Bu maddenin başlığı "İhalenin neticesi ve feshi" sözcüklerini taşımaktadır. Maddede sözü edilen şikayet, ihalenin feshi istemini ifade etmekte olup, somut olayda icra müdürü tarafından ihale kesinleştirilerek İİK'nun 135. maddesi gereğince tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve taşınmaz 26/11/2018 tarihinde ihale alıcısı adına tescil edilmiştir. İhale konusu taşınmazın, ihale alcısı tarafından 01/07/2020 tarihinde dava dışı Yaşar Öncan isimli şahsa satılarak devredildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ihalenin kesinleşmesinden (ihale usulsüz kesinleştirilmiş olsa bile) sonra, tapuya tescil işlemi yapıldığından tapunun iptali sonucunu doğurur mahiyette tescil yazısının icra mahkemesince iptaline karar verilemeyeceğinden somut olayda, aynı sebeple, ihale bedelinin icra dosyasında bekletilemeyeceği de açık olduğundan, alacaklı vekilinin satış bedelinin ödenmesine yönelik talebinin reddedilmesi hukuka aykırıdır....
İİK'nın 133 maddesindeki "hemen" kelimesinin karşılığının ivedilik olmadığı, ilk ihalenin feshi kararının kesinleştiği tarih ile en yüksek teklifi veren ikinci alıcıya teklif götürme tarihi arasında geçen sürenin iş yoğunluğu da göz önüne alındığında uzun bir süre olmadığı ileri sürülmüş ise de, alıcı, ihale bedelini ödemediği takdirde, icra müdürünün İİK'nun 133/1. maddesi uyarınca en yüksek teklifte bulunan ikinci kişiye teklifi muhtıra ile bildirmesi gerekir. Teklifin yapılması için, İİK'nun 134. maddesi uyarınca açılan ihalenin feshi davasının sonucunun beklenmesi gerekmez. Zira, İİK'nun 133 ve 134. maddelerine göre ihalenin feshi koşulları ve doğurduğu sonuçlar farklı olup, ihalenin feshi davası, taşınmazın en yüksek pey süren ikinci kişiye ihale edilmesine engel olmaz. Bu nedenle, icra müdürünün İİK'nun 133. maddesi uyarınca ihale kararını kaldırdıktan sonra hemen en yüksek teklifte bulunan ikinci kişiye muhtıra göndermesi gerekir....
Somut olayda ihalenin feshi taleplerinin yerinde olmadığı, resen yapılan incelemede de başkaca fesih nedeni bulunmadığı gerekçesi ile ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu görülmekte ise de; 7343 sayılı Kanun’la değişik İİK’nun 134/5-3. maddesi gereğince, ihalenin feshi isteminin kötü niyetle ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı ve Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alındığında, davacı aleyhine hükmedilen para cezasının, ihale bedelinin % 5’ine indirilmek suretiyle kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 16/05/2022 tarih ve 2022/853 E. 2022/978 K. sayılı kararının hüküm fıkrasının para cezasına ilişkin (I-2) numaralı bendinin silinerek tamamen çıkarılmasına, yerine; " 2- İhale bedeli olan 685.100,00 TL.nin %5' ine tekabül eden 34.255- TL. para cezasının davacı ...'...
Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden ret kararı sonucu itibariyle doğrudur. Açıklanan nedenlerle borçlunun sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshi istemi belirtilen taşınmazlar yönüyle zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekmekle beraber anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
Ancak her ihalenin feshi isteminin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Örneğin, borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2009/82 E. sayılı dosyası üzerinden ihalenin feshi davası açtığı ve anılan mahkemenin 30.12.2009 tarih ve 2009/82 E., 2009/115 K. sayılı kararının takip dosyası arasında bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, satış ilanının, ihalenin feshi davasında borçluyu temsil eden vekiline tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, ihalenin feshi davası hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup, sonuç doğurmaz. Şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili değildir....
edilmediğini, davalı hem alacaklı, hem de ihale alıcısı olduğundan iyi niyetli 3.şahıs konumunda görülmeyeceğinden alacağı tahsil etmesine rağmen ihaleye girerek şahıs konumunda görülmeyeceğinden, alacağı tahsil etmesine rağmen, ihaleye girerek taşınmazı alması hukuka uygun sayılmayacağından ihalenin iptali gerektiğini, taşınmazın satıldığı esas icra dosyasında takibin iptali zımmında Ankara'da davalar açıldığı, davalı bankanın taraf olmasına ve iş bu davaların sonucu beklenmeden alacağına mahsuben katıldığı iş bu ihalenin feshi gerektiğini, davalı banka tarafından alacağa mahsuben girilen bedelin ipotek borcunu karşılamamasının bir başka fesih nedeni olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile satışın, ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir....
İstinaf Sebepleri Davacı vekilince, taşınırın değerinin çok altında rakamlara satılmış olup bu durumun kamu düzenini ciddi olarak zedeleyeceğini, ihalenin feshi davasında satış bedelinin resen dikkate alınması gerektiğini, icra müdürlüğü satış ilanının tebliğine karar verdiği halde satış ilanının tüm ilgililere tebliğ edilmeden ihalenin yapıldığını, kıymet takdir raporlarının ve satış ilanının ilgililer listesinde belirtilenlere usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir. C....
ihalenin feshi davasını bekletici sorun yapamayacağını, ihalenin kaldırılması ile birlikte ihale ile gerçekleşmiş olan mülkiyet kazanımının geriye etkili olarak ortadan kalkacağını ve taşınmazın mülkiyetinin tekrar borçluya geçeceğini, ancak yerel mahkemenin bu karara itibar etmeyerek başvurunun yasal sürede yapılmadığından bahisle davayı reddettiğini, yerel mahkemenin yanılgıya düştüğünü, yerel mahkemenin son derece yanlış bir değerlendirme yaparak davanın reddine karar verdiğini, bu kararın yasaya ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür bir iddia ile davacının ihalenin usulsüzlüğünden bahisle İcra İflas Kanununun 134. maddesi hükmüne göre, ihalenin feshi isteyebileceği gibi ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmasına da yasal bir engel mevcut değildir. İhalenin usulsüzlüğünden bahisle İcra İflas Kanununun 134.maddesi hükmüne göre açılacak ihalenin feshi, daha çok icra hukuku prensipleri ve şikayet prosedürü içinde şekle dayalı, inceleme ve araştırma alanı daha kısıtlı ve ihalenin şeklen denetimi biçiminde gerçekleşmekte iken; yolsuz tescile dayalı iptal ve tescil davasında izlenecek yol bu kadar sınırlı olmayacak; takibe esas teşkil eden borç ilişkisinin doğru olup olmadığı, buna dayalı takibin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, davalının değinilen aşamalarda usul ve yasaya aykırı bir davranışının bulunup bulunmadığının araştırılmasında zorunluluk vardır....