Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İhaleye konu taşınmazın daha önce dosya borçlusu T9 adına kayıtlı iken 03/07/2015 tarihinde davacı T1 satış yolu ile devredildiği ihale tarihi ve dahi dava tarihi itibariyle taşınmaz malikinin davacı T1 olduğu anlaşılmaktadır. Dosya alacaklısı tarafından bu devir işlemine ilişkin tasarrufun iptali talepli dava açılmış, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2016/507 E 2018/222 K sayılı karar ile bu satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline, alacaklıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra ile satış yetkisi verilmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, gerek TBK'nın 19. maddesine dayalı gerekse İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları taşınmazın aynına ilişkin davalar olmayıp, verilen tasarrufun iptali kararı mülkiyet değişikliğine yol açmayacaktır. Tasarrufun iptali kararı ile, borçluya ait olmasa da o mal varlığı ile ilgili olarak alacaklıya cebri icra yetkisi tanınmakta ve bununla yetinilmektedir....

Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 26. maddesi gereğince, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tesbit edilerek, tebligat mazbatasına şerh edilmelidir. Bu şerhi içermeyen tebliğ usulsüz yapılmış sayılır. Somut olayda, satış ilanı, şikayetçi borçluya “Tebliğ evrakı işyerinde abisi ..... imzasına 02.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Muhatabın adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediğinden satış ilanı tebligatı bu haliyle usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde; mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece, borçluya tebliğe çıkarılan satış ilanı usulsüz olduğundan, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesi gereğince, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tesbit edilerek, tebligat mazbatasına şerh edilmelidir. Bu şerh hususunun yerine getirilmemesi tebligatı usulsüz kılar. Somut olayda, satış ilanı, şikayetçi borçluya “Yanında çalışan daimi işçisi ...'a tebliğ edildi.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Muhatabın adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediğinden satış ilanı tebligatı bu haliyle usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde; mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Satış ilanının ulusal çapta yayımlanan gazete yerine mahalli gazete de ilana çıkarıldığını, taşınmazın değerinin çok altında satıldığını, satışın ilanına ilişkin ilan zabıt varakasının bulunmadığını Belediye tarafından geriye dönük evrak tanzim edildiğini, işbu evrak nedeniyle taraflarından Simav Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ve Mahkeme tarafından en azından işbu durumun bekletici mesele yapılması gerektiğini, satış aşamasından 2004 sayılı Kanuna 111 inci maddesinden sonra gelen borçluya satış yetkisi verilmesi hakkından mahrum olduğunu, müvekkiline bildirim yapılarak satış için fırsat verilmesi gerekirken verilmediğini, satış kararında taşınmaz satış ilanının ulusal çapta yayımlanan gazete ile ilanına yer olmadığına karar verilmesinin ihaleye katılımı sınırladığı, taraf menfaatlerinin dikkate alınmadığını da açıkça gösterdiğini, müvekkilin gerekçeli karar hakkının açık bir şekilde ihlal edildiğini, belediye ilan tutanağı olmadığını...

        İstinaf nedenleri; tasarrufun iptali isteğine konu taşınmazın daha önce T3 a ait olduğu, onun satışı ile davalı borçluya intikal ettiği ve daha sonra aynı yerin yeniden davalı borçlu tarafından T3 devredilmesi gözetildiğinde, davalıların birbirlerini tanıdıkları ve yakınlık içerisinde olduklarının kabulü gerektiği ve yargılama sırasında temin edilen bilirkişi raporu ile taşınmazın resmi akit tablosunda gösterilen satış bedeli ile rayiç değeri arasında önemli bir fark olduğu tespit edildiği halde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİKnun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....

        Ödeme emri borçluya 05.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği ancak İcra Müdürlüğünce borçluya yapılan tebligatın usulsüz yapılması sebebi ile takibin kesinleşmediğinin tutanak altına alındığı, bu sırada borçlu vekili tarafından 31.05.2012 tarihinde takibe itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK 62. maddesi gereği borçlu 7 gün içerisinde itirazlarını icra dairesine bildirmek zorundadır. Aksi durumda takip kesinleşecektir. Tebligat işlemi gerçekleştikten sonra İcra Müdürünün borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi yoktur. Bu husus şikayet mahiyetinde olup karar mercii İcra Hukuk Mahkemesidir. Yanlış tebligat işlemi işlem süreyi kaçırmış olan borçluya hakkındaki takibi durdurma yetkisi vermeyecektir. Borçlunun usulsüz tebligat dolayısıyla İcra Mahkemesinde açtığı bir davaya ilişkin herhangi bir beyanı ve dosyaya yansıyan bir belge de yoktur....

          İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, aldırılan bilirkişi raporuna itibar edilerek davacı yanın imza itirazının kabulü ile; takibin davacı borçlu yönünden İİKNun 170. maddesi gereği durdurulmasına, İİK'nun 170/4. maddesi gereği takip konusu alacağın %20 si oranında tazminatın davalıdan tahsiline, aynı yasa hükmü gereği takip konusu alacağın %10 oranında 1.618,28- TL para cezasının davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

          Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Mahkemece, paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi gereği, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....

          nun 35. maddesi gereğince yapıldığından geçerli bir tebligat olarak kabul edilemeyeceği görülmektedir. Bu durumda, mernis adresi bulunmayan borçluya yapılan 12.02.2015 tarihli satış ilanı tebliğ işleminin, borçluya aynı adreste daha önceden yapılmış usulüne uygun bir tebliğ işlemi bulunmadığından usulsüz olduğunun kabulü gerekmektedir. Öte yandan, mahkemenin, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 25.6.2015 tarih ve 2015/250 E. - 2015/537 K. sayılı dava dosyasında borçlunun da taraf olması nedeniyle, o dosyada yapılan tebliğ işlemleri ile şikayete konu ihaleden haberdar olduğuna ilişkin gerekçesinin ise, söz konusu dava dosyasında borçluya yapılan tüm tebligatların T.K.'nun 35. maddesine göre yapılması nedeniyle usulsüz olduğu anlaşıldığından, kabulü mümkün değildir. İİK.nun 134/2. maddesi hükmü gereği ihalenin feshini ilgililer ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler....

            UYAP Entegrasyonu