Davalı, davanın süresinde açılmadığını, davacının kötü niyetle bu davayı açtığını, tapunun beyanlar hanesinden de anlaşılacağı üzere diğer hissedarların ve davacının taşınmaz üzerinde fiilen kullandıkları evlerin bulunduğunu, hissedarlar tarafından fiilen taksim edildiğini, davacının taşınmazı kendisinin kullandığını ve kiraya verdiğini, satıcıların taşınmaz imar parseli haline gelmeden önce kadastro parseli halinden bu yana kullandıklarını, davacının bu yerlerde hak iddiası-kullanımı-müdahalesinin bulunmadığını, fiilen taksimin varlığı halinde davacının önalım hakkını kullanmasının mümkün olmayıp hakkın kötüye kullanılması niteliğinde sayıldığını Yargıtay 6....
Davacı, paydaşı olduğu 113 ada 35 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşı tarafından 3/21 payının davalıya satıldığını, mahkemece verilecek süre içinde önalım bedelini yatırmaya hazır olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu payın 150.000,00 TL'ye satın alındığını, diğer paydaşlar satın almak istemediği için davalının aldığını, davacının satıştan bilgisinin olduğunu, satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen zaman dikkate alınarak güncel değerin keşfen belirlenerek önalım bedelinin depo ettirilmesi gerektiğini, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıdığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, tapudaki satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı olan 105.515,00 TL önalım bedeli üzerinden davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/7 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir....
Davalı ... ..., önalım hakkının sadece paydaşın payını 3. kişilere satması sonucu kullanılabileceğini paydaşa yapılan satışlara karşı bu hakkın kullanılmasının mümkün olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı .. karşı açılan 2010/354 Esas sayılı dava, görülmekte olan bu dava ile birleştirilmiş, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü taraf vekilleri temyiz etmişlerdir. Dairemizin 26.02.2015 günlü, 2015/3178 Esas, 2015/1959 Karar sayılı ilamı ile ilamda belirtilen nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili, bozma kararında belirtilen 11.06.1947 gün 5/18 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının somut olayda uygulanamayacağını, önalım hakkını kullanan birden fazla paydaşın bulunmadığını, davalı ... ...'...
Bu hakkın kullanılmasıyla şefi yeni bir akit yapmaya hacet kalmaksızın müşteriye halef olur” şeklinde açıklanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Yasal Önalım Hakkı-Önalım Hakkı Sahibi başlıklı 732. maddesinde “paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler” hükmü öngörülmüştür. Davalı dava konusu taşınmaz hissesini tapudan 05/07/2019 tarihinde dava dışı paydaşlar Rasim Yılmaz ile Yüksel Genç'ten satım sözleşmesi ile satın almış olup davacı paydaş tarafından ön alım hakkı kullanıldığında davalı tarafça işlemin satış değil trampa olduğu ileri sürülmüştür. Trampa TBK 283. Maddesinde yer alan bir mal yada hakkın başka bir malla yada hakla değiştirilmesini amaçlayan rızai bir akittir. Trampa edilen mallar taşınmaz ise yapılacak trampa aktinin resmi şekilde yapılması zorunludur....
Bu hakkın kullanılmasıyla şefi yeni bir akit yapmaya hacet kalmaksızın müşteriye halef olur” şeklinde açıklanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Yasal Önalım Hakkı-Önalım Hakkı Sahibi” başlıklı 732. maddesinde “paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler” hükmü öngörülmüştür. Anılan düzenlemede önalım hakkının açık bir tarifi yapılmamakla birlikte temel prensibin mülkiyet serbestisi ve tasarruf yetkisi olduğu gözetilerek paydaşın temlik hakkı sınırlandırılırken bu sınırlandırma sınırlı tutularak sadece satım akitleri için önalım hakkı öngörülmüştür. ...
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz" 732 nci maddesi; "Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler." 733 üncü maddesi; "Cebrî artırmayla satışlarda önalım ... kullanılamaz. Önalım hakkından feragatin resmî şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tâbidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir. Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir. Önalım ..., satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer" 734 üncü maddesi; "Önalım ..., alıcıya karşı dava açılarak kullanılır....
HMK'nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş, meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere, kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır....
Somut olayda; dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı tarafından önalıma konu payın 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki yapılan açıklamalar ışığında, davalı taşınmazdaki davalıya ait pay uyuşmazlık konusu olduğuna ve payın üçüncü bir kişiye devri veya temliki halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağının anlaşılmasına göre, ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından, bu nedenle davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Polatlı 1....
Öte yandan 04/11/2020 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 7255 sayılı kanunun 20. maddesi ile, sınırdaş arazi malikine önalım hakkı tanıyan 5403 Sayılı Kanunun 8/i-2 maddesinin yürürlükten kaldırıldığı ancak gerek önalım hakkının doğduğu satış tarihi gerekse bu hakkın kullanıldığı dava tarihi itibarıyla sınırdaş arazi malikine önalım hakkı tanıyan 5403 Sayılı Kanunun 8/i-2 maddesi yürürlükte olduğu, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 25.11.2020 tarih ve 2020/1387 Esas, 2020/7766 Karar sayılı ilamında da önalım hakkı dava açılarak kullanıldıktan sonra, 5403 sayılı Kanununun 8/İ maddesinin ikinci fıkrasının ve bu hükümle komşu tarımsal arazi malikine tanınan önalım hakkının kaldırılmasının geçmişe etkili olamayacağının belirtildiği görülmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "dava tarihinden sonra, 4 Kasım 2020 tarihli ve 31294 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa değişikliği uyarınca söz konusu hakkın süreç içerisinde kötüye kullanılarak tarım arazilerinin gerçek değerinin altında elde edilebildiği bir usul olarak kullanıldığı anlaşılmış ve bu yönde değişiklik hasıl olmuştur. Davacı tarafından açılan önalım davasında kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir, kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Bu statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar ise bu nitelikte değildir....