Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında davacı yanın tenkis def'inin ileri sürülme şekli ve zamanına ilişkin itirazların değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. (bknz. Yargıtay 3. H.D.2018/4017 E. 2018/7697 K. Sayılı ilamı) Ancak yerel mahkemece davalının saklı payının korunmak suretiyle tapu iptal ve tescil hükmü tesis edildiği görülmekle birlikte tenkis iddiasına dair yeterli inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulü ile 6.666,17 TL’nin tercih tarihi olan 17/10/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile 6.666,17 TL’nin tercih tarihi olan 17/10/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm gerekçesinde "...asıl ve birleşen davada davacılar vasiyetnamenin iptali, aksi takdirde tenkis talebinde bulundukları, murise ait 1994 ve 2001 yılında alınmış tasarruf ehliyetinin bulunduğuna ilişkin raporlar bulunduğundan vasiyetnamenin iptali talebinin yerinde olmadığı..." belirtilmiştir. 1- Dava; vasiyetnamenin iptali ve tenkis istemlerine ilişkindir. Somut olayda; davacı taraf, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte tasarruf ehliyeti olmadığı ve murisin yanıltıldığını belirterek; vasiyetnamenin iptalini talep etmektedir....
Ada No;66 Parsel No:47 sayılı taşınmazın, muris tarafından Sorgun Noterliği'nin 06/08/1996 tarih ve 5423 yevmiye sayılı vasiyetnamesi ile davalıya temlik edildiğini, ancak vasiyetnamenin davalının yanıltma ve aldatması ile tanzim edildiğini, bu nedenle vasiyetnamenin iptali ile vasiyetname konusu taşınmazın tapusunun müvekilinin veraset hissesi oranında iptali ile müvekili adını tescilini, vasiyetnamenin tamamen iptali mümkün olmadığı takdirde vasiyetname ile müvekkilinin mahfuz hissesini aşar şekilde ölüme bağlı tasarruf yapıldığı için vasiyetname konusu taşınmazın tapusunun mahfuz hissesi oranında iptali(tenkisi) ile müvekkil adına tescilini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine ilişkin karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ve tenkise karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacılar vekili dilekçesinde, murisin yapmış olduğu vasiyetname ile davalı lehine bir takım taşınmazlar bıraktığını, ancak murisin davalı tarafından kandırılarak, hile ile bu vasiyetin yaptırıldığını beyan ederek, vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde, mahfuz hisselerin ihlal edildiği gerekçesi ile tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, vasiyetnamenin iptali davasının reddine, tenkis talebinin ise kabulüne karar verilmiştir....
Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde, saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, tenkise yönelik inceleme yapılmış ise de, yeterli inceleme yapılmadığı, daha sonra da usulüne uygun dava açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/209 sayılı dosyası ile 21/02/2017 tarihinde haberdar olduklarını, davaya konu vasiyetname baskı ve dayatma ile düzenlendiğini ve geçersiz olduğunu, açıklanan nedenle davaya konu vasiyetnamenin iptaline, vasiyetnamenin iptali mümkün olmadığı takdirde vasiyete konu malların, gayrimenkullerin, hak ve alacakların tenkisine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Vasiyetname ile eldeki dosyanın davacısına ve davalılar T4 ve T3 kazandırmada bulunulduğu dikkate alındığında tenkis davasının muhatabı davalılar T4 ve T3'dır. Davalılar T4 ve T3 vekili davacının tenkise yönelik açıklama dilekçesine cevapları ile zamanaşımı defiinde bulunmuş olup, dava dilekçesinin tenkis yönünden yeterli açıklıkta bulunmaması nedeni ile davalıların zamanaşımı defii mahkememizce süresinde kabul edilmiştir. Yukarıda izah edilen nedenlerle davacının muvaza nedeniyle vasiyatnamenin iptali ve tapu iptali tescil davasının esastan, Davacının tenkis davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle; 1- Davacının muvaza nedeniyle vasiyatnamenin iptali ve tapu iptali tescil davasının esastan REDDİNE, 2- Davacının tenkis davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, ..." şeklinde karar verilmiştir....
Yasanın "ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTALİ VE TENKİSİ" başlıklı 6.ayrımının "İPTAL DAVASI" başlıklı 557 maddesi "Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir: 1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise, 4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa" Eldeki davada vasiyetnamenin öncelikle iptalinin istendiği ve iptal sebebi olarak açıkça TMK'nun 557.maddesinin 1 ve 2.bentlerinde sıralanmış bulunan sebeplere dayanıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Hakimler ve Savcılar Kurulunun iş bölümü kararının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin görev tanımını yapan kısmının 26. bendinde "4721 sayılı TMK'nın "Miras Hukuku" başlıklı 3....
Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.(4722 sayılı Yürürlük K. M. 17 ) Miras bırakan Hatice 28.12.2008 tarihinde ölmüştür. Dava, murisin ölüme bağlı tasarrufu ile davalıya yaptığı kazandırmanın tenkisi isteğine ilişkindir. Tenkis davasında terekenin aktif ve pasifinin değerlendirilmesi ve saklı paya el atmanın bulunup bulunmadığının belirlenmesi için terekenin aktifinde bulunan gayrimenkullerin değerinin ölüm tarihine göre ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. (TMK. 506 ve devamı) Murisin ölüm tarihine göre de 4721 sayılı Kanunla düzenlenen saklı pay miktarları esas alınmalı; faizin başlangıcının karar tarihi olması gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu esaslar doğrultusunda hazırlanmamıştır. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmalarının yasal zemine çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır....