Yukarıda açıklanan ilkelere göre, HMK’nun 20. maddesi gereğince, yetkisizlik kararı kesinleşmeden, takip dosyası, yetkisizliğine karar verilen icra müdürlüğünce, mahkeme kararında yetkili yer olarak gösterilen icra dairesine gönderilemez, ancak alacaklının dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi yönünde talepte bulunması için kararın kesinleşmesi gerekmez. İcra müdürlüğünce, bu halde yetkisizlik kararı kesinleşmeden takip dosyası yetkili icra dairesine gönderilmiş ise mevcut takip, yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibin devamı niteliğinde olduğundan mükerrer takip sayılamaz. Ancak, borçluya ödeme emri çıkarılmış ise ödeme emrinin iptali gerekir. Somut olayda; borçlunun, hakkında yapılan kambiyo senetlerine mahsus takipte, yetkiye itiraz etmesi üzerine, İstanbul 5....
Somut olayda, davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile takibin iptali talebi yanında icra emrinde asıl alacağın nelerden ibaret olduğu, aylık nafakanın kimler adına ve ne nafakası olarak talep edildiği icra emrinde yazmadığından ayrıca müşterek çocuk Batuhan 07/06/2020 tarihinde 18 yaşını doldurduğundan ve müşterek çocuk davacı annesi ile birlikte yaşadığından icra emrinin iptali talebinde de bulunulmuşsa da ilk derece mahkemesince, davacının usulsüz tebliğ şikayeti, icranın ve takibin iptali taleplerine dair hüküm kurulmasına rağmen hükmün gerekçe kısmında davacının dava dilekçesindeki gerekçeleri değerlendirilerek icra emrinin iptali talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
Dava, İİK'nun 67/1. maddesine dayalı itirazın iptali davası olup, davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde alacaklı ... tarafından borçlu ........'den alacak talebinde bulunulmuş, adı geçen borçluya çıkarılan ödeme emrinin tebliğine rağmen 7 gün içinde itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. İtirazın iptali davasının koşullarından biri borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca itiraz ederek takibin durmasını sağlamasıdır. Takip kesinleştikten sonra itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Somut olayda takibin kesinleşmesinden sonra takip borçlusunun ölmüş olması kesinleşen takibin mirasçılarına bildirilerek miras red edilmedikçe mirasçılar aleyhine yürütülmesi sonucunu doğurur. Süresinde itiraz edilmediğinden kesinleşmiş bir takipte sonradan borçlunun ölmesi halinde mirasçılarına yeniden ödeme emri çıkarılmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır....
Yine her ne kadar davalı ödeme emrinin 13/01/2020 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmişse de ödeme emrinin 15/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği icra dosyasından anlaşıldığı, dolayısıyla iş bu dava süresinde açıldığı, bu nedenle davacı ve davalının sayılan itirazlarının dikkate alınmadığın, takibin iptali talebinin reddedildiği, icra dosyası arasında borçlulara gönderilen tebligat kapağında "örnek 10 ödeme emri vardır" yazdığının görüldüğü, senet örneğinin tebliğ edilmediği anlaşıldığından ödeme emrinin iptali talebi kabul edildiği anlaşıldığından takibin iptali talebinin reddine, ödeme emrinin iptali talebinin kabulüne, kötü niyet tazminatı talebinin reddine" şeklinde karar verilmiştir. İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2010/5800 esas sayılı takip dosyasının derdest olduğunu, öncesinde Mersin İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, icra takibine karşı yetkiye ve borca itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinin davacıya 13.01.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, 2010 yılı Haziran ayında dosyanın yetkili Fethiye İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, yetkisizlik itirazına karşı süresinde yetkili İcra Müdürlüğüne dosyanın gönderilmesi talep edilmediğinden takibin açılmamış sayılması gerektiğini, müvekkili şirkete ödeme emri tebliğ edilmediğini ve müvekkili şirketin takibe itiraz etmediğini, takibin durmadığınısavunarak, davanın reddini istemiş; davacının %40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, Mersin 6....
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için geçerli bir ilamsız icra takibinin yapılmış olması gerekir. Geçerli bir icra takibinden söz edebilmek için yetkili icra dairesinde yapılmış bir takibin bulunması gerekir. Şüphesiz kamu düzenine ilişkin bulunmayan hallerde icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususu re'sen incelenemez. Somut olayda alacaklı- davacı tarafından girişilen icra takibine davalı - borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borca süresinde itiraz etmiş, yapılan bu itiraz neticesinde icra takibi durmuştur. Açılan itirazın iptali davasında öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Çünkü yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının şartlarından biridir. İcra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı taktirde dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesi gerekir. Dosya kapsamında önce ... İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasında icra takibine başlanmış, takibe itiraz edilmesi üzerine ......
Mahkememizce taraf deliller toplanmış, icra dosyaları dosyamız arasına alınmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu ... 26. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 07/05/2019 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklı 33.188,13 TL'lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 01/07/2019 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu şirketin 03/07/2019 tarihinde borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/3447 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, tebligatların davacılar tarafından 07/08/2020 tarihinde teslim alındığını, borca itiraz etmediklerini, takibin kesinleştiğini, bunun üzerine davacı tarafın tebligatın usulsüz olduğundan bahisle takibe itiraz ettiğini, ödeme emrinin tebliğ tarihinin 27/10/2020 olarak düzeltilmesini talep ettiklerini, mahkemece talebin kabulüne karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İcra Hukuk Mahkemelerinin dar ve basit yargılama usulüne tabi olan mahkemelerden olup, davacının talepleri ile bağlı olduğunu, Hakimin kendisini davacı yerine koyarak yeni bir gerekçe keşfederek kabul kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iş bu davanın açılması koşullarının oluşmadığını, icra dosyasında yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, tebligatların bir an usule aykırı olduğunu düşünülse bile takipten haberdar olan davacıların itiraz etmediklerini, borçlular aleyhine Kartal 23....
Asliye Ticaret Mahkemesinde ipoteğin fekki ve menfi tespit davası açıldığını, bu nedenle İİK madde 72 hükmünün uygulanmasının gerektiğini, menfi tespit davalarına konu olan ilamın kesinleşmeden takibe konu olamayacağını, açılan menfi tespit davasının halen derdest olduğunu, bu hususta Yargıtay kararı bulunduğunu, davalı tarafın söz konusu ilamlı takibinin hukuka aykırı olduğunu, haciz tehdidi altında olduğunu, ödeme emrinin kanunun ön gördüğü şekil şartlarını taşımadığını, 7 günlük itiraz hakkının olduğuna dair bir ibarenin bulunmadığını ileri sürerek icra takibinin ve icra ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dolayısıyla borçlu yönünden icra müdürlüğünün yetkisi kabul edilmiş olup mahkemece işin esasına girilmesi bu nedenle doğrudur. 2. 2004 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin dördüncü fıkrasında; senet, senet yoksa borcun sebebinin, takip talebinde gösterilmesi gerektiği, aynı maddenin üçüncü fıkrasında da, "alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdiinin mecburi" olduğu hususları hüküm altına alınmıştır. 3. İcra takibinde borcun sebebinin gösterilmemesi icra takibi ve ödeme emrinin iptali sebebidir. Borçlunun, icra müdürlüğüne itiraz ederek icra takibini durdursa dahi, 2004 sayılı Kanun'un 58 ve 61 inci maddelerine dayalı olarak icra mahkemesinden takibin ve ödeme emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı vardır. Somut olayda ise davalı borçlu icra mahkemesine başvurarak icra takibinin iptalini talep etmemiştir....