nun 386. vd. maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK.'nun 386. vd. maddesinde tüketim ödüncü; "ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Davacı "emanet" açıklaması ile davalıya "geri alınmak üzere" ödünç olarak para gönderdiğini ispat etmiştir. Uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekir. 6098 sayılı TBK.'nun 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir....
Dava, karz (ödünç verme) akdine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.(6098 s TBK 386 m.). Ödünç alanın, ödünç konusunun teslimine ve ödünç verenin de bu şeyin teslim alınmasına ilişkin istemleri, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. (6098 s. TBK 389). "Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir." (6098 sayılı TBK 392 m.) Somut olayda taraflar arasında tüketim ödünç sözleşmesi kurulduğu ancak sözleşmede ifa zamanının belirlenmediği sabittir....
Bendindeki "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında (Özel Borç İlişkileri -Akdin Muhtelif Nev’ileri) yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar (satış sözleşmesi: taşınır ve taşınmaz satışı, ödünç sözleşmeleri: ariyet (kullanım ödüncü)-karz-ödünç (tüketim ödüncü), ölünceye kadar bakma sözleşmesi,vedia (saklama) sözleşmesi,hizmet sözleşmesi,kefalet sözleşmesi, kaynaklı hüküm ve kararların" istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerekmektedir. Davada temel uyuşmazlık yukarıda açıklanan gerekçelerle kefalet ilişkisinden kaynaklanmakta olup, nitekim uyuşmazlık konusu aynı farklı bir dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 28/12/2020 Tarih, sayılı kararı ile de uyuşmazlığa bakmakla görevli Dairenin 4. Hukuk Dairesi olduğuna karar verilmiştir....
Bu durumda davacının ödünç ilişkisini yasal delillerle ispat etmesi gereklidir. Davacı tarafından dosyaya sunulan ve davalı tarafından imzası inkar edilmeyen belgede yazılı “....ndan kiralamış olduğumuz Spor Merkezinin gerekli olan paranın, 195.000 $'ı ...'lardan aldım ve kalan bakiye olan 196.500 $'ı ...'lardan elden aldım” ibaresi, davacının davalıya ödünç verdiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Davalının açık muvafakati olmadığından yine taraflar arasında HUMK’nun 293/1. (HMK’nun 203/1.) maddesinde sayılan akrabalık ilişkisi de bulunmadığından, HUMK’nun 288. (HMK’nun 200.) maddesi gereğince miktar itibariyle olayda tanık dinlenemez. Davacı, davalıya ödünç verdiğini yasal delillerle ispat edememiştir....
Davacının iş sözleşmesi geçici iş ilişkisinin devamı sırasında 28.5.2005 tarihli yazı ile 31.5.2005 tarihi itibarıyla ödünç veren işveren tarafından feshedilmiştir. Bu arada davacı işçi ile davalı Botaş İnternational Limited şirketi arasında 25.5.2005 tarihinde bir yıl süreli belirli süreli iş sözleşmesi imzalanmış ve sözleşmenin başlangıç tarihi olarak 1.6.2005 tarihi gösterilmiştir. Sözü edilen belirli süreli iş sözleşmesinde davacının genel servisler müdürü olarak görev yapacağı yazılı olup, esasen davacı işçi yaklaşık 5 ay süreyle ödünç alan işveren nezdinde bu görevi yerine getirmektedir. Bu arada belirli süreli iş sözleşmesinde 2 aylık deneme süresi öngörülmüş ve davalılardan Botaş İnternational Limited şirketi tarafından 2 aylık süre içinde 18.7.2005 tarihinde iş sözleşmesi sona erdirilmiştir....
Kaldı ki Türk Borçlar Kanunu hükümleri de nazara alındığında, maddi gerçeği hedefleyen Ceza Hukukunun, eylemin nitelendirilmesinde görünürdeki işleme değil, tarafların nihai olarak gerçekleştirmek istedikleri (Kast) gizli işleme (Ödünç sözleşmesi) göre sonuca gidilmelidir....
Kaldı ki Borçlar Kanunu hükümleri de nazara alındığında maddi gerçeği hedefleyen ceza hukukunun, eylemin nitelendirilmesinde görünürdeki işleme değil, tarafların nihai olarak gerçekleştirmek istedikleri (Kast) gizli işleme (Ödünç sözleşmesi) göre sonuca gidilmelidir....
Sözleşmenin incelenmesinde; Kredi Sözleşmesi başlıklı altı sözleşme ile toplam 83.552,08 Euro para verildiği,paranın konut kredisi olarak verildiği, yıllık % 4.8 faiz uygulanmasının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının kredi vermeye yetkili bir kuruluş olmadığı, ödünç para verme kanununa göre ilgili kuruluşlardan izin almadan bu işi yapmasının tefecilik olduğu, bu yüzden sözleşmelerin Borçlar Kanununun 19.maddesi hükmüne göre geçersiz olması nedeniyle davanın reddine, davacı hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamından davacının ödünç para verme işi ile uğraştığı ya da tefecilik yaptığına ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Davalının da bu yönde bir savunması olmadığı gibi yargılamaya dahi katılmamıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerin başlığı ve içeriğinde,konut kredisi ifadesi kullanılmış ise de,tarafların karz hukuki ilişkisine dayanarak sözleşme imzaladıklarının kabulü gerekir....
m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.14/2), sanığın aksi kanıtlanamayan savunmaları, paranın ödünç olarak alındığı anda faiz anlaşmasının bulunmaması ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tefecilik yaptığı iddiasının kuşkulu kaldığı, atılı suçu işlediğini gösteren mahkumiyetine yeterli somut, tarafsız, bilimsel ve her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraati yerine yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kabule göre de; Dosya içeriğine göre ödünç paranın verildiği tarihin sanık anlatımlarına göre 2011 yılının sonları olduğu, suç tarihinin kesin olarak saptanamaması nedeniyle sanık lehine değerlendirme yapılarak 01/12/2011 olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 01/12/2011 yerine 07/2012 olarak gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/2-c maddesine...
Davacı, davalılara ödünç para verdiğini, senet aldığını, başlattığı kambiyo takibinin iptal edildiğini alacağının ödenmediğini belirterek genel hükümler çerçevesinde alacak davası açmıştır. Davada 15.7.1997 tanzim 25.6.1998 vade tarihli senede dayanmıştır. Temel ilişki ödünç sözleşmesi olduğuna göre B.K. 125. madde uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıldır. Mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 500,00 YTL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 15.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....