Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir. Kanun'un Geçici 6.maddesine göre 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz. 506 sayılı Kanun'un 60/G maddesine göre "Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir."...
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasında yazılı bulunan “01.09.2008” tarihinin silinerek yerine; “01.10.2008” tarihinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 12.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK'nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Somut olayda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçının terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece, mirasbırakanın terekesine ilişkin yapılan araştırmalar mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak yapılmamıştır....
İş Mahkemesi Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10....
ın nüfus kaydındaki evlilik tarihinin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davanın, Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013/2 numaralı davaname ile açıldığı, müteveffa ...'ın nüfus kayıtlarına 21.05.1973 tarihinde ölüm kaydının, 16.06.1974 tarihinde evlilik kaydının tescil edildiğini, ölüm olayından sonra evlilik tescili mümkün olmayacağından 16.06.1974 tarihli evlilik kaydının iptalinin istendiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve gerekçeli kararın Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı'na tebliğ edilmediği anlaşılmakla, gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 43.maddesi gereğince Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı'na tebliği ile temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İhtisas Dairesinin 02.05.2008 tarih ve 3149 sayılı raporuna dayalı olarak beden çalışma gücünü 2/3 oranında kaybı nedeni ile çalışamayacak durumda bulunup, ölüm aylığına hak kazandığının tesbitine ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte; anılan raporda 2/3 maluliyet oranının başlangıç tarihi olarak 05.11.2007 tarihinin belirlenmiş olmasına rağmen, davacının 01.07.2004 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendindeki “01.07.2004” tarihinin silinerek yerine; “05.11.2007”tarihinin yazılmasına hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 23.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Maddedeki “malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan ./.. davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 25.08.1968 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin, 18 yaşın doldurulduğu 25.08.1986 olarak kabulü, bu tarihten önceki bir günlük hizmet süresinin ise yalnızca prim ödeme gün sayısına dâhil edilmesi gereği gözetilerek karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Usul bakımından, nüfus kaydında sağ gözüken kişinin ölü olduğunun tespiti için açılan davada, öldüğü iddia olunan kişinin tüm mirasçılarının davacı veya davalı olarak yer alması gerekirken tüm mirasçıların davaya dahil edilmemesi, 04.07.2007 tarihli duruşma tutanağının birinci sayfasında zabıt katibinin imzasının bulunmaması, Esas bakımından, nüfus kütüğünde kayden sağ olarak gözüken kişinin, ölü olduğunun tespitine ilişkin davalarda, kişinin ölü olduğuyla birlikte ölüm tarihinin de tespiti gerektiği halde, sadece ölü olduğunun tespitine karar verilerek ölüm tarihine ilişkin her hangi bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.08.11.2010 (Pzt.)...
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir." hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesine göre 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir....
ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın ölüm kaydının düşülüp, veraset ilamı verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile aynı kişi olduklarının ve ...'ın ölüm tarihinin 24.03.2008 olduğunun tespitine, verasetle ilgili davada mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalılar ... vd. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde, nüfus kaydında davacının babası olarak görünen ... ile davalılar ..., ... ve ... murisi olarak görünen ...'ın aynı kişi olduklarını, gerçek kaydın ... kaydı olduğunu bildirerek ... kaydının iptalini, ... olarak tashihini ve ölüm kaydının işlenmesini, ...'ın mirasçısı olarak davacı ile nüfus müdürlüğü dışındaki davalıları bıraktığından buna göre veraset ilamı verilmesini istemiştir....