 15.11.1995 onay tarihli … 1/50.000 planının 4.5. hükmüne göre bu plan kararlarına aykırı uygulama yapılamayacağı ve anılan plana göre parselin havza alanında kaldığı, bu alanlarda havza koruma planları yapıldıktan sonra uygulama yapılabileceği bildirilerek imar durumunun iptal edildiği ve yine davalı idare savunmasında da belirtilen nedenlerle inşaat ruhsatı verilmesinin mümkün olmadığının vurgulandığı anlaşılmaktadır....

                Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar, davalıların murisi ... vekili ... ile ... 2.Noterliği’nde düzenledikleri 25.06.1986 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile ...’e ait 448/9190000 payın satışının vaat edildiğini, zilyetliği devredilen taşınmazda imar uygulamasıyla oluşan 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının devredilmediğini ileri sürerek taşınmazların adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı ... davaya cevap vermemiş, diğer davalılar ise zamanaşımı süresinin geçtiğini, satış bedelinin ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesine konu payın kadastro ve imar uygulamalarıyla oluşan miktarının 6 parsel sayılı taşınmazda 1474/28459; 7 parsel sayılı taşınmazda da 1914/36779 olduğu gerekçesiyle bu payların davacılar adına eşit oranda tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir....

                  Belediyesi'nce yapılan imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu uygulama neticesinde alınan bilirkişi raporu ve encümen kararları ile anlaşılmaktadır. O halde, anılan imar düzenlemeleri ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemez. Ayrıca, tapu kaydına göre davalı ... dava konusu 214 ada 3 parsel sayılı taşınmazda hissedar olarak görünmektedir. Hal böyle olunca; davacılar tarafından açılmış davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 1-İrtifak hakkı tesisi amacıyla yapılan kamulaştırmasız el koymada oluşan zararın bedeli, taşınmazın irtifak hakkı tesisinden önceki ile irtifak hakkı tesis edildikten sonraki değerleri arasındaki farktan ibarettir. Taşınmazın niteliğine göre, Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinin 3. fıkrası gereğince, taşınmazın tamamının bir bütün olarak değeri tespit edildikten sonra aynı maddenin son fıkrası uyarınca irtifak kurulması nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer düşüklüğünün oran ve tutarının gerekçeleri ile belirtilmesi gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu