İİK'nun 18/son maddesinde ''İcra Mahkemesi aksine hüküm bulunmayan hallerde şikayet konusu işlemi yapan İcra Dairesi'nin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir ...'' hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda borçlu vekilinin diğer itirazları yanında, ödeme emri yerine icra emri gönderildiğini ileri sürerek, icra emrinin şikayet yolu ile iptalini de talep ettiği görülmektedir....
Borçlu bu emri tutmazsa çocuk nerede bulunursa bulunsun ilam hükmü zorla icra olunur.", aynı Kanunun 25/a maddesinde ise; "çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilam hükmünün yerine getirilmesi üzerine icra müdürü, küçüğün ilam hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mani olunmamasını, aksi halde hükmün zorla yerine getirileceğini borçluya 24.maddede yazılı şekilde bir icra emri ile tebliğ eder...." şeklinde hükme yer verilmiştir. Anılan düzenlemelere göre borçluya icra emri tebliğ edilebilmesi için çocuğun teslimine dair bir ilam getirilmesi zorunludur. Somut olayda Ankara 5.Aile Mahkemesince 2011/1149 Esas sayılı dosyada 27.10.2011 tarihinde tensip ile "küçükle belirtilen şekilde şahsi ilişki tesisine" dair karar verildiği, ve anılan ara kararının çocuk teslimine ilişkin ilamların infazı yoluyla takibe konulduğu anlaşılmaktadır....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emri ekinde takip dayanağı belgenin gönderilmediğinden ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı-borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri ekinde takip dayanağı belgenin gönderilmediği iddiasına dayalı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2019/36058 esas sayılı icra takip dosyasında davalı alacaklı tarafından davacı-borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 07/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tahliye kararına ilişkin ilam ile ilgili takip talebinde takip yollarından hangisini seçtiği kısmına tahliye emrinin yazıldığını, alacak kısmına harç ve diğer masrafların hesaplanması için takibin değerinin yazıldığını, yanına da kiralananın tahliyesinin yazıldığını, ancak icra müdürlüğünün sehven örnek 4- 5 ödeme emri gönderdiğini, yanlış icra emrinin gönderildiğinin fark edilmesi üzerine 06/11/2019 tarihinde icra emrinin düzeltilmesini, örnek 2 nolu icra emri gönderilmesini istediklerini, yanlışlığın icra müdürlüğü işleminden kaynaklandığını, bu nedenle yargılama, harç ve giderinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini beyan etmiştir....
, hal böyle iken 06/02/2022 tarihinde e-tebligatla tebliğ edilen ödeme emrinde takibin dayanağı belgenin yer almadığını, tebligat parçasında her ne kadar üst kısımda "Örnek no: 7 ödeme emri ve dayanak sureti ihtiva eder" ifadesi yer alsa da tebliğ zarfının altında "Bu zarfta ödeme icra emri, ödeme icra emri vardır" ibaresinin yer aldığını, eğer somut olaydaki ödeme emri tebligat parçasında "takibin dayanağı belge" yer alıyor olsa idi bu hususun bu zarfta "Ödeme emri ve dayanak belge sureti vardır" şeklinde tebligat parçasında belirtilmesi gerektiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece davalının önce icra emri daha sonra ödeme emri tebliğ edildiği halde borcunu ödemediği, ilama bağlı alacağı ödemeyen davalının yeterli mal varlığı bulunmasının sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı aleyhine Ankara 20.İcra Müdürlüğünün 2004/5034 sayılı dosyasından haciz yoluyla ilamsız takibe geçmiş, itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında takibin 68.862 Dolar üzerinden devamına karar verilmiş, alacaklı vekili kararı icra dosyasına 11.01.2008 tarihinde sunmuş ve yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden borçluya icra emri gönderilmesini istemiştir. Alacaklı vekili 26.08.2008 tarihinde itirazın iptali davasında karar altına alınan alacak ve icra emrine konu alacağın toplamı üzerinden takip yolunun iflasa çevrilmesini talep etmiş, borçluya örnek No:11 iflas ödeme emri gönderilmiş, borçlu ödeme emrine itiraz etmemiştir....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, her ne kadar davacı borçlu vekili tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek tebligatın iptali talep edilmiş ise de, icra dosyasının incelenmesinde, davacı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatlarının bila tebliğ iade edilmesi nedeniyle en son çıkartılan ödeme emrinin TK'nun 21/1 maddesine göre 17/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davacı tarafça şikayet başvurusunun 11/12/2020 tarihinde yapıldığı, bu sebeple şikayet tarihi itibariyle henüz davacıya ödeme emri tebliğ edilmemiş olması nedeniyle ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının yetki itirazı yönünden yapılan incelemede ise takibe dayanak senedin bono olması nedeniyle yetkili icra dairelerinin ödeme yeri icra dairesi ile borçlunun ikametgah icra dairesi olduğu, bonoda ödeme yeri belirtilmediği için tanzim...
İcra Müdürlüğü' nün 2004/387 sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, ancak borçlu vefat ettiğinden icra dosyasındaki borcun ödenmesi konusunda davalılara ödeme emri gönderildiği, davalıların borçları olmadığını ve murisin mirasını reddettiklerine dair dava açtıklarını belirterek takibe itiraz ettikleri, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 02.09.2010 tarih ve 2010/356-416 sayılı mirasın reddi kararıyla davalıların mirası reddettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle davalıları, muris ...' nın borcundan sorumlu tutmanın mümkün olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davasının koşulları, yetkili icra dairesinde ilamsız icra takibine girişilmesi, ödeme emrine borçlu tarafından 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmiş olması, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemede dava açılması şeklinde sıralanabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda...18. İcra Müdürlüğü'nün .... Esas sayılı dosyasında icra takibine dayanak gösterilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 22.03.2012 tarihli kararı ile Tehir-i İcra Kararı alınmasına rağmen 13.12.2012 tarihinde icra emrinin gönderildiğini, ayrıca icra emri ekinde takibe dayanak gösterilen karar ve ilgili belgelerin eklenmediğini açıklayarak, icra emri gönderilmesine yönelik Müdürlük işleminin iptalini istemiştir....
Borçluya, aynı takip dosyasında itirazın iptali/kaldırılması ilamı ile hükmedilen icra inkar tazminatı, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ek takip talebi ile icra emri gönderilmesinde yasaya aykırılık yok ise de, 14.11.2017 tarihli takip talebinde yer alan asıl alacak miktarı ve güncellenmiş faiz alacağı yönünden mükerrer olacak şekilde icra emri gönderilmesi ve ilama aykırı şekilde itirazın iptali ilamında yer almayan yeni borçlular ilave edilmek sureti ile icra emri düzenlenmesi yasaya aykırıdır....