Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde mahkemece yapılacak iş; TMK’nın 512/3. maddesi gereğince, mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun; murisin tasarruf nisabı oranında geçerli olduğu göz önünde bulundurularak, davaya tenkis davası olarak devam etmek, murisin terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifinin belirlenmesinden sonra uzman bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemenin bu yönü gözardı etmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ÖLÜME BAĞLI TASARRUF YRG.GELİŞ TARİHİ: -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; vasiyetnamenin iptali olmazsa tenkis istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,16.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Tenkiste, tasarrufa konu malın paylaşımı yönünden araştırma yapmak için sabit tenkis oranı belirlenmelidir. Sabit tenkis oranı, 11.11.1994 gün ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan orandır". Sabit tenkis oranı ile el atılan saklı payın, tasarrufun değerine oranı ile bunun her davalıya yapılan tasarruf tutarları yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir....

        Buna göre, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Öncelikle, mahkemece vasiyetnamenin iptali talebinin değerlendirilmesi sonucunda bu kısma ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. 2-Tenkise ilişkin talep yönünden; tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul, mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan tasarruf arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı TMK 564 md hükmü gereğince araştırılması gereklidir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ve tenkise karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacılar vekili dilekçesinde, murisin yapmış olduğu vasiyetname ile davalı lehine bir takım taşınmazlar bıraktığını, ancak murisin davalı tarafından kandırılarak, hile ile bu vasiyetin yaptırıldığını beyan ederek, vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde, mahfuz hisselerin ihlal edildiği gerekçesi ile tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, vasiyetnamenin iptali davasının reddine, tenkis talebinin ise kabulüne karar verilmiştir....

            Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulü ile 6.666,17 TL’nin tercih tarihi olan 17/10/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile 6.666,17 TL’nin tercih tarihi olan 17/10/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm gerekçesinde "...asıl ve birleşen davada davacılar vasiyetnamenin iptali, aksi takdirde tenkis talebinde bulundukları, murise ait 1994 ve 2001 yılında alınmış tasarruf ehliyetinin bulunduğuna ilişkin raporlar bulunduğundan vasiyetnamenin iptali talebinin yerinde olmadığı..." belirtilmiştir. 1- Dava; vasiyetnamenin iptali ve tenkis istemlerine ilişkindir. Somut olayda; davacı taraf, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte tasarruf ehliyeti olmadığı ve murisin yanıltıldığını belirterek; vasiyetnamenin iptalini talep etmektedir....

              Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında davacı yanın tenkis def'inin ileri sürülme şekli ve zamanına ilişkin itirazların değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. (bknz. Yargıtay 3. H.D.2018/4017 E. 2018/7697 K. Sayılı ilamı) Ancak yerel mahkemece davalının saklı payının korunmak suretiyle tapu iptal ve tescil hükmü tesis edildiği görülmekle birlikte tenkis iddiasına dair yeterli inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır....

              Ada No;66 Parsel No:47 sayılı taşınmazın, muris tarafından Sorgun Noterliği'nin 06/08/1996 tarih ve 5423 yevmiye sayılı vasiyetnamesi ile davalıya temlik edildiğini, ancak vasiyetnamenin davalının yanıltma ve aldatması ile tanzim edildiğini, bu nedenle vasiyetnamenin iptali ile vasiyetname konusu taşınmazın tapusunun müvekilinin veraset hissesi oranında iptali ile müvekili adını tescilini, vasiyetnamenin tamamen iptali mümkün olmadığı takdirde vasiyetname ile müvekkilinin mahfuz hissesini aşar şekilde ölüme bağlı tasarruf yapıldığı için vasiyetname konusu taşınmazın tapusunun mahfuz hissesi oranında iptali(tenkisi) ile müvekkil adına tescilini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine ilişkin karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....

              Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde, saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, tenkise yönelik inceleme yapılmış ise de, yeterli inceleme yapılmadığı, daha sonra da usulüne uygun dava açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır....

                Yasanın "ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTALİ VE TENKİSİ" başlıklı 6.ayrımının "İPTAL DAVASI" başlıklı 557 maddesi "Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir: 1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise, 4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa" Eldeki davada vasiyetnamenin öncelikle iptalinin istendiği ve iptal sebebi olarak açıkça TMK'nun 557.maddesinin 1 ve 2.bentlerinde sıralanmış bulunan sebeplere dayanıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Hakimler ve Savcılar Kurulunun iş bölümü kararının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin görev tanımını yapan kısmının 26. bendinde "4721 sayılı TMK'nın "Miras Hukuku" başlıklı 3....

                UYAP Entegrasyonu