Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlçesi, 4862 ada, 8 parselin 16/240 hissesinin tapusunun İPTALİ İLE, davacı adına TAPUDA KAYIT VE TESCİLİNE karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davada, vasiyetnameye konu taşınmazın vasiyet alacaklısı davacı adına tescili, vasiyetnamenin tenfizi talep edilmektedir. Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce açılan vasiyetnamenin, TMK.nun m.595 ve izleyen maddelerinde (MK.nun 535 ve izleyen maddelerinde) düzenlenen tebliği işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Diğer bir anlatımla "Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tesbitinden ibarettir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2018/684 ESAS 2019/374 KARAR DAVA KONUSU : VASİYETNAMENİN İPTALİ KARAR : Fethiye 1....

    Caddesi sokağında bulunan .....:..., Ada:32, Parsel:79 sayılı gayrimenkul üzerinde bulunan zemin kat, (...) bağımsız bölüm, aynı binadaki ....kat, (...) bağımsız bölüm, aynı binadaki ... kat, (...) bağımsız bölüm nolu mesken niteliğindeki taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile .../... payın davacı ..., .../... payın davacı ..., .../... payın davacı........, .../... payın davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, süresinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada, vasiyetnamenin iptali, olmadığında tenkisi istenilmiştir. Mahkemece, tenkis talebinin kabulüne karar verilmiş, vasiyetnamenin iptali talebiyle ilgili bir hüküm oluşturulmadığı gibi gerekçede yazılmamıştır. Bu haliyle karar, Anayasa'nın 141/.... ve HUMK'nun 388/....maddeleri (HMK. 297.maddesi) anlamında gerekçe ihtiva etmemektedir....

      ve davacının vasiyetnamenin iptali yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir. 1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2) Davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Mirastan iskat, mahfuz hissenin temelini teşkil eden aile dayanışmasının zedelendiği hallerde, mahfuz hisseli mirasçıyı mirastan uzaklaştırma olanağını miras bırakana tanıyan ölüme bağlı bir tasarruftur. Bu tasarrufla vasiyetci mahfuz hisseli bir mirasçısını miras hakkından ve mahfuz hissesinden yoksun bırakır. Normal koşullarda vasiyetci mahfuz hisse üzerinde tasarruf edemez, etse bile bu tenkis yolu ile iskat olunan mirasçılara dönebilir. Ancak iskat yoluyla ve iskat sebeplerinin gerçekleşmesi halinde mahfuz hisseden yoksun kalma konusu gündeme gelir. Vasiyetci her zaman ve dilediği taktirde mahfuz hisse dışında kalan hisseler üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilir....

        Ve 2011/345 K.Sayılı ve 19/04/2011 tarihli kararıyla Mirasçılık Belgesi verildiğini, vasiyetnamenin iptali talepleri reddedilen davalılardan Şebnem, Zelal ve T3 mahkeme kararına saygı göstermeyerek gerek vasiyetnamenin iptali talebinin reddinden önce ve gerek sonra muristen kalan taşınmazları üzerlerine geçirdiklerini, Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, murisin eşi T1 yararına yaptığı tasarruf tamamen yerinde olarak “mirasçı atama” maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufu sayıldığını, Mahkeme’nin açılan davanın bir külli dava niteliğinde açılan “miras sebebiyle istihkak” davası olduğunu tespit ederek, gereğinde talebin açıkça belirtilmesini gerekirken reddetmesinin hukuken doğru olmadığını, Asliye Hukuk Mahkeme’nden vasiyeti tenfiz kararı istenemeyeceğini, miras sebebiyle istihkak davası teriminin açıkça yazılmadığı gerekçesi ile de davanın reddinin doğru olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek miras sebebiyle istihkak davasının reddi ile, yanlış olarak “mahkemenin yapacağı bir şey olmadığı...

        Madde gereğince istinaf sebepleri ve re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup, Türk Medeni Kanunu 557- 559 maddeleri arasında düzenlenen ölüme bağlı tasarrufun esasa ilişkin iptal sebepleri ehliyetsizlik, irade sakatlığı, hukuka aykırılık ve ahlaka aykırılık olarak düzenlenmiş, şekle ilişkin iptal sebeplerinin ise ölüme bağlı tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılması hali olarak belirlenmiştir. Vasiyetnamenin iptali sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 557 ve 558. maddelerinde sınırlı bir şekilde gösterilmiş olup bu sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenilemez ve davacı tarafın bu iptal nedenlerine ilişkin delil sunması gerekir. Fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır Kırıkhan 1....

        Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemiş ise ya da mirasbırakana veya ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş ise mirasbırakan yapacağı ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkartabilir ( 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 510. maddesi). Mirasçılıktan çıkartılan (ıskat edilen) kimse mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da açamaz. Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır (TMK m. 511). Ölüme bağlı tasarrufta mirasçılıktan çıkarma sebebi gösterilmişse çıkarma geçerlidir. Mirastan çıkarma sebebinin varlığını ispat etmek; çıkarmadan yararlanan mirasçıya ya da vasiyet alacaklısına düşer (TMK m. 512). Çıkarmaya itiraz davasını, çıkarılan mirasçı açar....

          Mahkemece miras bırakan ...’in ölüme bağlı tasarrufu ile davacının mahfuz hissesinin ihlal edildiği, sabit tenkis oranının 0.560932 olduğu, davalı tarafın tercih hakkını kullandığı tarihindeki tenkise konu kazandırmanın değerinin 200.676.00 TL olduğu kabul edilerek, bu değer ile sabit tenkis oranının çarpımı sonucu bulunan 112565.59 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından tenkise konu kazandırmaların, davacı ile murisin eşi tarafından üçüncü şahıslara devredildiği, davalının ise tercih hakkını tasarruf nisabının kendilerine ödenmesi şeklinde kullandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı tarafın bu tercihi dikkate alınmaksızın davalının, tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini istediği kabul edilmek suretiyle hüküm tesisinde isabet yoktur. Tenkise konu kazandırma hakkında davacı ve dava dışı murisin eşi tarafından tasarrufta bulunulmuştur....

            Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559. maddenin 2. fıkrasında, gerekse 571. maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalılardan T14'in tarihli cevap dilekçesi ile TMK 599/son (743 sayılı MK 501/son) maddesi uyarınca vasiyetnamenin tenkis defi ileri sürmüş olup, istinaf dilekçesinde de bu hususu yinelemiştir....

            UYAP Entegrasyonu