e vasiyet ettiği, 27/08/2007 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre murisin "akit tarihinde fiil ehliyetine hazi olduğunun" belirtildiği, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 01.02.2006 tarihli kararı ile usulüne uygun olarak "Açılıp okunmasına" karar verildiği ve bu davanın 09.03.2006 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. TMK'nun 557.maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptali sebepleri sınırlı (tahdidi) olarak belirtilmiş, dava konusu vasiyetnamelerin iptali yönünden maddedeki iptal sebepleri gerçekleşmediğinden mahkemece vasiyetnamelerin iptali talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir....
ve davacının vasiyetnamenin iptali yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa, 2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa, 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise, 4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa. ‘’ vasiyetnamenin iptali için dava açılabilir. Somut olayda; Davacılar, dava dilekçesinde, vasiyetnamenin yasal şekilde yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini ve murisin baskı ve tehdit altında tutularak vasiyetnamenin yazıldığını iddia ederek vasiyetnamenin iptalini, davalı yararına olan ve diğer mirasçıların miras haklarının zedelendiğini iddia ederek de vasiyetnamenin tenkisini talep ederek terditli dava açmışlardır....
Ancak, aynı yasanın 20.nci maddesi hükmü uyarınca MK.nun 50.nci maddesi birinci bendi ikinci cümlesinde öngörülen 30 yıllık süre, TMK’nun 559. maddesinde 20 yıl olarak öngörüldüğünden bu sürenin esas alınması gerekmektedir. 743 sayılı MK’nun 501/1 maddesinde “iptal davası, müddeinin tasarrufu ve butlanın sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle mürunu zamana uğrar” denilmiştir. Bu durumda kural olarak vasiyetnamenin açılmasından (MK.536) başlayarak beş yıl içinde dava açılmaz ise artık ölüme bağlı tasarrufun iptali istenemeyecektir. Hak sahibinin vasiyetnamenin açılmasını öğrenememiş olması zamanaşımını etkilemez. Dava açacak kişi öğrenmeme hususunda ister kusurlu, isterse kusursuz olsun süre herhalde vasiyetnamenin açıldığı günden başlayacaktır....
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü, TMK. 571.maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir....
Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R Davacılar vekili dilekçesi ile; mirasbırakan baba ... ’ün ikamet ettiği ... ’da vefat ettiğini, mirasbırakanın sağlığında eşi olan davalı ... ile ... ’da noterde düzenlediği 25 07.2004 tarihli ortak vasiyetname ile; kendisini ve davalı eşini tek mirasçı, müşterek çocukları olan davalı ...’ü ise son varis olarak tayin ettiğini, müvekkillerinin miras haklarını kısıtlayan bu vasiyetnamenin içeriği, bağlandığı koşullar ve yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu, ayrıca mirasbırakan ve davalı ...’nin Türk vatandaşı olmaları nedeniyle vasiyetnamenin Türk Hukuku ile öngörülen geçerlilik şartlarını taşımadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiş, 28.06.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile vasiyetnamenin iptali talebi kabul edilmediği takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir....
nın ölümünün Burdur Nüfus Müdürlüğünün yazılarından anlaşıldığının, merhumun noterliklerinde tanzim ettirmiş olduğu ölüme bağlı tasarruf işleminin mevcut olduğunun, bunun tasdikli bir örneğinin ekte gönderildiğinden bahisle gereğinin yapılmasının ihbar edildiği görülmüştür. II. CEVAP Mirasçılar 06.08.1986 günlü birinci celsede hazır bulunarak vasiyetnameyi dinlediklerini beyan etmişlerdir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Talebin kabulüne, vasiyetnamenin okunmasına, masraf verildiğinde vasiyetname ve kararın bir örneğinin mirasçılara tebliğine, başkaca yapılacak işlem kalmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına, kanun yolları açık olmak üzere mirasçıların yüzüne karşı 30.07.1986 tarihinde karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde mirasçı ... temyiz isteminde bulunmuştur. B....
ın takdir ve yetkisine bırakılmıştır." demekle çocuğa bağladığı iradla ilgili olarak velayet üzerinde olan babanın açıkça tasarruf etmemesini öngördüğüne göre babanın bu irad üzerinde yasadan kaynaklanan velayet hakkına dayanarak tasarruf yetkisinin bulunmadığının kabulü ile murisin iradesine uygun olacak şekilde vasiyetnamenin anılan yönden de tenfizine karar verilmesi gerekirken bu yönden davacı isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın takdir ve yetkisine bırakılmıştır." demekle çocuğa bağladığı iradla ilgili olarak velayet üzerinde olan babanın açıkça tasarruf etmemesini öngördüğüne göre babanın bu irad üzerinde yasadan kaynaklanan velayet hakkına dayanarak tasarruf yetkisinin bulunmadığının kabulü ile murisin iradesine uygun olacak şekilde vasiyetnamenin anılan yönden de tenfizine karar verilmesi gerekirken bu yönden davacı isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1-Ehliyetsizlik, 2-Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3-Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4-Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir. TMK'nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez. Somut olayda davacı, yargılama boyunca murisin iradesinin sakatlandığını, davalının kötüniyetli olduğunu, vasiyetnamenin muvazaalı olduğunu ileri sürmüş vasiyetnamenin bu nedenlerle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dinlenen tanık beyanlarından murisin iradesinin sakatlandığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, davacının murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı yönünde bir iddiasının da olmadığı anlaşılmaktadır ....