Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 818 Sayılı Borçlar Kanunu ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, bu Kanunlardaki kira ilişkisinden kaynaklanan ihtilaflara ilişkin düzenlemeler, Kanunun dördüncü bölümünde sıralanmıştır. Kiralanan yerin gayri musakkaf vasıfta olması halinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 299. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen Genel hükümlere tabi yerlere ilişkin kira sözleşmesi hükümleri, kiralanan yerin musakkaf vasıfta olması halinde ise aynı Kanunun 339 ve devamı maddelerinde düzenlenen konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerine ilişkin kanun maddeleri uygulanacaktır. Somut olaya gelince; davacı tarafından mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme istemli açılan davada davalı vekili taraflar arasında halen geçerli bir kira sözleşmesinin bulunduğu savunmasını getirmiştir. Davalı şirket yetkilisi ......
Bu durumda mahkemece; davacılara dava dilekçesinin açıklattıralarak; kira sözleşmesine onay verip vermediklerinin, dolayısı ile eldeki davada talebin kira bedelinin TBK 344 vd uyarınca tespiti ve kira alacağı mı olduğunun hususlarının açıklığa kavuşturulması, davacıların, davalı paydaşların imzaladığı kira sözleşmesine onay vermedikleri ve mülkiyet hakkına dayanarak diğer paydaşlardan ecrmisil talep etmiş olmaları halinde işin esasının ecrimisil hükümlerine göre incelenmesi, davacıların kira sözleşmesine onay verip, emsal kira bedelinin tespitini ve kira alacağını talep etmeleri halinde ise şimdiki gibi görevsizlik kararı verilerek dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderilmesi gerekirken ( bkz Yargıtay 3. HD 24/04/2019 tarih ve 2017/7096 E 2019/3762 K) Olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir....
Dolayısıyla davalıların hukuki bir sebebe dayalı olarak kira sözleşmelerine istinaden taşınmazı kullandıkları, kira sözleşmelerinin önceki malikle imzalandığı, kira sözleşmelerinin dava tarihi itibariyle süresinin dolmadığı, yeni maliğin kanunda gösterilen süreler ve usul dairesinde kira sözleşmesine devam etmek istemediğine dair kiracılara bildirimde bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyamız arasında bulunan Biga 1....
şekilde müvekkilinin geçerli olan kiracılık-intifa hakkına sahip olduğu ve yıllık --- kira bedeli ödediği taşınmazlar üzerinde, üstelik müvekkilinin taşınmaza sağladığı --- kullanarak haksız biçimde faaliyetini sürdürmek şeklinde eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinden davanın kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin geçerli olan kiracılık-intifa hakkına sahip olduğu ve kira-intifa bedellerini maliklerine ödediği söz konusu taşınmazlarda --- sürdüremediğinden maddi anlamda ağır zarara uğratıldığını, davaya ------ olarak belirterek haksız rekabetin tespitine, menine, şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete ödenmesine hüküm---- ---karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Geçersiz olan bu sözleşme davalıya bir hak sağlamayacağından davacının mülkiyet hakkına dayalı isteminin kabulü yerine orta yerde geçerli bir kira sözleşmesi varmış gibi davanın yazılı olduğu şeklide hükme bağlanması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.2.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davalı ise cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin dava konusu yapılan alanları davacı ile imzalanan 06.05.2014 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesi ve ek sözleşmeye istinaden kullandığını müvekkilinin ayrıca davacıya ait 1419 ada 18 (yeni 27) parsel sayılı arsada kurulu dubleks tarzı 3 bloktan oluşan sitedeki dubleks daireyi Serik 2. Noterliği’nin 06.05.2014 tarih 06647 yevmiye nolu sözleşmesi, kira bedellerinin arttırımına yönelik Serik 2. Noterliği’nin 26.11.2014 tarih ve 17766 yevmiye nolu ek kira sözleşmesi ile kiraladığını ve otelcilik faaliyetine özgülediğini belirtmiş ve davacı tarafından müdahalenin önlenmesi talebine konu alanların müvekkilinin kiralamış olduğu dairelerin ortak kullanım alanında yer aldığının ve bu alanları kiracılık hakkına dayalı olarak kullanmasının hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığını 05.06.2014 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesinin de halen yürürlükte olduğunu belirtmiş ve müdahalenin olmadığını savunmuştur. Serik 1....
Müstakil No:19 Niğde adresinde bulunan taşınmaz ile ilgili olarak, 01/01/2016 tarihli yazılı kira sözleşmesi yapılmıştır. Kira alacağı sözleşmeden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olup kiracı, kiraya verene karşı edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kural olarak kira alacağını talep hakkı kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren dışında, malikte mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman kira alacağının tahsilini isteyebilir. Türk Borçlar Kanun'unun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedenine dayalı tahliye davasının kural olarak kiraya veren tarafından açılması gerekir. Ancak önceden kira bedellerinin kendisine ödenmesini ihtar etmesi koşuluyla kiraya veren olmayan malik de temerrüt nedenine dayanarak tahliye talebinde bulunabilir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir....
Buna göre davacı kiracı şartnamenin 4. maddesi hükmüne göre sözleşmenin imza edilmesinden sonra 7 ... içinde davalı idareye başvurarak kiralanan yerin tutanak ile teslimini isteme hakkına sahip olduğu gibi, talep etmediği takdirde şartname gereği yeri teslim almış kabul edilecektir. Kiralayan davalının, kiralanan yeri davacı talep etmediği takdirde mutlaka tutanakla teslim yükümlülüğü yoktur. Aksinin kabulü, şartnamedeki hüküm karşısında, kira sözleşme süresinin işlemesinin gecikmesine hatta hiç başlamamasına ve davalı kiralayanın zarar görmesine neden olacağı gibi kötü niyetli kiracılarada pirim vermeye neden olacaktır. Ayrıca ihale ile belirlenen kira bedelinin “......
Davacı vekili dilekçesinde; davacının yazılı kira sözleşmesine istinaden davalıya ait taşınmazda kiracı olduğunu, davalının 6570 Sayılı Yasaya aykırı olarak taşınmazın 3 gün içinde tahliyesi için ihtarname gönderdiğini ve sözkonusu yerin yıkılarak yeni çarşı yapılacağını sözlü olarak bildirdiğini, oysa sözleşme süresi bittiğinde 6570 Sayılı Yasaya göre 1 yıl uzadığını, tahliye isteminin yasaya aykırı olduğunu belirterek, buna göre kira süresinin uzadığını tespiti ile taraflar arasındaki çekişmenin önlenmesi ve kira sözleşmesinin geçerliğinin kabulünü talep ve dava etmiştir. Mahkemece; olayda 6570 Sayılı Yasanın 11. maddesinin uygulanamayacağı, 5393 Sayılı Yasanın 15.mad./3. fıkrası 2. cümlesi ile 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükmü karşısında kira süresinin 31.02.2009 tarihinde sona erdiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir....
Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliller toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir. Olayımıza gelince; Davacılar, dava dilekçesinde, davalının 10.8.2012 bitiş tarihli sözlü kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu belirtmiş, 10.10.2012 tarihli oturumda ise 2002 yılının Temmuz ya da Ağustos ayında yapılan sözlü kira akdi ile kiracı olduğunu ve Temmuz veya Ağustos aylarında sözleşmenin şifahi olarak yenilendiğini iddia etmişlerdir. Davalı ise aynı tarihli oturumda davacının bildirdiği kira başlangıç tarihine karşı çıkarak 1.6.1994 başlangıç tarihli sözlü kira akdi uyarınca kiralananda kiracı olarak bulunduğunu beyan etmiştir....