Dairemizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda ; Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine başlanıldığı ve borçluya örnek 6 nolu icra emri tebliğ edildiği, devam eden takipte Osmaniye 1 İcra Müdürlüğünün 2010/817 talimat sayılı icra dosasında taşınmazın satışının gerçekleştirilmesi akabinde ihalenin kesinleşmesi ile birlikte alacaklının talebi üzerine İcra Müdürlüğünce 02/11/2016 tarihli yazısı ile taşınmazın tahliye ve alıcısına teslimi için yazılan talimat üzerine davacı borçlu başvurusunda Osmaniye 1. İcra Müdürlüğünün 2010/817 talimat sayılı icra dosyasında gönderilen tahliye emri üzerine, taşınmazın meskeni oluğunu tahliye emri gönderilemeyeceğini belirterek tahliye emrine itirazla birlikte ailesiyle birlikte ikamet ettiği aile konutunu satılamayacağını ileri sürerek meskeniyet şikayetinde bulunarak taşınmaz üzerindeki tahliye emrinin ve haczin kaldırılmasını istemiştir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte takibe dayanak belgelerin ödeme emrine eklenmediği belirtilerek ödeme emrinin iptalini talep ettiği, icra mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği anılan karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı alacaklının hesabına havale ettiğini belirterek ödemeye ilişkin dekontu ibraz ettiği, davalı borçlunun ödeme emrine itiraz süresinin 31/05/2019 tarihinde sona erdiği ve davalı borçlunun ödeme emrine itiraz süresi geçtikten sonra, 01/07/2019 tarihinde, ödemede bulunduğu, ödeme emrine itiraz süresi geçtikten sonra yapılan ödemenin itiraza etkisinin olmadığı, davalı borçlu tarafından yapılan ödemenin ödemeye ilişkin ihtar süresi içerisinde de yapılmadığı, takip talebinin ve ödeme emrinin kanuna uygun olduğu, kira alacağının miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı ve kira alacağının likit ve belirlenebilir olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı tarafça Çeşme İcra Müdürlüğünün 2019/386 Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın kaldırılması ile takibin devamına, asıl alacak miktarı olan 2.500,00- TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının İnönü Mahallesi, 2001...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu öğrenen borçlunun öğrenme tebliğinden itibaren 7 gün içinde hem icra dairesinde ödeme emrine itiraz etmesi, hem de aynı 7 gün içinde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti ve ödeme emrini tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması gerektiği, borçlunun usulsüz tebliğe öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde icra mahkemesinde başvurmuş ve fakat aynı 7 gün içinde icra dairesine ödeme emrine itiraz etmemiş olması halinde takibin kesinleşmiş sayılacağı , davacı borçlu aleyhine İstanbul 22....
Davalı, davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiğini, taşınmazın anahtarını 01.09.2003 tarihinde teslim ettiğini, bu tarihe kadar olan ecrimisil bedelini ödediğini, davacıya borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; itirazın iptali istenilen icra dosyasında ödeme emrine davalı-borçlu vekilince 29.06.2005 tarihinde itiraz edildiği, ödeme emrine şikayet üzerine İcra Hukuk Mahkemesi'nce verilen 30.06.2005 tarihli şikayetin reddine ilişkin kararın 19.07.2005 tarihinde davacı-alacaklı vekiline tebliğ edildiği, bu tarihte davacı alacaklının ödeme emrine itirazı öğrenmiş olduğu kabul edilerek, 1 yıllık süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.İİK.nun 67/1. madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir....
Yine her ne kadar ilk ödeme emri tebliği üzerine davacı borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildikten sonra alacaklı vekilinin talebi üzerine ikinci bir ödeme emrinin düzenlenerek tebliğe çıkartılması usul ve yasaya aykırı ise de, davacı borçlu tarafça yapılan itirazda icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği, alacaklı vekili tarafından 12/01/2023 ve 18/01/2023 tarihli dilekçeler ile yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetkili Ankara İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiği, icra müdürlüğünce 19/01/2023 tarihli kararla bu talebin kabul edilerek dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, bu şekilde ikinci kez düzenlenen ödeme emrine yönelik şikayeti konusuz kaldığı anlaşıldığından ikinci kez düzenlenen ödeme emrine yönelik şikayet yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken bu şikayet yönünden de esastan red kararı verilmesi doğru bulunmamıştır....
İcra Müdürlüğünün 2015/9024 esas sayılı icra dosyasında takip başlatıldığını,davalı borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği gibi ödeme yapmadığını belirterek İİK'nun 269/a maddesi gereğince kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında başlatılan 16.1.2015 tarihli takip talebi 10.000 TL kira alacağının tahsili ve tahliye istenmiştir. Ödeme emri davalı borçluya 23.1.2015 de tebliğ edilmiş ödeme emrine itiraz edilmemiştir. Bu durumda icra takibi kesinleşmiştir. Buna göre, taraflar arasında sözlü kira akdi bulunduğu,davalının kiracı olduğu ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Davacı kiralayanın, kiracı hakkında başlatılan icra takibine itiraz edilmeyerek kesinleşmesi nedeniyle İİK’nun 269/a maddesi gereğince tahliye davası açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bundan sonra davalı kiracı yasal süre içinde takip konusu kira borcunu ödediğini İİK’nun 269/c maddesinde yazılı belgelerle kanıtlamakla yükümlüdür....
İcra Müdürlüğü’nün 2015/2294 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takibe başlanıldığını, borçlunun gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, itirazın haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenle itirazın kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, davacının .... 1....
İİK 'nun 33. maddesinde ise (İcranın geri bırakılması) :(Değişik : 18/2/1965 – 538/17 md.) maddesinde "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir." şeklinde yasal düzenleme mevcuttur ....
İcra Müdürlüğünün 2022/406 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu takibe ve tahliye emrine itirazlarının kaldırılarak davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı asil cevap dilekçesinde özetle, takibe dayanak yapılan taahhütnamenin taraflar arasında imzalanan yeni kira sözleşmesinin tanzim edilmesinden önce düzenlendiğini, taahhüdün takibe konu yapılmasının kötü niyetli olduğunu, davaya dayanak taahhütten sonra taraflar arasında yeni bir kira sözleşmesinin imzalandığını, uyuşmazlığın genel mahkemelerde yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bodrum 2. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir....