Davacı vekili tarafından 20.06.2013 havale tarihli dilekçe ile mahkemenin 02.06.2013 tarihli bir kısım bağımsız bölümler üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara karara itiraz edilerek, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, 05.07.2013 tarihli kararla davanın niteliğinin genel anlamda alacak istemine yönelik olduğu, ihtiyati tedbirin alacağı garanti altına alan bir yol olmayıp, geçici hukuki koruma niteliğinde olduğu, ihtiyati tedbirin taşınmazın tamamına konulmasının ihtiyati tedbir ile ulaşılmak istenen amaca aykırı olacağı gibi, mülkiyet hakkını da sınırlandıracağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. İtirazın reddine ilişkin 05.07.2013 tarihli ara kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Bu ara karar ihtiyati tedbir talebinin reddi niteliğinde olup, HMK'nın 391. maddesi uyarınca yasa yolu açık olduğundan, temyiz incelemesi yapılmıştır....
Maddesi "(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. " hükümleri düzenlenmiş olup davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi bu doğrultuda değerlendirilmiş ve yapılan incelemede, davanın esasını çözer mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati tedbir talebinin talep konusunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla bu haliyle yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ( Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 2019/2612 E. 2019/2954 K. Sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.)...
Yoksa eldeki uyuşmazlık gibi, konusu tescilli sınai mülkiyet hakkının davacıya karşı kullanılması olmayan bir davada, tescilli sınai mülkiyet hakkının kullanılmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda tüm talepler açısından dava şartı olarak aranan hukuki yarar şartı da anılan ihtiyati tedbir talebi yönünden sağlanmamış bulunmaktadır. Bu durumda, mahkemece, karşı tarafın dava konusu tasarımından kaynaklanan haklarının kullanılmasının engellenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.'...
Geçici hukuki koruma yollarından olan ihtiyati tedbire karar verilmesi için gerekli koşullar bu şekilde açıklanmıştır. İhtiyati tedbir talep edildiğinde bu koşullar bulunmasa bile sonradan bu koşulların oluşması veya başta var olan koşulların sonradan ortadan kalkması mümkündür. Bu ikinci durum için 6100 sayılı HMK.'nun 396. maddesinde, durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynen bu hükümde olduğu gibi başta koşullar oluşmadığından ihtiyati tedbir talebi reddedilse bile, sonradan koşulların oluştuğundan bahisle yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesine bir engel yoktur. Bu halde, ihtiyati tedbir talep edilen mahkeme, yukarıda açıklanan koşulların oluşup oluşmadığını inceleyerek talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermelidir....
Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi taşınmazın tapu kaydına tedbir konulmasına yönelik olmayıp açtıkları dava kapsamında yolun dava süresince kullanımının tedbiren sağlanmasına yöneliktir. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararda belirtmelidir. Ayrıca verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerekir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir....
İstinafa konu ihtiyati tedbir talebi davanın esasına ilişkin olup, yargılamayı gerektirdiği, yargılamayı gerektiren konuda ve nihai hüküm etkisini doğuracak mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 19. fıkrasında iş mahkemesine başvurulmasının alacakların tahsilini durdurmayacağı düzenlemesi karşısında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği de gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalının talebi üzerine elektriğin kesilmemesi, kesilmiş ise açılması yönünde %10 teminat karşılığında mahkemenin verdiği 22.10.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararına karşı davacı tarafın süresinde yaptığı itiraz 5.1.2021 tarihli ara karar ile reddedilmiştir. Davacı kurumun, dava dosyasına sunmuş olduğu tahakkuk belgelerinden HMK'nın 389 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir verilmesi için lazım gelen yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı açıktır. Ayrıca davalının aboneliği de bulunmamaktadır. İş bu gerekçeyle mahkemece HMK'nın 389 vd. maddelerine aykırı olacak şekilde tedbir kararı verilmesi usule aykırıdır....
İhtiyati tedbir talebi yönünden yapılan incelemede; HMK’nın 389. maddesinin ilk fıkrasında; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiş olup anılan hükme göre uyuşmazlık konusu şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Eldeki davanın konusu, ihtiyati tedbir konulması istenilen davalıya ait mal varlıkları ile ilgili olmayıp maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğundan yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Davalı tarafından ihtiyati tedbir kararına itirazda bulunmuş, ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda; itirazın reddine karar verilmiştir. İtirazın reddi kararı üzerine aleyhlerinde ihtiyati tedbir kararı verilen davalı tarafından ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
Mahkemece, verilen önceki tedbir kararlarının devamı veya yeni tedbir kararı verilmesi talebi hakkında 26.12.2011 tarihli kararla; iflasın ertelenmesinin uzatılmasına yönelik talebin reddi halinde önceki verilen tedbir kararları kendiliğinden kalkmış sayılacağından, davacı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin talebi hakkında ayrıca bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacılar vekilince her iki karar temyiz edilmiştir. 1- Dava iflasın ertelenmesinin uzatılması ve tedbir kararı verilmesi istemlerini içermektedir. Mahkemece daha önce verilen bir yıl iflasın ertelenmesi kararının vaki temyiz üzerine Dairemizin 15.09.2011 tarih 2011460 Esas 2011314 Karar sayılı ilamı ile araştırmaya yönelik olarak bozulduğu ve dosya kapsamından henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır....