Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir. 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu'na 6537 sayılı Kanunla eklenen 8/İ maddesi “...Tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahiptir. Tarımsal arazi, sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz. Önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim, tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir. Önalım hakkının kullanılmasında Türk Medenî Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir....

Eldeki uyuşmazlık bakımından sınırdaş arazi malikine önalım hakkı tanıyan yasal düzenlemeyi yürürlükten kaldıran 7255 sayılı Kanunun 20. maddesi 04/11/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, anılan hükmün görülmekte olan davalarda da uygulanması, kısaca önalım hakkının doğduğu tarihte, dava ve hüküm tarihinde yürürlükteki yasal düzenlemeye göre mevcut olan önalım hakkının yasal değişiklik nedeni geçmişe etkili şekilde ortadan kalktığına ilişkin düşünce, 7255 sayılı kanunun 31/b maddesindeki yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğine ilişkin açık yasal düzenleme ve bu konudaki kanun koyucunun iradesine aykırılık oluşturacaktır. Somut olayımızda; Eldeki dava yönünden, gerek önalım hakkının doğduğu tarih, gerekse dava tarihi itibarıyla 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 8/i maddesinin 2....

Mahkemece, davanın reddine karar verilen ilk hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 08.10.2018 tarih ve 2016/3526 Esas, 2018/6440 Karar sayılı ilamı ile “Somut olaya gelince, TMK'nın 732. maddesi gereğince önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup bu hakkın kullanılabilmesi için satış vaadi sözleşmesinin yapılması yeterli değildir. Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanır. TMK'nın 705. maddesi gereği mülkiyet 16.04.2014 tarihinde 7751 Yevmiye No'lu tescil işlemiyle geçmiş olup, önalım süresi bu tarihten sonra başlayacağından TMK'nın 733/son maddesinde açıklanan iki yıllık hak düşürücü süre davanın açıldığı 26.05.2014 tarihi itibarıyla geçmiş değildir....

    HMK'nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş, meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere, kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır....

    na satılan payın önalım hakkı nedeni ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın çok önceden haricen müvekkiline satılmasına ve davacının bunu bilmesine rağmen süresinde dava açmadığını, hisseli taşınmazların satışına ilişkin ... yasal engel olduğundan resmi satışın yapılamadığını, kendisi gibi aynı satıcının pek çok kişiye pay sattığını, müvekkilinin dava konusu payını nizasız ve fasılasız kullandığını, taşınmazda 15-20 yıl önce fiilen taksim yapıldığını, davacının kardeşlerinden ... ve ...'in satışlarına itiraz etmemesine rağmen ...nin yaptığı satışta önalım hakkını kullanmasının ...'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

      Bunun yanı sıra davanın dayanağını teşkil eden 5403 sayılı yasanın 8/i maddesi her ne kadar 28 Ekim 2020 tarihinde kabul edilen 7255 sayılı Gıda Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanunun 20.maddesine göre sınırdaş maliklerin önalım hakkı kaldırılmış ise de davanın 15/04/2019 tarihinde açıldığı, dava konusu satış işleminin 01/02/2018 de yapıldığı, 2 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmış olduğu, hakkın satış tarihinde doğacağı, önalım hakkının inşai (yenilik doğurucu) nitelikte bir hak olması ve dava açılarak kullanabilmesi nedeniyle dava tarihinde hakkın kullanılmış sayılacağı, tüm bu nedenlerle daha sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme ile hakkın kaldırılmasının, kaldırma tarihinden önce ve 2 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan davaları etkilemeyeceği değerlendirilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında kesin süreye uyulmama gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verilen yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2023(derdest dosyanın istinafı) NUMARASI : 2022/228 ESAS DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Önalım Hakkından Kaynaklanan) KARAR : Erdemli 2....

      Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK'nın 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. ( TMK 733/4. madde). Bu süre, hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkı kullanılamaz. Çünkü, TMK’nın 732. maddesi ile bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde önalım hakkının kullanılabileceği kabul edilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkını kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin bu hususun davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir....

      Paydaşlar arasında fiili taksim bulunması hâlinde yasal önalım hakkının kullanılamayacağına dair bir yasa hükmü bulunmasa da, taşınmazda fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun korunması, TMK’nın 2’nci maddesinde tanımını bulan dürüstlük kuralının gereğidir. Zira TMK’nın 2’nci maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kurallarına uyması zorunluluğu getirilmiş, uyulmamasının yaptırımı olarak da hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı belirtilmiştir. Bilindiği üzere hakkın açıkça kötüye kullanıldığı tüm hâllerde dürüstlük kuralına da aykırılık söz konusudur. Fiili taksimin hukuki dayanağını da TMK’nın bu maddesi oluşturmaktadır (Tunaboylu, M.: Önalım (Şuf’a) Davaları, 4. b., Ankara 2008, s.440)....

        Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nin 2. maddesi hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanunu'na göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil, hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır....

        UYAP Entegrasyonu