Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş tarafından tescil edilen 2013/24400 sayılı “...” markasının hükümsüzlüğü davasının devamı sırasında müvekkilinin müştereken tescil sahibi olduğu “...” markasının %50 hakkının müvekkiline ön alım hakkı kullandırılmadan muvazaalı bir şekilde 300 TL gibi markanın gerçek değerinin çok altında bir bedelle davalı E Uluslararası A.Ş. tarafından diğer davalı ... A.Ş'ne devredildiğini, devrin muvaza ve ön alım hakkı kullandırılmaksızın yapılması karşısında geçersiz olduğunu ileri sürerek, devrin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı E Uluslararası ...A.Ş vekili, 556 sayılı KHK'da ön alım hakkı bulunmadığını, muvazaa iddiasının da yerinde olmadığını, zira müvekkilinin de markayı 300 TL bedelle devraldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... A.Ş vekili, 556 sayılı KHK'da ön alım hakkı tanınmadığını, muvazaa iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

    davacının uzun yıllardır kendisine ait kısmı kullanıp davalının satın aldığı yere ilişkin ön alım hakkını kullanmak istemesinin MK/2 maddesine de aykırı olduğu anlaşıldığından davanın reddine, yönelik karar verilmiştir....

    e 4070 sayılı Kanunu'nun 8. maddesi gereği ön alım hakkını kullanmak üzere süre verilmiş, ön alım hakkını kullanılması üzerine taşınmaz, dava dışı ...'e 12.000 TL bedel karşılığında devredilmiştir. Buna göre davacı anılan taşınmazı satın almak amacıyla herhangi bir ödeme yapmamış olup, taşınmaz hiçbir zaman davacı adına tescil edilmemiştir. 3. O halde, davacının dava konusu taşınmaz için satış bedeli olarak herhangi bir ödeme yapmadığı ve davacının hiçbir zaman taşınmaz maliki olmadığı dikkate alındığında, taşınmazın kullanılamamasından kaynaklı olarak mahrum kalınan kârı talep edilemeyeceği gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. VI....

      Ön alım davalarında fiili taksime önem verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşın bulunması halinde tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümleri olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı nedeniyle ön alım hakkını kullanması TMK'nın 2. Maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir. İlk derece mahkemesince mahallinde keşif yapılmış, mahalli bilirkişi ve tanıklar dinlenmiş, bilirkişi raporları alınmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2017 tarih ve 2016/20 Esas, 2017/242 Karar sayılı kararıyla; "davacıların önalım davasında dayandıkları ve kendilerine yasal ön alım hakkı sağlayan 1/4 paydaki iştiraki çözdükleri, her birinin 17.01.2017 tarihi ile itibari ile artık 1/16 payın müstakilen sahibi oldukları, davacılara yasal ön alım hakkını sağlayan elbirliği altındaki payın dava sırasında ortadan kaldırıldığı, ön alım davasının, bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması hâlinde, satım tarihinde diğer paydaşlarca kullanılan bir hak olduğu, bu suretle yasal ön alım hakkının sona erdiği" gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada ... 17.Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... 10.Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, ön alım sözleşmesine aykırılık nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. ... 17.Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesine dayandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ...10.Sulh Hukuk Ticaret Mahkemesince ; uyuşmazlığın kira sözleşmesinden değil ön alım sözleşmesine aykırılıktan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 6100 Sayılı HMK.'...

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usul ve yasaya aykırı olan davanın reddini talep ettiği, açılan davanın 6537 sayılı yasaya göre "tarımsal arazilerin satılması halinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de ön alım hakkına sahiptir, Tarımsal arazi sınırdaş maliklerinden birine satıldığı takdirde diğer sınırdaş malikleri ön alım hakkını kullanamaz ön alım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması halinde hakim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine en alıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir" hükmüne göre açıldığını, tarımsal arazilerin satılması halinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de ön alım hakkına sahip olduğunu belirtmekle davacının sahip olduğu 7- 8- 9- 10 parsel sayılı taşınmazların müvekkil davalının sahibi olduğu, dava konusu 4 nolu parsele sınırdaş olmadığını, sınırdaş olmayan taşınmaz için önalım hakkından doğan tapu iptali davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının mahkemenin 2019/254 Esas nolu...

          Yasal ön alım hakkının, devir hakkının kısıtlamalarından biri olduğu açıktır. Yasadan kaynaklanan bu kısıtlama hakkın kullanılması ile ortaya çıkmaktadır. Ön alım hakkı kullanılmadığı sürece üçüncü kişiye yapılan satış güncelliğini koruyacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki; fiili taksim hususu düzenlenmediği gibi ön alım hakkının kullanımına olan etkisine dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu kavram uygulamamıza Yargıtay içtihatları ile girmiştir. Yargıtay’ın konuya ilişkin verdiği kararlarda yaptığı tanıma göre fiili taksim; yasal ön alım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmazın paydaşlarınca özel olarak kendi aralarında taksim edilmesi ve her bir paydaşın belirli bir kısmı kullanması durumudur....

            Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hükmolunan davanın kabul kararının doğru olduğunu ancak ön alım bedelinin %9 yasal faiziyle birlikte depo edilmesi ve bu bedelin davalıya ödenmesi kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, hak düşürücü süre içerisinde davanın ikame edilmiş olup ön alım bedeline faiz işletilmesinin doğru olmadığını, gerek satış öncesinde ve gerekse satış sonrasında taşınmazların bir bütün olarak kullanıla geldiğini, hissedarlar arasında herhangi bir fiili taksim yapılmadığını belirterek, yerel mahkeme ilamında hükmün ön alım bedelinin %9 yasal faiziyle birlikte depo edilmesi bu bedelin davalıya ödenmesi kararı yönünden kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlarda tapu kayıtlarının yasal ön alım hakkı nedeniyle iptaline, davacılar adına eşit hisseler halinde tapuya kayıt ve tesciline, ön alım bedeline %9 faiz işletilmeksizin 51.000,00 TL'nin depo edilmesi ile bu bedelin karar kesinleştiğinde nemalarıyla birlikte davalıya...

            Dava; ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, 732 nci maddesi şöyledir: “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.” 2. Aynı Kanun'un 734 üncü maddesinde ise, “Ön alım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır. Ön alım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hakim tarafından belirlenen süre içinde hakimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

              UYAP Entegrasyonu