WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş Mahkemesinin 2011/123 esas sayılı kararına dayalı olarak 29.05.2015 tarihinde, iflastan sonra ödeme yapıldığı, davacının dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK' nın 168. maddesine dayalı rücu hakkına dayalı alacağının, iflas tarihinden sonra doğduğu bu durumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edebilecek, İİK' nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğinde olduğu, İİK' nda iflastan sonra doğan alacaklar için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir bir düzenleme bulunmadığı yine asliye hukuk mahkemesi ile arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, rücuen tahsilat istemine ilişkindir....

    Factor ile müşterinin borçluları arasındaki ilişkiler hakkında Borçlar Kanunun (Türk Borçlar Kanunu ) alacağın temlikine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. (BK. 162 vd. TBK 183 vd. maddeleri) BK'nun 167/1 (TBK. md. 188/1) maddesine göre, borçlu factoring işlemini öğrendiği zaman temlik eden durumundaki müşteri firmaya karşı ileri sürebileceği def'ileri temlik alan factoring şirketine karşı da ileri sürebilir. Factoring şirketinin iyi niyetli olması def'i ve itirazların ileri sürülmesine engel teşkil etmez. Somut olayda, temlik eden müşteri firmanın taahhüde uygun şekilde faturaya konu malı teslim etmemesi nedeniyle çek bedelsiz kaldığından ve bu def'i factoring şirketine karşı da ileri sürülebileceğinden, davalı factoring şirketi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

      Maddesi ve İİK 277 maddeleri uyarınca iptali ile davalı T4, davalı T3 “ın nam-ı müstearı olarak hareket ettiğinin ve iş ortaklıklarının tespiti ile davalı T4 üzerinde gözüken mal varlığının davalı borçlu ile ortaklığının tespitine ve davalı T4 adına görünen tüm mal arlığı ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklar üzerinde müvekkili bankaya TBK 19. Maddesi ve İİK m.277 vd. uyarınca öncelikle İzmir 13.İcra Müdürlüğü 2019/9361 Esas sayılı takip dosyasına alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür. Dava, T.B.K md. 19 ve İ.İ.K....

      Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı üçüncü kişi, borçludan olan alacağına karşılık borçlunun mallarını aldığını, devir yapılmadığını iddia etmiş olup, delil olarak fatura sunmuştur....

        KARAR Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuştur. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

          Bölge Adliye Mahkemesi, davanın BK'nun 19.maddesine göre açılan muvazaalı işlemin iptali davası olduğu, borcun 2000-2008 yılları arasında doğduğu, iptali istenen satış işlemlerinin bu tarihten sonra yapıldığı, davalı borçluya ait dört parça taşınmazın aynı gün gerçek değerinin çok altında bedellerle borçlunun kardeşi, kardeşinin oğlu ve kardeşinin eşine satıldığı düşünüldüğünde yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olduğunun kabulü gerektiğinden davalılar vekilinin bu yöne ilişkin istinafı haklı olmadığından reddi gerektiği ancak mahkemenin davayı tasarrufun iptali davası olarak nitelemesinin hatalı olduğundan davacı vekilinin istinafının kabulüne, HMK'nın 353/1-b/2 madde ve bendinin tanıdığı yasal olanak çerçevesinde ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında yazılı bulunan dava türünün TBK 19.maddeye dayalı iptal davası olarak, İİK 280.madde uyarınca iptal gerekçesinin TBK 19.madde uyarınca iptal olarak düzeltilmesine; karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar vekili tarafından...

            Yanlar arasındaki uyuşmazlık BK m. 355 vd. (TBK m. 477 vd.) maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının Borçlar Kanunu 101 (TBK m. 117) maddesi kapsamında yöntemine uygun ihtarla borçluyu temerrüde düşürmesi ya da borcun ifa edileceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda, asıl alacakla ilgili davalı iş sahibi davadan önce usulen temerrüde düşürülmediği ve bu bedelin ödenmesi için kararlaştırılan kesin vade de bulunmadığından hükmedilen alacağa dava tarihinden önceki bir tarih olan kesinti tarihinden faiz yürütülmesi doğru olmamıştır....

              md.19 ve İİK 277 vd. maddeleri gereğince davalı-borçlunun devrettiği taşınmaz ile ilgili söz konusu devre ilişkin tasarrufun tapu tashihine mahal olmadan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Dava İİK 96 vd. maddeleri gereğince 3.kişi tarafından açılan istihkak istemine ilişkindir. Dava konusu mallar 15.09.2010 tarihinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste haczedilmiştir. Haciz sırasında borçlu ...'ın oğlu.......yerinde hazır olup haciz borçlunun oğlunun huzurunda yapılmıştır. Haciz yapılan işyerinin tabelasında ....... yazılı olduğu haciz tutanağından belli olduğundan İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup karine aksinin davacı 3.kişi tarafından ispatlanması gereklidir. Davacının delil olarak sunduğu belgelerin tamamı takip konusu 23.01.2010 ve devamı tarihli 12 adet çekin düzenlenmesinden sonraki tarihli olup, borcun doğumundan sonra sunulan faturadan haciz adresindeki işyerinin ve mahcuzların davalı borçlu tarafından davacıya fatura ile devredildiği anlaşılmaktadır....

                Bu durumda; davacının gerek manevi tazminat, gerekse çocuğun sağlık ve eğitim giderleri ile ilgili maddi tazminat talepleri Türk Medeni Kanununun 2. kitabından kaynaklanan talepler olmayıp; genel hükümlere (manevi tazminat yönünden TMK md. 25, TBK md. 58 maddi tazminat yönünden TBK md. 77 vd.) dayalı talepler niteliğindedir. Taleplerin bu niteliği gereği olarak da Yargıtay'ın 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı Büyük Genel Kurul Kararı uyarınca temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, bu daire de görevsizlik kararı verdiğinden; görevli dairenin belirlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2013 (Çrş.)...

                  UYAP Entegrasyonu