Mirasbırakan, ancak tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Vasiyetnamenin yorumunda ''irade teorisinden'' yararlanılmaktadır. Vasiyetnamenin yorumunda uygulanacak olan genel kurallar ise; "vasiyetnamenin metnine bağlılık", "mirasbırakanın iradesine bağlılık" ve "dış etmenlerle bağlılık" olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır. Ölüme bağlı tasarrufun yorumlanmasında genel olarak uygulanacak ilk kural, ölüme bağlı tasarrufun metnine bağlı kalınmasıdır. Vasiyetnamenin metninde yer almayan bir olgu ise; vasiyetnamenin yorumu ile var kabul edilemez. Tasarrufun yorumlanmasında uygulanacak bir diğer kural ise; mirasbırakanın iradesine göre yorum yapmaktır. Kural olarak vasiyetnamenin yorumunda, murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli, azami biçimde murisin iradesinin açığa çıkarılmasına gayret gösterilmeli ve vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır....
Türk Medeni Kanunu 557- 559 maddeleri arasında düzenlenen ölüme bağlı tasarrufun esasa ilişkin iptal sebepleri ehliyetsizlik, irade sakatlığı, hukuka aykırılık ve ahlaka aykırılık olarak düzenlenmiş, şekle ilişkin iptal sebeplerinin ise ölüme bağlı tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılması hali olarak belirlenmiştir. Vasiyetnamenin iptali sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 557 ve 558. maddelerinde sınırlı bir şekilde gösterilmiştir. Davacı bu iptal nedenleri bakımından delil sunmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 558. maddesinde; ölüme bağlı tasarrufun iptali davasında uygulanacak usul hükümleri gösterilmiştir. Buna göre 558. maddenin 1.fıkrasında iptal davasının "tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabileceği" öngörülmüştür....
Noterliğinin 11031 yevmiye sayılı vasiyetname ile kendisine annesi T12 intikal edecek olan Antalya ili, Kumluca ilçesi Salur Mahallesi Göksu mevkiinde kain, tapuda 31 parsele numaralı taşınmazın hisselerinin tamamını torunu olan T8 bıraktığını, müvekkillerin vasiyetnameyi murisin ölümünden sonra öğrendiklerini, vasiyetnamenin 21/03/2017 tarihinde açıldığını, hükmün 08/09/2017 tarihinde kesinleştiğini, davacılar tarafından Kumluca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/175 E. Sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açtıklarını, bu davanın vasiyetnamenin iptali davası için bekletici mesele yapılmasını, muris T10 bu tasarruf ile serbest tasarruf nisabını aştığını ve müvekkillerinin saklı paylarına tecavüz ettiğini, ekte verasetten de anlaşılacağı üzere murisin 7 çocuğunun bulunduğunu, bu nedenle müvekkillerine ait saklı payın tenkisi ile davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
İlçesi, 4862 ada, 8 parselin 16/240 hissesinin tapusunun İPTALİ İLE, davacı adına TAPUDA KAYIT VE TESCİLİNE karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davada, vasiyetnameye konu taşınmazın vasiyet alacaklısı davacı adına tescili, vasiyetnamenin tenfizi talep edilmektedir. Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce açılan vasiyetnamenin, TMK.nun m.595 ve izleyen maddelerinde (MK.nun 535 ve izleyen maddelerinde) düzenlenen tebliği işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Diğer bir anlatımla "Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tesbitinden ibarettir....
Noterliği'nde düzenlenen vasiyetnamenin artık hükümsüz hale geldiği kuşkusuzdur. Bu noktada ise eldeki davada tartışılması gereken husus; asıl ve birleşen davada iptali istenen 30.10.1987 tarihli ... ...'de düzenlenen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.İptali istenen 30.10.1987 tarihli vasiyet Alman Hukukuna uygun düzenlenmesi halinde geçerli olacağı açıktır. Ancak mahkemece dava konusu vasiyetnamenin Alman Kanunlarına uygunluğu yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır ....
Ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali veya tenkisi istemiyle açılacak davalar için kanunda belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olduğundan, yargılama aşamasında hakim tarafından, temyiz aşamasında ise Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınır. 3. Değerlendirme İncelenen bölge adliye mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve davacı tarafın temyiz itirazlarının bölge adliye mahkemesi kararında değerlendirilmiş olduğu anlaşılarak davacının temyiz itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. VI....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vasiyetnamenin iptali K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık ölüme bağlı tasarrufun iptali isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yapılan yargılama neticesinde; "Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunup kesinleşmesinden sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekmektedir. Somut olayda vasiyetnamenin iptali davasının kesinleştiği tarih olan 27/10/2000 tarihi vasiyet alacaklısının (davacının) ölüme bağlı kazanmayı öğrendiği tarihin başlangıcı olarak belirlenmiştir. 743 sayılı MK.nun 580. Ve 4721 sayılı TMK.nun 602.maddesinde 10 yılllık zamanaşımı süresi bu tarihte başlar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ÖLÜME BAĞLI TASARRUF Taraflar arasında görülen bağıştan rücu davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, bağıştan rücu isteğine ilişkindir. Davacı, murisi...’ın maliki bulunduğu 24 ada 2 parsel sayılı taşınmazını 25.01.2012 tarihinde davalı vakfa bağışladığını, murisin bağış yapıldığı tarihte ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, alınan adli tıp raporu ile murisin fiil ehliyetini haiz olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....
Sayılı ilamnda "...Bundan ayrı olarak; hükmedilen alacağa vasiyetnamenin iptali davasının kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken vasiyetnamenin iptali davasının açılma tarihinden itibaren faiz işletilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." denilmekle işleyecek faizin başlangıç tarihinin vasiyetnamenin iptali davasının kesinleşme tarihi olduğu belirtildiğinden, faiz başlangıç tarihinin vasiyetnamenin iptali davasının kesinleşme tarihi olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....