WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı murisinin ölüm tarihi olan 6.4.2010 tarihinde 5510 sayılı Yasa yürürlüktedir. 5510 sayılı Yasa'nın “Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 32/2-a maddesinde, Ölüm aylığının en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda, davacının murisinin her türlü borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartının gerçekleşmemiş olmasına rağmen davacının 31.12.2013 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. O halde, mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla tüm misrasçıların davaya dahil edilmesi ve tüm delillerin taplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davacının diğer mirasçılara açacağı davada taşınmazın kendi adına tahsinini isteyebileceğinden bahisle yazılı şeklinde taraf teşkili sağlanmaksızın hasımsız olarak ve eksik inceleme ile bu talep hakkında da ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir....

      I-İSTEM: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan eşinin 29/01/2010 tarihinde, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babasının ise 29/01/1985 tarihinde vefat ettiğini, eşinden dolayı 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı alan davacıya babasından dolayı da 1479 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlandığını, ancak Aralık 2014 tarihinde babasından dolayı aldığı aylığının kesilerek yapılan ödemelerin geri istendiğini ve eşinden aldığı aylıklardan kesinti yapılmaya başlandığını, Kurum işleminin hatalı olduğunu belirterek, davacının babasından dolayı ölüm aylığı alabileceğinin tespiti ile, aylıklarını kesen Kurum işleminin iptali ile yeniden aylığın bağlanmasına, Kurumun geri aldığı miktarlar açısından 1.100,00 TL’nin kesim tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

        Ölüm aylığı başvurusunun reddine ilişkin kurum işleminin iptali ve anılan başvuru gereği baba üzerinden de ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkin olan davada, Dairemizin 27.02.2014 günlü bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere, 01.10.2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, aylık başlangıcı öngörülmeksizin yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

          Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” Aynı Kanunun Geçici 54. maddesinde ise “01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz” denilerek 01.04.1981 tarihinden öncekiler istisna tutulmuştur. 5510 sayılı Kanun 38/2 maddesi de, “Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” Mevzuatımızda 18 yaş öncesindeki çalışmaların, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi sigortalılık olarak değerlendirilmesi mümkün değildir....

            Davacı murisinin ölüm tarihi olan 27/05/2011 tarihinde 5510 sayılı Yasa yürürlüktedir. 5510 sayılı Yasa'nın “Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 32/2-a maddesinde, Ölüm aylığının en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda, davacının murisi ...'nun her türlü borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartının gerçekleşmemiş olmasına rağmen davacının 01/08/2014 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

              Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle; 506 sayılı Kanunun 60/G maddesi; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmasında 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki sürelerin ise prim ödeme gün sayısına dahil edileceği hükmü gözetildiğinde, aynı Kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan ve 19/02/1982 tarihinde doğan davacı sigortalının, hizmet tespiti davasına konu 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceye ilişkin çalışma sürelerinin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesinin ve sigortalılık süresi başlangıcının 19.02.2000 tarihi olduğunun, davalı Kurum tarafından hükmün infazında dikkate alınmasının mümkün olmasına göre, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA...

                nın ölü olduğunun tespitini ve nüfus kaydına ölüm şerhlerinin verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Ölüm tarihinin tespiti istenenlerden ...'nın dosyada mevcut nüfus kayıt örneğine göre 15.01.1966 tarihinde doğup 08.10.1973 günü nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu kişinin 1965 yılı içerisinde öldüğünün tespitine karar verilmiştir....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, tevkifata dayalı olarak... sigortalılık süresinin tespiti ve ölüm aylığı bağlanması istemidir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinir süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

                    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle; 506 sayılı Kanunun 60/G maddesi; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmasında 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki sürelerin ise prim ödeme gün sayısına dahil edileceği hükmü gözetildiğinde, aynı Kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan ve 12.07.1989 tarihinde doğan davacı sigortalının, hizmet tespiti davasına konu 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceye ilişkin çalışma sürelerinin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesinin ve sigortalılık süresi başlangıcının 12.07.2007 tarihi olduğunun davalı Kurum tarafından hükmün infazında dikkate alınmasının mümkün olmasına göre, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA...

                      UYAP Entegrasyonu