Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu haczin, işçilik alacağından kaynaklanan icra takibi nedeni ile ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde borçlu şirket yetkilisinin huzurunda yapıldığını, aynı kişinin önceki tarihli hacizde de hazır bulunduğunu, borçlu çalışanı olan üçüncü kişinin aynı yerde kendi iş yerini kurduğunu iddia etmesinin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlem niteliğinde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu şirket) vekili, borçlu şirketin dava konusu haciz adresi ile ilgisinin kalmadığını beyan ederek açılan davayı kabul ettiklerini belirtmiştir....

    Davalı alacaklı vekili, üçüncü kişinin 01.10.2012’de hacizden haberdar olmasına rağmen aracın fiilen yakalanmasından sonraki 7 gün içinde dava açtığını, davada icra müdürünün taraf gösterilmesi gerektiğini, haczin trafik kayıtlarına göre konulduğunu, adına tescil yaptırmayan üçüncü kişinin davanın açılmasına neden olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu aracın noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı ve mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiği, yargılama giderlerinin süresinde tescil işlemi yaptırmayarak davanın açılmasına neden olan üçüncü kişi üzerinde bırakılması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

      Şahısa bırakılmış olduğu, iş makinesinin bu tarihte mülkiyetinin haczin kaldırılmasını talep eden kişiye ait olmadığını, haczin kaldırılmasını talep eden kişinin makineyi fiili haciz tarihinden sonra 19.12.2018 tarihinde satın almış olduğunu, yine bu tarihte makinenin hacizli ve yediemin olarak 3. Şahıs elinde olduğunu, haczin kaldırılmasını isteyen kişinin makineyi hiç görmeden ve fiilen teslim almadan, sırf haczi kaldırmak için muvazaalı olarak satın almış gibi göstermiş olduğunu, üçüncü şahsın sunmuş olduğu belgelerden makinenin müvekkilinin alacaklı olduğunun icra dosyasından haczedilip yediemine teslim edildiği tarihten sonra yapıldığı, makinenin teslim alınmadığı dolayısıyla mülkiyetinin üçüncü şahsa geçmediğinin anlaşıldığını, iş makinesinin öncelikle Hüseyin Karaboğa'dan Arbil İnş.Tur.San.Tic.Ltd.Şti.'ne, 01.11.2018 tarihli faturada da yazılı olduğu üzere iş makinesinin Arbil İnş.Tur.San.Tic.Ltd.Şti.'...

      Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin takip borçlusunun adresinde yapıldığı, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin tanık anlatımlarına dayandığı ve istihsal makbuzlarını sunduğu, bu makbuzların tamamının hacizden önce vergi dairesine bildirildiğinin belirlendiği, bunun üçüncükişinin fıstık üretimi yaptığını göstermesi açısından önemli olduğu, haciz yapılan yerin mülkiyetinin davacıya ait olduğu, bu binada birkaç odanın maliki tarafından depo olarak kullanılmasının ise genel yaşam deneyi kuralarına uygun olduğu“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

        Davalı (üçüncü kişi) vekili, haczin yapıldığı yerde davalı üçüncü kişinin 2008 yılının Şubat ayından itibaren şube faaliyeti gösterdiğini, borçlu ile ilgisinin kalmadığını,haczin isim benzerliği nedeni ile yapıldığını,oysa üçüncü kişi ile borçlunun adresleri, ortakları ve çalışanları farklı iki ayrı tüzel kişilik olduğunu ve sadece borçlunun müşteri portföyünden yararlanabilmek için isim hakkının alınıp tescil ettirildiğini, fabrika ve eklentilerindeki tüm menkullerin üçüncü kişi tarafından fatura karşılığında satın alındığını belirterek davanın reddine ve tazminata, istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

          Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu haczin borçlunun faaliyet adresinde yapıldığını, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiğini, üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlamaya yönelik delilleri sunamadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde değil üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına kabul edilmesi gerektiği, ispat yükü altında olan alacaklının karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı, buna karşın üçüncü kişinin sunduğu delillerle mahcuzların kendisine ait olduğunu kanıtladığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Uyuşmazlık; İİK'nın 266. maddesi uyarınca taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkin şikayet niteliğindedir. İİK. 266. maddesinde "Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer." hükmü düzenlenmiştir. Şikayet tarihi itibariyle ihtiyati haczin kaldırılmasını talep eden 3. kişi hakkında dava dışı borçlu aleyhine davalı tarafından takip başlatıldığından talebini inceleme yetkisinin İİK'nın 266. maddesi uyarınca ihtiyati hacizleri kaldırma yetkisinin icra mahkemesine ait olduğu, şikayetçi borçlu hakkında Bakırköy 2....

            Merkezi pazarlama ve bilet satışından elde edilecek gelirler kulüplere ait olup federasyon ya da yetki verdiği üçüncü kişiler nezdinde oluşacak bu gelirler kamu kurum ve kuruluşlara ilişkin alacaklar hariç olmak üzere haczedilemez, devir ve temlik edilemez. Federasyonlar bu fıkra kapsamında belirtilen yetkilerini kısmen veya tamamen üçüncü kişilere devredebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise; “Spor müsabakalarının yapıldığı alanlara girişi sağlayacak biletler, elektronik sistem üzerinden oluşturulur. Bilet satın almak isteyen kişilerle ilgili olarak üzerinde adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik kart oluşturulur. Kişinin yabancı olması halinde kart üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yerine uyruğu olduğu devletin adı ile Türkiye’ye giriş yaptığı pasaportun seri numarası kaydedilir. Bilet satışları kişilere özgü elektronik kart üzerinden yapılabilir....

              Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu aracın borçlu adına kayıtlı olması nedeni ile haczin konulduğunu, araç satışını alacaklının bilmesinin mümkün olmadığını, haciz tarihinden itibaren 1 yıllık satış isteme süresinin dolduğunu, davanın konusunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiği” gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar vermiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nnu 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu aracın kaydına haciz konulması yönünde 05.02.2009 tarihli haciz kararı alınmış, anılan karar 10.02.2009’da trafik tescil kaydına işlenmiştir....

                Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu haczin borçlunun iş yerinde yapıldığını, mahcuzların da takip borçlusunun iştigal alanı ile uyumlu malzemeler olduğunu, üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlayamadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), haczin yapıldığı yerdeki işletmenin ve içindeki eşyaların sahibi olduğunu, üçüncü kişinin avukat olması nedeni ile lokantacılık mesleğinde kullanılan mahcuz- ların mülkiyetinin kendisine ait olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu