"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; taşınmazın aynından kaynaklanan men'i müdahale ve kal istemine ilişkin borçluya örnek no: 4-5 icra icra emri gönderilmesi gerekirken örnek no: 2 icra emri gönderildiğini, ilamın infazının fiilen imkansız olduğunu belirterek icra emrinin iptalini ve takibin durdurulmasını talep etmiştir....
Borçlunun yurt dışında olduğu 14.2.2022 tarihinde icra mahkemesine vekili marifeti ile verdiği dilekçede ödeme emri tebligatından yurt dışında olması nedeniyle haberi olmadığını ileri sürerek gecikmiş itirazda bulunduğu görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurduğu tarih itibariyle de yurt dışında olduğu anlaşılmaktadır. Şu hale göre borçlunun yurt dışında olması olgusunun borçlunun süresinde itiraz yapması için geçerli bir engel olarak kabulü mümkün değildir. Borçlu yurt dışında iken vekili aracılığı ile icra mahkemesine itiraz yapmıştır. Borçlu gecikmiş itiraz için geçerli bir mazeret sunamadığı gibi ödeme emri tebligatı usulüne uygun olduğu için icra mahkemesine başvurusunun usulsüz ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi şikâyeti niteliğinde de değildir. Yargıtay 12....
İİK.nun 58. maddesi uyarınca takip talebi düzenlenerek örnek (13) takip yapılmasının talep edilmesi halinde, icra müdürlüğünce aynı Kanun'un 60. maddesi uyarınca işlem yapılarak örnek (13) ödeme emri düzenlenmesi zorunlu olup, bu konuda icra müdürünün takdir yetkisi yoktur....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 21/03/2019 tarih 2018/779 esas 2019/186 karar sayılı mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine 03.01.2017 tarihinde Mersin 7.İcra Dairesinin 2017/21 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığını, müvekkili şirket yetkilisi Süleyman Özdemir ile alacaklı vekilinin 05.01.2017 günü icra dairesine giderek, dışarıda hazırladıkları ödeme taahhüdü belgesini imzalayarak icra müdürlüğüne verdiklerini, müvekkiline icra müdürlüğü tarafından ne bizzat ne de posta yolu ile ödeme emri tebliğ edilmediğini, borçlu şirket yetkilisinin 05/01/2017 tarihli taahhütname belgesindeki beyanının "borçlu söz alarak müdürlüğünüzün yukarıda numarası belirtilen icra dosyasından gönderilen ödeme emrini tebliğ aldım" şeklinde olduğunu, 05.01.2017 günü icra dairesine başvuran kişinin ödeme taahhüdünde bildirildiği gibi borçlu (Süleyman...
İcra Mahkemesi’nin 18.01.2016 gün, 2015/660 Esas-2016/64 Karar sayılı kesinleşen ilamı ile ödeme emri tebliğ tarihinin 20.11.2015 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Bu durumda, davaya dayanak yapılan icra takibindeki ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu belirlendiğinden ve davalı tarafça da süresinde icra takibine 24.11.2015 tarihinde itiraz da bulunulduğundan kesinleşen bir icra takibinden söz edilemez. Mahkemece; usulsüz tebliğ edilen ödeme emri tebligatına dayalı olarak 27.03.2015 tarihinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2021 NUMARASI : 2020/601 ESAS 2021/240 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; haklarında başlatılan icra takibinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ödeme emri gönderilmesi gerekirken icra emri gönderildiğini, gönderilen icra emrinde ipotek akit tablosunun kendilerine tebliğ edilmediğini, ayrıca takibe yetki yönünden itiraz ettiklerini, ipotek verenin üçüncü kişi olduğunu, borçlu ile aralarında takip arkadaşlığının bulunmasının gerektiğini, bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....
Nitekim inceleme konusu olayda; alacaklı vekili tarafından 25.09.2019 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, icra emri tebligatının 19.09.2019 ve 16.03.2019 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, dava tarihi itibari ile davacıya yapılmış icra emri tebliğ işlemi bulunmadığı, icra emrinin davacıya 03.09.2020 tarihinde dava tarihinden sonra tebliğ edildiği görülmektedir; bu durumda, borçluya itiraz tarihi itibariyle tebliğ edilmiş bir icra emri bulunmadığından, borçlunun itirazı İİK. 33/1 maddesinde öngörülen sürede olup, devam eden süreçte borçluya icra emri tebliğ edilmiş olması nedeniyle alacaklının takibi ve uyuşmazlığı sürdürme iradesinin bulunduğu gözetilerek mahkemesince itirazın esasının incelenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken bu yöndeki istemin esası incelenmeksizin reddi isabetsiz olmuştur....
Hukuk Dairesi'nin aynı kararında "ancak itirazın iptali kararında ilk defa hüküm altına alınan alacakların tahsili için ilamlı icra takiplerinde çıkarılması gereken örnek 4- 5 icra emrinin borçluya gönderilmesi gerekir…” şeklinde olduğunu, söz konusu Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, itirazın iptali kararı üzerine, itirazın iptali kararında ilk defa hüküm altına alınan (İcra İnkar Tazminatı, Vekalet Ücreti, Yargılama Giderleri...) alacakların tahsili için 4- 5 Örnek icra emri gönderilmesi gerekirken, müvekkiline bütün alacak kalemlerini içeren (Duran takipte mevcut tüm alacakları da içeren- Asıl alacak, işlemiş faiz gibi- ) 4- 5 örnek ilamlı icra emri gönderildiğini, bu haliyle takip alacağının tamamının ilamlı alacak haline geldiğini, bu şekilde tüm alacakların ilamlı icra yoluyla talep edilmesinin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığından gönderilen icra emrinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, müvekkiline gönderilen 4- 5 örnek ilamlı icra emrinde takip çıkışı 42.833,92 TL olduğunu...
ipotek limit ipoteği olmasına rağmen tüm borçtan sorumlu imiş gibi icra emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu söyleyerek takibin ve icra emrinin iptalini istemiştir....
Somut olayda, davalıların murisi Orhan Öztürk hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emrinin borçluya 06/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği tartışmasızdır. Takip borçlusu Orhan Öztürk 14/01/2020 tarihinde vefat etmiş olup, davacı vekili 24/02/2020 tarihinde mirasçılarının takibe dahil edilmesini istemiştir. Davacı vekilinin bu istemi üzerine davalı mirasçılara muhtıra tebliği yerine ödeme emri tebliğ edilmesi, kesinleşen ilamsız icra takibine itiraz edilmesi konusunda mirasçılara herhangi bir hak bahşetmeyeceğinden, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Dava dilekçesinde açıkça 23/06/2020 tarihli icra memur işleminin iptali istenilmiş olup, talebin bu konuda açıklatılmasına gerek yoktur. Davacı vekili tarafından yargılama aşamasında sunulan 02/08/2020 tarihli dilekçede davalı mirasçılara ödeme emri tebliğ işleminin iptalinin istenilmesi önem arz etmez....