Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A R A R Alacaklı vekili; 19/09/2017 tarihinde borçlunun talimatta bildirilen adresinde uygulanan hacizle ilgili olarak istihkak iddiasında bulunulması üzerine, İİK 99. maddesi uygulanarak taraflarına istihkak davası açmak üzere süre verilmesine ilişkin kararın 06/10/2017 tarihinde öğrenildiğini, İİK 97. maddesi uygulanması gerekirken, İİK 99. maddesinin uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, şikayetin kabulü ile kararın kaldırılmasına, İİK 97. maddesi uygulanarak takibin devamına, istihkak iddiasında bulunan 3.şahsa istihkak davası açmak üzere süre verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, haciz yapılan adresin ödeme emrinin tebliğ adresinden farklı bir adres olduğu, haciz esnasında borçlunun haciz mahallinde olmadığı, bu nedenle haczin üçüncü kişinin huzurunda yapıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş, alacaklı vekilince İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. ......

    Yerleşmiş yargıtay uygulamalarında her ne kadar "...İİK.'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde; borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı ifade edilmiştir. Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen 3. kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir..." (Yargıtay 12. HD.; 19/04/2018 tarih 2016/29600 E. 2018/3351 K. vb.) denilerek üçüncü kişi konumunda bulunan eşin meskeniyet iddiasının dinlenemeyeceği hüküm altına alınıyor ise de, Anayasa Mahkemesinin 12/12/2019 tarih ve 2016/10454 sayılı kararında "...başvurucunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayeti mahkeme tarafından dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddedilmiştir. Başvurucunun aile konutuna ilişkin Anayasa'daki güvencelerin gözetilmediği iddialarını öne sürme imkanı ortadan kaldırılmıştır....

    Diğer taraftan, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.'nun 172. maddesinde; “Ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu dilekçenin bir nüshası derhal alacaklıya tebliğ olunur.” denilerek itiraz ve şikayetin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra dairesine bildirilmesi gerektiği açıklanmıştır. İİK.'nun 173. maddesinde de itiraz ve şikayet olunmaması hali düzenlenmiştir. Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte borçlu mahkemeye başvurarak kambiyo şikayeti ile birlikte borca itiraz iddiasında bulunmuş olup, anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK.'...

    yapılması gerektiğinden muhtıra ile birlikte yapılan ödeme emrinin de usulsüz olduğu, İİK'nun 54/1 maddesine göre muhtıra tebliğinden sonrasında ise usulüne uygun tebliğ işlemlerinin gerçekleştirilmediği dikkate alındığında davacının usulsüz tebliğ şikayeti yönünden istinaf sebebi yerindedir....

    Dava, alacaklınm memur muamelesini şikayeti ile İİK’nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Davacı alacaklı vekilinin İcra Mahkemesine başvurusu esnasında istihkak iddiasının reddi talebinin yanısıra haczin İİK 99. maddesi uyarınca yapılmasına ilişkin memur muamelesini şikayet talebinde de bulunmasına rağmen, Mahkemece, dava istihkak davası olarak nitelenerek ve bu nitelemeye uygun gerekçe oluşturularak, sadece istihkak davasının reddine karar verilmiş, memur muamelesini şikayet talebi yönünden olumlu-olumsuz hüküm kurulmamıştır....

      Bu nedenle İİK 45. maddesi aykırı olarak başlatılan ilamsız takibin iptaline karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Her ne kadar davacı borçlu tarafından "Düzce ili Gümüşova ilçesi Köprübaşı -sapak mevkii 2926 parsel sayılı (arsa vasıflı) taşınmaz" üzerindeki haczin kaldırılması talep edilmişse de, takip iptal edildiğinden meskeniyet şikayeti konusuz kalmıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı borçlunun istinaf başvurusunun kabulü ile İİK 45. maddesine aykırı takibin iptaline, meskeniyet şikayeti hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştir....

      Davacı istinaf başvurusunda özetle; tarafına gönderilen 103 davetiyesi sonrası haline münasip evinin haczedildiğini öğrendiğini, başkaca gayrimenkulünün olmadığını, bu sebeple İİK md 82 uyarınca haczedilmezlik şikayetiyle taşınmazı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiğini, hastalığı sebebi ile 3 gün icra dosyasının incelenemediğini, bu nedenle sürenin 03/08/2018 tarihinde sona erdiğini, davanın süresi içinde açıldığını, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık; İİK.'nun 82/12. maddesine dayalı meskeniyet iddiasına ilişkin şikayet niteliğindedir....

      Kimyasalları İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin adresine hacze gidildiği, şirketin belirtilen adreste tanınmadığı ancak şirketin merkez adresinin hacze gidilen adres olduğu,ticareti terk hükümlerine aykırı davranan borçlu şirket yetkilisi Servet Şirvanoğlu’nun İİK 337/a maddesi gereği cezalandırılması talebi ile başlatılan ... Anadolu 6.İcra Ceza Mahkemesinin 22/12/2015 tarih, 2014/301 E. 2015/382 K.sayılı yargılamasında, şikayetçi Servet Şirvanoğlu vekilinin savunmasında söz konusu icra takip dosyasından şikayetçinin maaşına haciz konulduğunu beyan ettiği dolayısıyla şikayetçinin İİK 89/1 haciz ihbarnamesinden en geç maaş kesintisinin icra dosyasına gönderildiği 18/03/2013 tarihinde haberdar olduğu ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 25.12.2015 tarihinde haciz ihbarnamelerine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir....

        O halde, mahkemece borçlunun kefilliğinin iptali talebine ilişkin şikayeti ile ödeme emrine, takibe borca, fer'ilerine ve faize gecikmiş itirazları incelenip değerlendirilerek anılan konularda karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sadece usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Davacının usulsüz tebliğe ilişkin şikayeti mahkemece kabul görmüş olup davalı-alacaklının bu yöndeki hükme açık bir istinafı yoktur. Alacaklı mahkemenin fotokopi üzerinden hüküm kurduğunu, bunun yanlış olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemektedir. Kendisi çekin aslını değil fotokopisini sunmuştur. Mahkeme iade kararımız sonrası titizlikle araştırma yaptığı gibi alacaklıya da varsa çekin aslını sunması için ziyadesiyle süre tanımıştır. Mahkeme hakiminin makul sürede yargılama yapma yükümlülüğü bulunduğu da göz önüne alındığında artık mevcutlarla sınırlı olarak hüküm kurmasında bir usulsüzlük yoktur. Dolayısıyla eksik inceleme yaptığından da bahsedilemeyecektir. İcra dosyasına sunulan fotokopi ile alacaklının elinde bulunan fotokopinin farklı olduğu görülmektedir. Müdürlük takip açıldıktan sonra çek aslının verildiğini ve fotokopi ile takibin başlatıldığını bildirmiştir. Davacının İİK 167/2. fıkraya yönelik açık bir şikayeti de bulunmamaktadır....

          UYAP Entegrasyonu