Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile talimat haczinde borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde hazır bulunmasından ötürü haczin İİK'nın 96. ve 97. maddelerine göre yapılmasının hukuka uygun olduğu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, davacı üçüncü kişinin ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu ile arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığının tespit edildiği, ispat yükü kendisinde olan üçüncü kişi güçlü ve inandırıcı delil sunamadığından şikayetin reddine karar verildiği, birleşen dava yönünden ise; eksik harcın ikmali için üçüncü kişiye süre verildiği, verilen süre içinde harcın ikmal edilmemesinden ötürü birleşen dosyanın işlemden kaldırıldığı, HMK'nın 150/5. maddesi gereğince üç ay içinde eksik harç yatırılarak dava yenilenmediğinden birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

    GEREKÇE: Talep, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verilen ihtiyati haczin itirazen kaldırılması, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haczin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İhtiyati haciz isteyen tarafça, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmediğinden bahisle, ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, Mahkemece talep kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Bunun üzerine ihtiyati hacze itiraz eden üçüncü kişi tarafından, mevcut bulunmayan alacaklara ihtiyati haciz konulamayacağı iddiasıyla ihtiyati haczin kaldırılması istemiyle incelemeye konu itiraz yapılmıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir....

      Davalı (borçlu), istihkak iddiasına bir diyeceğinin olmadığını, haczin yapıldığı yerin kendilerine miras yolu ile kaldığını ve davacıya kiraya verdiklerini belirtmiştir. Mahkemece toplanan delillere göre;“haczin yapıldığı yerde davacı şirketten önce borçlunun faal olduğu, üçüncü kişinin kendisinin düzenleyerek sunduğu faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli bulunmadığı, ”gerekçesi ile sabit olmayan davanın reddine karar verilmiş;hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Haczin yapıldığı yer takip adresi olmayıp, borçlu ...’e 11.11.2005’de ödeme emrinin tebliğ edildiği ve yine aynı borçlunun huzurunda 07.11.2005 tarihli ilk haczin yapıldığı adrestir. Bu tarihten sonra aynı adrese son kez 11.11.2005’de hacze gidilmiş,yine borçlu Mefküre hazır olduğu halde haciz işlemi yapılmamıştır....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/105 E 2018/192 K sayılı kararda, sadece iptal ve tescil ile yetinilmiş, hacizlerin kaldırılması ile ilgili bir hükme yer verilmemiştir. İcra müdürü haciz işlemini yaparken bir başka anlatımla haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır. (HGK.nun 13.6.2001 tarih, 2001/12- 461 E. - 2001/516 K.). Buna göre haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için üçüncü kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumu değişmez. Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, haczin kaldırılması istemi üçüncü kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir. (emsal karar; Yargıtay 12....

        Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın üçüncü kişiye ait olduğu, ancak noter satışı ile ilgili tescil işleminin yaptırılmadığı, istihkak iddiasının kabulü gerektiği, ancak davalı alacaklıya kusur atfedilemeyeceğinden kendisine karşı açılan davanın reddi gerektiği" gerekçesi ile istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına, alacaklı yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından alacaklı lehine vekalet ücreti; borçlu aleyhine bakiye karar ve ilam harcı takdir edilmesi yönünden temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Davanın açılması ile birlikte istihkak iddiasından haberdar olan alacaklı tarafın, istihkak iddiasını kabul ettiği yönünde bir beyanı ya da haczin kaldırılması ile ilgili bir girişimi bulunmamaktadır....

          Spor Kulübü olarak değiştiği, haczin konulduğu banka hesabının ise takip tarihinden önce açıldığı ve hesaptaki paranın da davacı üçüncü kişiye ait olduğunun banka şubesince bildirildiği” gerekçesi ile davanın kabulü ile haciz işleminin iptaline ve mahcuz paranın üçüncü kişiye iadesine karar verilmiş;hüküm davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu mahcuz, Türkiye İş Bankası’nın ... Şube Müdürlüğü nezdinde bulunan 279241 numaralı vadesiz hesaptaki 56.790,00.-TL paradır. Haciz blokesi 18.11.2004 tarihi itibarı ile konulmuştur. Anılan hesap ...,... Kulubü adına açılmış ve 20.07.2004’de mudinin adı ... Kulübü olarak değişmiştir. ...Kulubü’nün 08.07.2004’de yaptığı unvan değişikliğinden bir gün sonra 09.07.2004’de alınan kararla ...,... unvanını almıştır.Bu nedenle takip borçlusu adına açılan dava konusu banka hesabı da üçüncü kişiye geçmiştir....

            Davalı (üçüncü kişi), borçlunun şahsi borcu nedeni ile şirkete gelindiğini,üçüncü kişinin borçla ilgilerinin bulunmadığını, 2006 yılında haczin yapıldığı yerde Bozkurt Ltd. Şti.nin kurulduğunu ve ortaklar arasında borçlunun bulunmadığını davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre; ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste İİK’nun 97/a maddesi uyarınca borçlu ile üçüncü kişinin malı birlikte ellerinde bulundurdukları sırada haczin yapıldığının kabulü gerektiği,icra müdürlüğü tarafından sehven İİK’nun 99. maddesinin uygulanmasının ispat yükünün üçüncü kişiye ait olacağı kuralını değiştiremeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı (üçüncü kişi) tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... Turizm Ltd. Şti....

              Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu ... plaka sayılı aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile satın alındığının iddia edilerek şikâyet başvurusunda bulunulduğu, ancak, dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan açılan davanın istihkak olduğunun kabulü gerektiği, HMK’nun 114/1-ı maddesinde aynı konuda açılmış ve devam eden bir davanın bulunmamasının dava şartları arasında sayıldığı, buna göre üçüncü kişinin aynı takip dosyasında konulan aynı tarihli haczin kaldırılması isteği ile açtığı istihkak davasının takipsiz bırakılması nedeni ile verilmiş açılmamış sayılma kararının bulunduğu ve halen kesinleşmediği, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                haczin düştüğü belirtilerek kabulüne karar verildiği görülmektedir....

                  Mahkemece, 09.07.2009 tarihli Noterde yapılan satış sözleşmesi uyarınca dava konusu aracı üçüncü kişinin satın aldığı, araç mülkiyetini kazandığı, tescil işleminin idari nitelikte olduğu, davalı alacaklı vekili araç devrinin muvazaalı olduğunu iddia etmiş ise de; alacaklının karşı dava olarak açtığı tasarrufun iptali davası bulunmadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasında akrabalık, organik bağ vs. türden bir ilişki bulunmadığı davalı alacaklı üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunun ve borçlu ile üçüncü kişi arasında alacaklıdan mal kaçırma amacına yönelik muvazaalı işlemler yapıldığının ispatı yönünden dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, gerekçesi ile davanın kabulüne, araç üzerindeki haczin kaldırılmasına davalının davanın açılmasından sonra haczin kaldırılması için herhangi bir girişimde bulunmadığı, davanın reddini savunduğu anlaşıldığından davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.Karar, davalı alacaklı...

                    UYAP Entegrasyonu