İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Dava; Akçaabat İcra Müdürlüğünün 2021/3665 Esas sayılı dosyası ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe ilişkin olarak kısmi itfa nedeniyle icranın geri bırakılması isteminden ibarettir. İİK'nın 33/1. maddesine göre, icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verilir....
İİK'nun 149. maddesi içeriğinden, asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Şu halde, asıl borçlu veya ipotek veren hakkında verilen icranın geri bırakılması kararı hem söz konusu kararın niteliği gereği, hem de zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle diğer borçlu yönünden de sonuç doğurur. Bu durumda, icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması kararı kapsamında takibe devam edilerek taşınmazın satışının yapılması usulsüz olduğundan mahkemece, ihalenin feshi isteminin bu nedenle kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yine, İİK'nın 36/3 maddesine göre, "ücreti ilgililer tarafından verilir ise Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay'ca icranın geri bırakılmasına dair karar icra dairesine en uygun vasıtalar ile bildirilir." düzenlemesi mevcut olup, buna göre icranın geri bırakılması kararının borçlu tarafından sunulması zorunlu olmadığı gibi kararın icra dosyasına ibrazı için de bir süre belirlenmemiştir. Bu haliyle süresi içerisinde alınmış icranın geri bırakılması kararının mehil vesikasında belirlenen süre geçtikten sonra icra dosyasına sunulmuş olmasının icranın geri bırakılması kararı gereğince işlem yapılmasına engel olmadığı açıktır....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrar ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın 7 günlük sürede açılmadığını, kaldı ki takip dosyasının da zamanaşımına uğramadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 71/2 maddesi delaletiyle aynı yasanın 33/a maddesi uyarınca açılmış takibin kesinleşmesinden sonraki devrede zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir....
Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını isteyebileceği bildirilir'' hükmüne yer verilmiştir. İİK.'...
Sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığını, söz konusu icra takibinin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip olup borçlunun ancak icranın geri bırakılması yolu ile satışı durdurma imkanı mevcut olduğunu, ancak bu hususta icranın geri bırakılma şartlarının dava açısından oluşmadığı gibi bu yönde verilmiş bir kararın mevcut olmadığını, yerel Mahkemenin kararında ilamsız icra takipleri için geçerli olan temyizin satıştan başka işlemleri durdurmayacağı gerekçesi ile karar verildiğini, İİK'nın 33. maddesinin 1. fıkrasında sayılan icranın geri bırakılması sebeplerinin (itfa, imhal ve zamanaşımı) sınırlı olduğunu, icra iflas kanununda ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı takiplerde takibi ve satışı durdurmanın tek yolu itfa-imhal-zamanşımı olup bunun dışında satışın tedbir gibi hukuki yollarla satışın durdurulması yolunun mevcut olmadığını, tedbir ile satışın durdurulması ilamlı takibin yasal hükümlerine ve işlerliğine aykırı...
İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''...takip dayanağı kararla ilgili olarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi esastan ret kararı vermiş ise de, öncesinde icranın geri bırakılması kararında temyiz başvuru süresinin sonuna kadar icranın geri bırakılmasına karar verdiği, alacaklı vekilinin teminat mektubunun paraya çevrilmesi talebinin icra müdürlüğünün 29/01/2019 tarihli kararı ile temyiz başvuru süresinin bittiğine dair derkenar sunulduğunda değerlendirilmesine karar verdiği, ancak bu belge sunulmadan 23/07./019 tarihli talep ve karar ile teminat mektubunun paraya çevrilerek alacaklı vekiline ödendiği, bu tarihten önce 02/07/2019 tarihinde kararın bozulduğu tespit edilmiştir. İİK.nun 40.maddesinde ise bir ilam hükmü icra edildikten sonra B.A.M.ce kaldırılmasından ya da Yargıtay'ca bozulmasından bahsedilmektedir....
Yargıtay hükmü onarsa icranın geri bırakılması kararı kendiliğinden kalkar. Alacaklının istemi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan teminat paraya çevrilerek alacaklıya ödenir (İİK m.36/6). Hükmün bozulması hâlinde, ilâmlı icra takibi hüküm lehine bozulan borçlu yönünden durmaya devam eder, bu hâlde borçlunun başvurusu üzerine hükmü vermiş olan mahkeme bozmanın niteliğine göre teminat mektubunun geri verilip verilmeyeceğine karar verir (İİK m.36/5). Somut olayda ise takip konusu ilâmın Yargıtay tarafından borçlu sigorta şirketi yönünden bozulduğu, davanın hâlen derdest olduğu, icranın geri bırakılması için verilen teminat mektubunun paraya çevrilmediği görüldüğünden, takip borcunun sona erdiğinden söz edilemez....
Mahkemece, borçlu aleyhine Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/04/1988 tarih, 1986/562 esas, 1988/206 karar sayılı ilamına istinaden ilamlı icra takibi başlatıldığı; ancak alacağın tahsil edilememesi sebebiyle AİHM ne ve Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna başvurulduğu, bu başvuruların zamanaşımını kesen veya durduran sebepler arasında yer almadığı, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 07/03/2018 tarihinde Ankara 17.İcra Müdürlüğünün 2018/2655 sayılı dosyasıyla, ilamlı icra takibi başlatıldığı belirtilerek, davanın kabulüne, Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2018/2655 sayılı icra takibinde icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir....
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine ilişkin İİK’nın 149/a maddesinin birinci fıkrası “İcranın geri bırakılması hakkında 33. maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır” hükmünü düzenlemektedir. İİK’nın 33/4. fıkrasına göre “Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72. madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır”. Bu hükümden ilamlı icrada menfi tespit davası açılamayacağı sonucuna varılmamalıdır. Çünkü İİK’nın 33/4. fıkrasında menfi tespit davasının belirtilmemiş olması sadece bir unutmadır. İİK’nın 41. maddesindeki yollama 72. maddenin tümünü de kapsar. Menfi tespit davası bir eda davası olan istirdat davasının sonucudur. Bu nedenle borç ödenmediği için henüz açılamayan istirdat davasının öncüsü olan menfi tespit davasının açılmasının da hukuki yararı vardır (Kuru Baki ; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s. 955)....